Felsefe

“Dünyada en büyük ahmak odur ki; dinsiz serserilerden terakkiyi ve saadet-i hayatiyeyi beklesin.” Şualar

Mantık; kesik ve anlamlı ses manasına da gelmektedir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan “mantıku’t-tayr” (kuş dili) terkibinde kuş sesine nutk denmesini açıklayan Ragıp el-İsfahanî, bir sesten anlam çıkarabilen herkes için o sesin sahibinin nâtık olduğuna ve bu itibarla kuş sesine nutk denildiğine temas etmiştir. İnsan, anlamlı ses çıkarabilen bir varlıktır. Anlamlı ses, düşünmeye dayanmakta; anlamın bulunması, devamlılığı ve aktarılabilirliği de doğruluk ve tutarlılığa sahip olmasını gerektirmekte. Dolayısıyla insan olmak, düşünceden ve ifade edişin “doğru/anlamlı” olma niteliğinden ayrı olamaz. Bu durumda kelâm ile mantık ilişkisinin tarihine dair pek çok şey söylenebilir.

Irvin D. Yalom, Varoluşçu Psikoterapi’de şunu söylüyor: “Anlam bulmak, her şeyi daha dayanılır hale getirir.” O halde, anlam arayışının sonucu kadar süreci de doğruluk ve mantıklı olmaktan ayrı olmamalıdır. Wittgenstein’in felsefeyi bir teoriden çok pratik olarak tanımlaması buna vurgu yapar. Spinoza’nın meşhur, “Felsefe, genelleştirilmiş bir matematiktir” sözü ve modern bilimin tanımlayıcısı Descartes’in “Felsefe bir bilimdir ve geometrik yöntemi metafiziğe uygulamak gerekir, felsefeyi kesin bir bilim yapmak için” şeklindeki açıklamaları felsefeyi teori ile pratikte karşılaştırmaktan başka bir yere koyamadıklarını anlatıyor. O halde anlam arayışında gerçeklerle kurulan bağları işin felsefesi olarak görmek mümkündür. Nitekim Bediüzzaman: “Felsefe-i beyan nazara alınmazsa, belâgat hurâfât gibi, hayal gul gibi, sâmie hayretten başka bir fayda vermez.”1 demek suretiyle sesin ve sözün anlam ve hakikatlerle kurulan bağlarının onun felsefesine tabi olduğunu göstermiş oluyor.

Kemal Gürüz, “Medrese ve Üniversite” kitabında düşünme disiplinini kaybetmiş medreseyi eleştirirken felsefesini bulamamış bilim kurumlarının Bediüzzaman’ın tabiriyle en büyük istibdat olan ilmî istibdada mecbur bırakıldığını anlatmak istiyor. Bu halde, “Her şey onlara göre düzenlenmiştir. Yöneticiler onlardır. İnsanların en çok ilgi gösterdikleri onlardır. Kurnazlığı onlar bilirler… esnetebilmeyi, idare edebilmeyi, ikna edebilmeyi onlar başarır…”

Bediüzzaman, “Delil ve âkıbete bakınız” dediğinde halk; “Nasıl anlayacağız? Biz cahiliz, sizin gibi ehl-i ilmi taklid ederiz” demişti. O da şöyle bir felsefe öğretti onlara:

“Çendan cahilsiniz, fakat âkılsınız. Hanginizle zebib, yani üzümü paylaşsam, zekâvetiyle bana hile edebilir. Demek cehliniz özür değil… İşte müştebih ağaçları gösteren, semereleridir. Öyle ise, benim ve onların fikirlerimizin neticelerine bakınız.”2 Demek ki, herkeste var edilmiş küçük bir matematik ve mantık bilgisi/algısı pratikle buluştuğunda büyük faydalar sağlayabilir.

Alman matematikçi Gottfried Wilhelm Leibniz (1646-1716) bu durumu daha açık bir şekilde ifade eder yüzyıllar önce: “Matematik olmaksızın, felsefenin derinliklerine nüfuz edemeyiz. Felsefe olmaksızın, matematiğin derinliklerine nüfuz edemeyiz. İkisi olmaksızın hiçbir şeye nüfuz edemeyiz.”

