Kansas Üniversitesi’nde görev yapan Amerikalı bir matematik profesörü1 olan Jeffrey Lang, Youtube’da Hayatın Amacı (The Purpose of Life2) adındaki videosunda kendi ihtida öyküsünü anlatıyor.
Profesör Lang’ın deneyimini ve anlatısını eşsiz kılan şey; aklen tatmin olana kadar Kur’ân’a meydan okumayı ve onu sorgulamayı bırakmamış olması. Jeffrey Lang, bazı mühtedilerin aksine Kur’ân’ı okuma yolculuğunda gaybî mesajlar almıyor, duyduğu ilk ezan kalbinin erimesine yetmiyor ya da onu İslâm’a çağıran rüyalar görmüyor. Bilakis ilk mescit ziyareti hiç de ilham verici olmuyor, Lang olabildiğince hızla mescitten uzaklaşmak istiyor. Allah dileseydi tersi de olabilirdi pek tabii, fakat o zaman hikâyesi çok daha kişisel kalırdı. Yaşadığı manevî deneyimlerin gerçekliği sorgulanabilir olur, rasyonel düşünme yetisi olan herkesi etkileme potansiyeline sahip böyle bir video belki de ortaya çıkmazdı.
Şimdi Müslüman olsa da Jeffrey Lang, hikâyesini ateist halinin perspektifinden anlatıyor ve yaptığı bu seçim bana kalırsa anlatısını asıl etkileyici kılan faktör oluyor. Çünkü ateist Lang’in İslâm’a ve “Tanrı”ya dair hiçbir ön kabulü yok. Bizim bazen aksini düşünmekten çekindiğimiz/imtina ettiğimiz için bırakamadığımız, bazen fark dahi etmeden aldığımız ön kabullerin hiçbirine sahip değil. Bu sebeple sormaya korktuğumuz soruları çatır çatır sorabiliyor ve hepsine Kur’ân’dan bulduğu ipuçlarından akıl yürüterek muazzam cevaplar veriyor. Kur’ân’ı okumaya, okuyacağı kitabın insan üretimi olduğuna tamamen ikna şekilde başlamasına rağmen Kur’ân’ın tutarlı anlatısından, hayata dair sunduğu cevaplardan çok etkileniyor. Fakat bulduğu cevapların peşini tüm yapboz parçaları eşleşip resmi tamamlayana kadar bırakmıyor. Böylece Kur’ân’ın sadece kalpleri değil aklı da tatmin etmedeki olağanüstü potansiyeli kanıtlanmış oluyor. Artı olarak Lang’ın hikâye anlatıcılığı da çok etkileyici. Kur’ân’ı ilk okuyuşunda yaşadığı merakı ve hayreti dinleyiciye çok canlı geçiriyor. Adeta siz de Lang’la birlikte bu yolculuğa çıkıyormuş gibi hissediyorsunuz. Kendi düşünce akışını, eskiden sahip olduğu kanılara nasıl ve neden vardığını, o kanıların nasıl yıkıldığını, sorularının nasıl cevaplandığını adım adım anlatarak bize bütünlüklü bir hikâye sunuyor.
Jeffrey Lang, hikâyesine okuyacak bir şey bulamadığı bir akşam arkadaşının hediye ettiği Kur’ân’ı okumaya başladığını anlatmakla başlıyor. Meleklerin “Yeryüzünde bozgunculuk çıkarıp kan dökecek bir kavim mi yaratacaksın? Halbuki biz seni hamd ederek daima tesbih ve takdis ediyoruz3” dediği ayete gelince çok şaşırıyor. Hristiyanlığı çıkmaza sokarak Lang’i ateizme iten sorulardan birini Kur’ân’ın yazarı (!), bizzat kendisi kitabında sorarak adeta kendi topuğuna sıkmıyor mu? Bu soruya kitabında yer verdiğine göre yazarın hikâyesinden emin olduğunu düşünüyor Lang. Aynı ayetleri tekrar tekrar okuyor, kitabın yazarının bu kıssayı iyi anlayamadığını düşünüyor. Ama hayır, Hristiyan öğretisinin aksine bu kitabın vermek istediği mesajın farklı olduğunu fark ediyor ve mesajın ne olduğunu kavrayana kadar ayetleri tekrar tekrar okuyor. Lang aracılığıyla biz de İslâm’ın yaratılış anlatısının Hristiyanlığa kıyasla ne kadar mantıklı, şefkatli ve tutarlı olduğunu fark ediyoruz. Kur’ân’a göre Adem (as)’ın elmayı yemesi “Tanrı”yı öfkeye boğan, tüm insanları ilelebet cezalandırmaya ant içmesine sebep olan ölümcül bir günah değil, bir anlık “ayak kayması”. Ve dünya hayatı “Tanrı”nın insanlığa bir cezası ve intikamı olmaktan çok uzak; bilakis, insan zaten yaratılış olarak dünya hayatına hazırlanmış. Hangi özelliklerin insanı dünyadaki yolculuğuna hazırladığını saptıyor: muhakeme ve seçim yapma kabiliyeti (irade). Yine de “Tanrı”nın bu günaha öfkesini ifade ettiği ayetlerle mutlaka karşılaşacağını düşünerek devam ediyor okumaya. Karşılaştığı ise yapayalnız ve perişan hissettiğini bildiği kullarını rahmetiyle teselli eden ve onlara yol gösteren bir “Tanrı”. Böylece Lang insanın nasıl yaratıldığından başlayarak şeytanın neden yaratıldığını, insanın varoluş amacını ve dünya hayatının ızdırabının sırlarını bir bir deşifre ediyor. Akıl yürütmenin iman için nasıl bir anahtar olduğunu Kur’ân’dan örneklerle açıklıyor ve aynı Kur’ân’ın işaret ettiği gibi akıl yürüterek İslâm’a ulaşıyor.
Sizin de zihniniz benimki gibi en temel kabulleri bile sorgulamaya meyilliyse, bulunduğu yere sıfırdan, her şeye meydan okuyarak ulaşmak istiyorsa, Jeffrey Lang’in hikâyesi tam size göre. Allah ondan razı olsun.
İlk yorumu siz yazın