Medyanın, sosyal medyanın, televizyonun, belki de radyonun, podcastlerin çokça yaygın kullanıldığı günümüzde, tabiri caizse “modern dünyada” ne çok isim çalınıyor kulağımıza. Ne çok insanın hayatından haberdarız. Bir dizi izlerken, oyuncuların gerçek hayattaki isimlerini tek tek sayabiliyor, “Şu şununla evli bak biliyor musun?” diye muhabbete girebiliyoruz birbirimizle. Gençlerin, belki çocukların “idol” olarak seçtiği, giyimini taklit ederek modayı takip ettiğini söylediği, adlarına fan sayfaları açılan onca isim…
Bir dakika tamam bir dakika, makyaj ile de yetinmeyip, uygun açılardan, uygun ışıklarla, doğal efektlerle kusursuzmuşçasına önümüze koyulan resimleri bir kenara koyalım. Biz bu kadar bize faydası olmayan kişilerden, Müslüman dahi olmayan onca filozoftan, ünlüden haberdarken; üstelik Müslüman olmayışları ile Cehennem ehli oluyor oluşlarını da düşünürsek kaç isim sayabiliriz? Peki ya kıyas edelim, o çok girmek istediğimiz Cennet ehlinden kaç kişiyi tanıyoruz? Cennet ile müjdelenmiş kaç isim sayabiliyoruz, hayatını anlatabiliyoruz birbirimize? Cennet ehli olmak nasip olursa bir gün, hangi yüzle gideceğiz onların yanına? Utanmayacak mıyız, o güzel Müslümanları Cennette görüp tanımadığımızda? Hep birlikte, bu yazıyı okuyan kişiler olarak gayret edelim mi peki, peygamberimizin hayatını daha iyi öğrenmeye, Sahabeleri, Cennetle müjdelenmiş (ya direkt Cennet ehli olduğu kanıt ve idol olarak karşımızda duruyor :D) isimleri tanıma gayretinde bulunmaya?
Bir sohbet çıkışı tatlı bir kitapçı dükkânı olan Yusuf amcanın hediye ettiği kitabı arkadaşıma gösterdiğimde; bu Cennet ehli, Cehennem ehli mevzusuna değinerek bu kitabın benim için daha özel olmasına vesile olmuştu.
Kitapta ismi geçen Sahabîmiz; Hz. Ebu Ubeyde. Kendisi peygamberimizin (asm) en çok sevdiği kişilerden biriymiş ve “ümmetin güveniliri” (emînu’l-umme) olarak tanınıyormuş. Ve ilk Müslümanlardan olma özelliği ile de günümüze kadar gelmiş bir isim. Tanımaya değer, sizce de öyle değil mi?
Altını çizdiklerim
“Müslümanları bölgeden uzaklaştırmak için önceleri tehdit dilini kullanan Bizanslılar, onların kararlı duruşları karşısında yeni öneriler getirmişlerdir. Bu tekliflerinde halifeye, komutanlara ve askerlerin her birine çeşitli miktarlarda para ve çeşitli hediyeler verme karşılığında bölgeden çekilmelerini istemişlerdir. Ebu Ubeyde ise teklifler karşısında Müslümanların asıl amaçlarının dünyalık bir şeyler elde etmek olmadığını belirtmiştir. O, asıl amaçlarının Allah’ın dininin hâkim olması olduğunu, adaletin uygulanması, zulmün, haksızlıkların bitirilmesi ve İslâmiyet’in yayılması konusunda hiçbir engelin kalmaması için mücadele ettiklerini ortaya koymuştur.”
“Bölgedeki savaşlar öncesinde zaman zaman iki ordu arasında elçiler gelip gitmekteydi. Bunlardan birinde Rumların elçisi Müslümanların başkomutanı Ebu Ubeyde ile görüşmüştü. Onun sadeliği, askerleri arasında herhangi bir asker gibi durması, giyim kuşam yönünden de diğer askerlerden farksız olması Bizanslıları oldukça şaşırtmıştır.”
“Size vasiyetim öncelikle daima hayırlı işlere koşmanızdır. Namazınızı kılın, zekâtınızı verin, Ramazan orucunuzu tutun, sadaka vermeyi ihmal etmeyin, hac ve umre yapmaya çalışın. Birbirinize iyilikleri tavsiye edin, gerektiğinde yöneticilerinizi uyarın, ancak onların gözlerini boyayıp aldatmaya kalkışmayın. Dünya nimetlerine kapılarak sonunda öleceğinizi unutmayın. Şunu iyi bilin ki, bin yıl yaşasanız bile sonunda şu anda benim geldiğim gibi siz de ölümün eşiğine geleceksiniz. Selâmetle kalın.”
“Ebu Ubeyde, Peygamberimizden (asm) şöyle bir hadis rivayet etmiştir: ‘Allah’tan sağlık ve afiyet isteyiniz. Çünkü Allah’ın kullarına bağışladığı en önemli nimet sağlık ve afiyettir. Yapmanız gereken asıl iş, dosdoğru olmak ve iyilikler yapmak, yalandan ve günahlardan da uzak durmaktır. Çünkü doğruluk ve iyilik Cennete, yalan ve günahlar da Cehenneme götürecektir.’”
“Kur’ân’da Hz. Muhammed ve Müslümanların konumu şöyle ifade edilmiştir: ‘Ey Müminler! Sizi her türlü aşırılıktan uzak, adaletli ve dengeli bir toplum yaptık. Böylece Peygamber size örnek olacak, siz de insanlara örnek olacaksınız.’ (Bakara Suresi: 143)
…‘Peygamber size, siz de insanlara örnek olasınız diye Allah sizi seçti ve sizi din konusunda bir çıkmazda da bırakmadı…’ (Hac Suresi: 78)”
“İslâmiyet’teki öncelik açısından kendisinden çok daha sonra geldiği kabul edilen kişilerin komutanlığı altında olmaktan, onların arkasında kalmaktan en küçük bir rahatsızlık duymamıştır. Çünkü ona göre asıl mesele kimin komutan olacağı, kimin en önde yer alacağı meselesi değildi. Asıl olan Müslümanların başarılı olmasıydı. Böylece o, İslâm ümmetinin ve çıkarlarının, kendisinin komutanlık ve liderliğinden çok üstün ve önemli olduğunu fiilen göstermişti.”
“Çünkü o, her şeyi geçici, Allah katında göreceği değeri ise kalıcı olarak kabul etmiştir.”
“O, İslâmiyet’e bağlılığı, samimiyeti, ahlâkî ve insanî duruşuyla takdir edilmiş ve Peygamberimiz tarafından Müslümanların en güvenilir kişisi sıfatıyla bu göreve layık görülmüştür.”
“Peygamberimizin (asm) içinde Ebu Ubeyde’nin de bulunduğu bazı örnek kişiler için ‘Bu insanlar ne güzel insanlardır’ dediği rivayet edilmiştir.”
“Aynı zamanda bir mühür niteliği de taşıyan yüzüğünde ‘Vefalı olmak en büyük güç ve erdemdir’ ifadesi yer almaktaydı.”
“O, kendisinin insanların renklerine ve kabilelerine bakarak karar vermediğini, insan için asıl değerli olanın Allah’a olan saygısı ve takvası olduğunu belirtmiştir.”
“Hz, Ebu Ubeyde Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen Sahabelerden biriydi.”
“Son derece mütevazı bir şekilde başını eğerek yürürdü.”
Sonuç kısmı:
“Hz. Ebu Ubeyde, İslâm’ı en iyi şekilde temsil konusunda dillere destan olmuştur.”
İlk yorumu siz yazın