En son ne zaman bir hastaneden randevu aldınız bilmiyorum, ama almaya niyetlendi ve alabildiyseniz sizi tebrik ediyorum. Zira randevu sistemleri neredeyse çökmüş durumda. Özellikle büyük şehirlerde. Alsanız da değişen bir şey olmuyor. Doktora derdinizi tam ve doğru bir şekilde anlatıp, hasbelkader doğru bir tedavi almanız için sadece 5 dakikanız var.
Psikiyatri gibi özellikle acele edilmemesi gereken ve ekstra zaman isteyen bölümler ise bu sebeple otomatik antidepresan yazan fabrikalara dönüşüyor. Bu problem sadece Türkiye özelinde bir problem değil. Tüm dünyada randevu bekleme süreleri, hasta-doktor yüz yüze süresi giderek azalıyor. Bunun neticesi olarak da doktorlar hastalarla yeterince ilgilenemiyor ve bazı önemli problemlerin fark edilmesi çok gecikebiliyor.
Ve bu sadece hastaların problemi de değil. Doktorların %65 gibi bir oranı, “burnout (tükenmişlik)” yaşıyorlar ve işlerini yapamayacak hale geliyorlar. Türkiye’deki doktor göçünün de en önemli sebeplerinden biri; bu uzun çalışma saatleri ve daha da fazla hasta görmek için aldıkları baskı.
Tabii özel hastanelerde durum biraz daha farklı. Eğer yeterince paranız varsa, takipli bir doktorunuz olabiliyor ve o doktor sizin beslenmenizden kan tahlillerinize kadar daha detaylı bir inceleme yapabiliyor. Özel hastanedeki doktorlar daha iyi olduğundan değil ama daha çok zamanları ve imkanları olduğundan inatçı hastalıkları daha iyi bir oranla keşfedebiliyorlar.
Aynı şekilde, eğer psikiyatrik destek almak istiyorsanız özel hastane şart oluyor. Zira size en az 1 saat ayırabilecek, uzun uzun konuşabileceğiniz ve sıkıntılarınızı aktarabileceğiniz bir randevu ancak özel hastanelerde mümkün oluyor.
Devlet hastanesinde ise 5 dakikada tüm semptomlarınızı, tüm rahatsızlıklarınızı anlatıp; bir şekilde doktorunuzu teşhis koyabileceği bir bilgi seviyesine ulaştırmanız gerekiyor. Bu durumda da doktordan işinde bir verim alınması gitgide zorlaşıyor. Buraya gelmişken kahraman doktorlarımıza teşekkür etmemiz gerekir. Bütün bu zorluklara rağmen hâlâ her gün onlarca hastaya bakıp, yılmadan devam etmeleri takdire şayan.
Bu karamsar atmosferden sonra biraz da ufuktaki ümitten bahsetmenin zamanı geldi. Ve gelişen teknoloji bize bir yardımcı ile geliyor gerçekten:
Multi Modal yapay zekalar!
Multimodal yapay zekalar ChatGPT misali; resim, yazı, istatistik, gibi farklı medyumdaki içerikleri birleştirip bütünsel çıkarımlar yapma kabiliyetine sahip yapay zeka modelleri. Bunların özellikle sağlık alanında eğitilmiş versiyonları şu anda aktif olarak test seviyesinde kullanılıyor ve çok tutarlı sonuçlar verdiklerini görüyoruz. Özellikle örüntü tespiti, ritim takibi gibi alanlarda çok başarılılar.
Elbette bir tahlil verecek, teşhis koyacak ya da hayatî konularda insan sağlığı için güvenilecek seviyede değiller. Ve oraya gelmeleri daha çok zaman alacak. Ama doktora ve hastaya bir asistan olarak, iletişimi düzeltip, kolaylaştırma alanında çok ciddi faydaları olacağı kaçınılmaz.
Sizin yerinize kalp atışınızı takip edip, kalp krizlerini öngörüp, sizi uyarabilen; beslenmenizi takip edip, gizli alerjilerinizi fark edebilen; sinsi, uzun vadede ve hafif semptomlar gösteren hastalıklara dair uyaran bir asistan halk arasında sağlık hizmetlerine erişimi inanılmaz etkileyebilir.
Bu sayede belki de birçok hastalığı doktorlar erken teşhis edebilir veya teşhis konulamayan hastalıkların teşhisleri kolaylaşabilir ve sürekli veri analizleriyle doktorlara daha isabetli tahminlerde bulunmaları için yardımcı olabilir. Zira çoğu zaman doğru teşhis konulamamasının sebebi; hastaya dair yeterli veriye sahip olunamaması.
Hastanın sağlık alanındaki yetersiz bilgisiyle 5 dakikada anlatmaya çalıştığı, çoğu zaman alakasız semptomlar, doktor tarafında sadece zaman kaybına neden oluyor. Ancak eğitimli ve veriye sahip bir yapay zekanın detaylı bir raporu çok daha verimli sonuçlar doğurabilir ve doktora daha sağlıklı ve tutarlı teşhislerde bulunması için yardımcı olabilir. Her zaman olduğu gibi gelişen teknoloji halk yığınlarına bir kere daha fayda sağlayarak daha sağlıklı nesiller için yardımcı olabilir.
Bu problemin en temel çözümü elbette doktor sayısını arttırmak, koruyucu hekimliği güçlendirerek hastane ziyaretlerini azaltmak, hastaları bilinçlendirerek hastane ziyaretlerini önemli konularla sınırlandırmaktır. Buna şüphe yok. Ancak iletişimi düzenleyecek, standartlaştıracak ve hasta doktor ilişkisinin verimini arttıracak bir asistan; doktorların halihazırdaki verimliliğini arttırarak bu düzeltmesi zor ve pahalı alanlarda bize bir nebze de olsa rahatlık sağlayabilir.
İlk yorumu siz yazın