Yardımlaşma psikolojisi

Yardım etmek, bir başkasının yararını gözeterek yapılan davranıştır. İnsan bazen kendinden bir şey götürmeden (bir bedel ödemeden) bazen de bir bedel ödeyerek yani kendisi madden bir şeyler kaybedecek olsa dahi yardım etmeyi tercih edebiliyor. Psikologlar “Kendisinin fayda görmeyeceği bir davranışı yapmak insana neden cazip gelir de bu fiili işler? Yardım etme hangi durumlarda artar, hangi durumlarda azalır; devamlılığı nasıl sağlanır?” gibi sorulara cevap aramışlar ve bu davranışı açıklamak için birçok teori üretmişlerdir.1

“İnsan neden yardım eder?” sorusunu açıklayan teorilerden biri yardım ederek menfaat sağlandığı görüşüdür. Bu görüşe göre yardım etme sonucunda alacağımız ödül ödediğimiz bedelden yüksek oluyorsa yardım ederiz. Mesela bir kişiye “yardım etmediğimizde duruma şahit olmaktan dolayı hissedeceğimiz rahatsızlık” hissini ortadan kaldırmak için veya yardım ettiğimizde “yardım eden iyidir, saygındır” düşüncesine göre toplumda iyi anılmak için belli düzeyde yardım ederiz ve bu durumda kötü histen kurtulmak ve iyi anılmak ödülümüz olur. Fakat bu görüşün çok da geçerli olmadığı durumlar vardır: Bedelin yüksek olduğu, ödülün hiç olmadığı, bedelin ödülden çokça yüksek (belki sonucunda ölüm) olduğu durumlar… Böyle durumları açıklayan görüş ise Empati/Özgecilik (Diğergamlık-İsar) kuramıdır. Yani insan bir diğerinin hisleriyle hislenince, düşünceleriyle düşününce, acılarıyla acılanınca kendinden eksilecek olan çok fazla da olsa yardım etmeyi seçebiliyor. Empati yüksek olunca yardım etmenin boyutu da yüksek oluyor. Empatinin yüksekliği ise kişinin karşısındaki ile olan yakınlığıyla çok alakadar: Aynı ailedeki, aynı gruptaki, aynı millettekiler ile çok daha yüksek empati kurabiliyoruz. Burada kişinin aidiyet duygusu da önemli oluyor, bir grup/millet için aidiyet duygumuz ne kadar yüksek olursa o kadar yüksek derecede empati duyabiliyoruz. Bunun en iyi örneğini “Andolsun! Size içinizden (öyle) bir peygamber geldi ki, zahmet çekmeniz onu incitir ve üzer. Size çok düşkündür; mü’minlere çok merhametlidir, onlara hayır diler”2 mealindeki ayette de belirtildiği gibi Peygamber Efendimizde (asm) görürüz. Ondan sonra da ona en çok benzeyenlerde, Sahabîlerde, îsar hasletinde görürüz ki kendileri ihtiyaç halinde olsalar dahi diğerleri fayda görsün isterler. Aidiyetin empatiyi etkileyişinin bir diğer güzel örneğini de “Âlem-i İslâma indirilen darbelerin en evvel kalbime indiğini hissediyorum.”  hisleriyle3 bütün ömrünü milletine ve insanlığa hizmetle geçirenlerde görüyoruz.

Empatinin, diğergamlığın, insaniyet olarak gelişimin bir ölçüsü olduğu  söylenebilir. Bu duygunun bulunmadığı antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler, sosyopat olarak da bilinir, toplum için birer bomba tehlikesinde kişilerdir. En mükemmel düzeyde bulunduğu kişiler de yukarıda da belirttiğimiz gibi kendisi ümmetinde, milletinde fânî olanlardır. Bu sebeple yardım düzeyimiz de hangi tarafa daha yakın olduğumuzu gösterir bir mihenk taşıdır bizler için ve insaniyet olarak büyüklüğümüzün de ölçüsüdür: “Bir adamın kıymeti himmeti nisbetindedir. Kimin himmeti milleti ise, o kimse tek başıyla küçük bir millettir.”4

Yardım etmenin nasıl ortaya çıktığını ve düzeyinin nelerden etkilendiğini bir miktar açıklığa kavuşturduk. Fakat yardımın devamlılığının nasıl sağlanacağı ve diğer insanların yardım düzeyini nasıl artırabileceğimize de biraz bakmak gerekir ki psikologlar bunun için de çalışmış ve fikir geliştirmişlerdir. Bunlardan birkaçından bahsedelim:

Olumlu duygudurum hâli yardım etmeyi artıran bir etkendir. Yani insan mutlu, huzurlu, coşkulu iken daha çok yardım etme davranışında bulunur. Olumlu duygular içinde olan bir kişi karşı tarafı da genelde iyi ve kendine daha yakın olarak görür ve karşısındakine yardım eder. Bunun için bir afette veya krizde iyiyi ve güzel ve iç ısıtıcı şeyleri yayarak insanların olumlu hissetmelerini sağlayabiliriz, böylece yardım etme de artabilir. Aynı zamanda olumlu duygu yardım etmeyi artırırken de yardım etme de olumlu duyguları artırır ve bu da yardımın devamlılığını sağlayabilir.

Olumlu duygudurum yardım etmeyi genel olarak artırır ama suçluluk ve üzüntü gibi bazı olumsuz duygudurumlar da yardım etmeyi artırabilir. Çünkü acıyı ve acının boyutunu gören insanlarda empatinin ve merhametin aktifleşmesi beklenir, bunlar ortaya çıkınca da yardım etme durumu artar. Kısacası insanların yardım etme davranışını artırmak istiyorsak ya mutluluk yayacağız ya da üzüntü gibi olumsuz duyguları göstereceğiz; sinir, öfke, aşağılama, korku, kaygı, panik gibi olumsuz duygulardan kaçınmalıyız ve bunları yaymamalıyız. Yani bir afet esnasında meydana gelen yağmayı, şiddeti vs. yaymamak gerekir, yetkiliye bildirmek yeterlidir.

Yardımın sürekliliği için en önemli durumlardan biri de yardımı içinde bulunduğumuz grupta ve toplumda yaygınlaştırmaktır. Yani yardımların sadece duygusal olarak gelişen âni bir yoğunlukla gelip kısa sürede bitmemesi, devamının gelmesi için, içinde bulunduğumuz grupta bunun farkındalığını artırmak ve yaygın bir davranış haline getirmek gerekir. Bunun için kampanyalar düzenlemek, derneklerin ve vakıfların içinde bu yardım faaliyetlerinin içine katılmak güzel bir yöntemdir.

İnsaniyetimizin gelişmesi için önümüzde güzel bir fırsat var. Diğergamlığımızın en güzel şekilde ortaya çıkması için tam zamanındayız. Ardımız çok büyük bir afet, içinde bulunduğumuz zaman ise yardım ayı Ramazan, önümüz ise bir ömür. Ramazanda sevaplar bire bin yazılır, hem ihtiyaç sahiplerine zekâtımızı vermek farzdır, karşımızda da milyonlarca ihtiyaç sahibi var; hem insanlık ve empati derecemizi görebilmek hem de ahiretimizi bina etmek için tam zamanıdır.

Dipnotlar:
1) Tıklayınız.
2) Tevbe Suresi, 128.
3) Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat, s. 123.
4) Eski Said Dönemi Eserleri, Hutbe-i Şamiye s. 256.

1 Yorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*