Şeffaflık Toplumu

Bu aralar okuduğum en orijinal modernizm eleştirisi diyebileceğim, günümüz toplumuna  yöneltilen derinlikli bir inceleme ve eleştiri kitabı. Ancak bir kitabı sadece içinde bulacağımı vaad ettiği şey için okumam. İçinde ne bulacağımın cevabını ne ben ne kitap verebilir. Kitapları çekici kılan şeyin bu belirsizlik olduğunu söyleyebilir miyiz?

Şeffaflık, kulağa çok hoş gelen bir kavram değil mi? Günümüzde sadece siyaset ya da ekonomi de değil hayatın tüm alanlarında, çaremiz, demokrasinin, enformasyon özgürlüğünün ve verimliliğin yegâne şartlarından biri sanki. Şeffaflığın güven vereceğini düşünüyoruz. Belki de bu yüzden her şeyi saldırırcasına şeffaflaştırmaya çalışma çabamız.

Şu kısacık kitap, şeffaflık kavramı üzerine uzun bir yolculuk. Şeffaflık ne demek, şeffaf toplumun özellikleri nelerdir, şeffaflık gerçekten güveni temin eder mi, her şeyiyle şeffaflaştırılmaya çalışılan bir toplumda güven mi kontrol mu hâkimdir? Her şeyin şeffaf ve apaçık olması gerçek anlamda insan doğasının istediği bir şey midir? Şeffaflık çekiciliği sağlayan bir kavram mıdır yoksa mı bozan mı? Apaçık olan bir şeyde zarafet ya da güzellikten söz edebilir miyiz? İnsan kendisine karşı şeffaf mıdır? Bilgideki boşluk bir eksiklik midir yoksa bir tamamlayıcı mı? İletişim sadece enformasyon alış verişi midir? Daha fazla enformasyon, daha fazla iletişim bütünün temel belirsizliğini ortadan kaldırmaya yeter mi? Hakikate ulaşırken tek gerçek bilgi midir? Yazar temelde bu sorulara cevap veriyor kitabında.

Şeffaf bir toplumun sandığımızın aksine çok da yaşanılabilir bir toplum olmadığını savunuyor yazarımız. Ve en büyük eleştirisi de şu an tüm kanallarla hayatın her alanını gözler önünde ve şeffaf kılmaya çalışan günümüz dijital dünyasına.

Günümüz dijital dünyasının hızlanmak ve sermaye elde etmek adına bir güven toplumu oluşturma amacıyla değil kontrol toplumu oluşturmak amacıyla şeffaflaşmaya çalışmaktadır. Kontrol edebilmek için şeffaflaştırmak zorundadır. Göremediği, karanlıkta kalan hiçbir şey kalsın istemez. Duygularımızdan tutun düşüncelerimize kadar bilmesi gerekir. Peki, nasıl şeffaflaşır eylemler, düşünceler?

Eylemler işlemsel hâle geldiklerinde hesaplanabilir, yönlendirilebilir ve kontrol edilebilir süreçlere tâbi olduklarında şeffaflaşırlar. Görüntüler, her türlü dramaturjiyi, koreografiyi ve sahnelenişi, her tür yorum bilgisel derinliği, hattâ anlamı yitirerek pornografik hâle geldiklerinde şeffaflaşır. Şeyler, tekilliklerini terk edip sadece fiyatlarıyla ifade edildiklerinde şeffaflaşır. Her şeyi her şeyle karşılaştırılabilir kılan para, şeylerin birbirleriyle eş bir ölçüye vurulamazlığının, tekilliğinin her türünü ortadan kaldırır. Şeffaflık toplumu aynının cehennemidir.

Ötekiliğin, yabancılığın olumsuzluğu ya da ötekinin dirençliliği aynıların pürüzsüz iletişimini bozar ve geciktirir. Şeffaflık ötekiyi, yabancıyı devre dışı bırakarak sisteme istikrar ve hız kazandırır. Bu zorlama şeffaflık toplumunu hizaya getirilmiş bir toplum hâline getirir.

Oysa otonomi bir insanın anlamama özgürlüğünü var sayar. Otonomi; anlamanın eşitliğinden, şeffaf bir eşitlikten ziyade ötekinin anlamadığı bir şeyler kaldığını kabul etmek demektir. Şeffaflık toplumu bir teşhircilik toplumudur aynı zamanda.

Her türlü şey ancak görünür oldukları zaman bir değer kazanırlar. Var olabilmek için sergilenmiş olmalarının gerektiği şeffaflık toplumunda her şey sergi değeri kazanabilmek uğruna kült değerini yitirir. Sorun kendi başına resimlerin sayısındaki artış değil, resim olma yönündeki ikonik zorlamadır. Her şey görünür olmak zorundadır.