Aynı şekilde Platon’un (MÖ 429-347), ünlü akademisinin kapısına “Geometri bilmeyen giremez” yazıldığı rivayet edilir. Bunun bir sebebi olmalı, değil mi?

Modern matematiksel mantığın ve analitik felsefenin kurucusu sayılan Alman matematikçi, mantıkçı ve filozof Friedrich Ludwig Gottlob Frege (1848-1925) ise; “Geometri ile ilgisi olmayan bir filozof ancak yarım bir filozoftur; felsefe ile ilgisi bulunmayan bir matematikçi, ancak yarım bir matematikçidir.” der.

Platon, devleti yöneten kişilerin erdemli ve bilge kişilerden seçilmesini; hatta filozof olmasını savunur. “Bir ülkenin yöneticisi ne kadar bilgeyse o ülkede o kadar adalet olur” der. Ancak öte yandan “Sakatları ormana atalım” da der. Demek, filozof olmak her zaman doğru insan, eğitici, yönetici olmayı gerektirmez. Bediüzzaman’ın uyarısına her an dikkat etmek gerekir: “Mihenge vurmadan almayınız!”

Demek ki; alırken ölçüp tartmadan almayın. Satarken de ölçüp biçmeden satmayın. Ya da böyle yapmayanlardan alışveriş yapmayın.

“Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir” Socrates’e göre. “Felsefe yapmak; ölmeyi öğrenmektir”, Karl Jaspers için. “İlkeler ya da ilk nedenler bilimidir felsefe” (Aristoteles); “Mutlu bir yaşam sağlamak için, tutarlı eylemsel bir sistemdir” (Epikuros); “İnanılanı anlamaya çalışmaktır.” (Anselmus); “İnanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmaktır.” (Pierre Abélard); “İnsan zihninin mahiyetini incelemektir.” (David Hume).

Felsefe bilmek; felsefeci bilmek ya da felsefe tarihi bilmekle karıştırılır. Felsefe yapmak; felsefeci anlatmak ya da birbirleriyle karşılaştırmak da değildir. Bunun için felsefeyi bilimin yanlışlanabilirliği ile bağdaştırmak mümkün değilken, amaçlanan devamlılık ve sürekliliğini bilimdeki gibi evrensel uyumla karşılamak da mümkün değildir. Bu şu demektir; bilim evrensel uyum ve ahengi keşfetmek, ifşa etmek ve bunu tekil bir ifadeye sığdırmak ister. Bilimin nihâi hedefi tevhiddir. Bu yolda, yanlışlamalarla hatalarından kurtulmayı becerebilir.

Felsefe ise bunu yeni bir yol açmak, alternatifleri çoğaltmak ve karşıyı çürütmek için yapar. Bu halde Bediüzzaman’ın eleştirdiği gibi dinsiz felsefe her şeyi karanlık ve düşman görür. Bilim ise aydınlığı arar. Bilimin aradığı teklik ve birlik; dinin tevhid akidesinden başka bir şey değildir. O halde, Bediüzzaman’ın “Muallimleri değil fenleri dinleyiniz” önerisi bilimin felsefe ile asıl amacının engelleneceğini düşünmesindendir. Bu halde felsefe bir amaç ya da belirleyici bir karar mekanizması değildir; sadece bir ön fikir gerecidir. Bunun için “Felsefe, öğrenilemez, sadece felsefe yapmak öğrenilebilir” diyen Immanuel Kant’ın, felsefeyi bir düşünme pratiği gereci olarak gördüğü şeklinde anlayabiliriz. Belki de “Felsefe eleştiridir” (Tommaso Campanella) diyerek tanımı kısaltabiliriz. Bunun için de farklı felsefeler, farklı eleştiriler üretir. Platon’un “Doğruyu bulma yolunda, düşünsel (idealist) bir çalışmadır” tanımını “Deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üzerinde düşünmektir” (Francis Bacon) ile birleştirebiliriz.

Dipnotlar:
1) Muhakemat
2) Münazarat

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*