Tabiî şunu da eklemek gerekir. Günümüzde bu zorlama dışarıdan bir baskı ile değil, bizzat gönüllü olarak isteyerek iştirak ettiğimiz ve ettirildiğimiz herkesin herkesi kontrol ettiği bir zorlamadır.

Şeffaflığın güven verdiği hususuna gelince, yazar olaya çok farklı bir pencereden bakar ve şöyle der:

Güven ancak bilmek ve bilmemek arasındaki bir durumda mümkündür. Güven, hakkımdaki bilgisizliğime rağmen Öteki ile olumlu bir ilişki kurmak demektir. Her şeyi önceden bilmem durumunda güven gereksizdir. Şeffaflık her türlü bilgisizliğin ortadan kaldırılmış olduğu bir durumdur. Şeffaflık talebi güvenin kalmadığı yerde yüksek sesle dile getirilmeye başlanır. Güvene dayanan bir toplumda mütecavizane şeffaflık talebi olmaz.

Günümüz toplumunu 9 farklı açıdan ele alan, dili biraz ağır olsa da bakış açımızı genişletmek adına kesinlikle okunması gereken harika bir kitap. Kitabı sizin gözünüzde şeffaflaştırmaya hiç niyetim yok. İvme toplumu, olumluluk toplumu,  enformasyon toplumu, apaçıklık toplumu, teklifsizlik toplumu, porno toplumu, ifşa toplumu gibi başlıklarla temelde şeffaf bir toplumun kritiğini yapmakta yazar.

Bana kalırsa kitaplar da şu hızlandırılmış dijital dünyada yavaşlabileceğimiz için başlıca sığınaklarımızdan. Çünkü anlam yavaştır. Tefekkürü, tekrar incelemeyi, üzerinde durmayı gerektirir. Bu yüzden yazımın başında bahsettiğim gibi bir kitaptan sadece bana vaad ettiği bilgileri istemem anlam ararım, yoksa bu ancak bir enformasyon alışverişinden ibaret kalır. Sadece aklıma değil kalbime, ihtiyacı olan latifelerimle iletişim kurmasına izin veririm.

Şeffaflaştırmadan anlamlaştıracağınız bir okuma olması temennisiyle…

Altını çizdiklerim

Şeffaf bir dil hiçbir çift anlamlılık içermeyen formel, mekanik, işlemsel bir dildir. Dildeki şeffaflık o dilin yokluğundan haber verir aslında.

Wilhelm Von Humboldt: “Bir kişinin bir kelimeyle kastettiği bir diğerininkiyle tamı tamına aynı değildir ve her farklılık, ne kadar küçük olursa olsun sudaki bir halka gibi yayılır dilin bütününe. Bu yüzden her anlama aynı zamanda bir anlamama, düşünce ve duygulardaki her mutabakat aynı zamanda bir ayrılıktır.”

Sadece enformasyonlardan oluşan ve bunların parazitsiz dolaşımına “iletişim” adı verilen dünya bir makineye benzerdi. Oysa otonomi bir insanın anlamama özgürlüğünü var sayar.

Şeffaflık güzelin ortamı değildir. Benjamin’e göre güzellik örtü ile örtünenin çözülmez bağını gerektirir.

Sadece hayatımızın temeli olarak belli oranda doğru ve yanlışa değil, hayatımızın ögelerinin düzenlenişinde berraklık ve belirsizliğe de ihtiyaç duyarız.

Kendilerini özgürlük alanı olarak sunan Google ve sosyal ağlar panoptik biçimlere bürünüyorlar. Bugün gözetleme, genelde sanıldığı şekilde özgürlüğe saldırı şeklinde gerçekleşmiyor. İnsanlar kendilerini daha ziyade gönüllü olarak teslim ediyorlar bu panoptik bakışa.

Aslında ötekinin şeffaf olmayışıdır ilişkiyi canlı tutan, mutlak tanıma ilişkinin canlılığını felç eder. İlişkilerdeki, göz önüne serilmiş olanın ardında hep bir sonrakinin, nihaî olanı sezen ve buna hürmet eden verimli derinlik…

Şeffaflık toplumunun ne enformasyonda ne de görme alanında boşluğa tahammülü vardır. Ancak görme alanında boşluk bırakmayan aşk pornografidir. Bilgi de boşluk bırakmayan düşünme ise bozularak hesaplamaya dönüşür.

Günümüz toplumunu sarmış olan şeffaflık tutkusu karşısında mesafe tutkusunu hayata geçirmeyi öğrenmemiz elzemdir.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*