Kişi sevdiğiyle beraberdir

Sevmek sıradan bir durum değildir. Bir insanı sevmek ise öyle alelade bir eylem değildir. Zira sevgi sayesinde sevilen, sevenin hayatında önemli bir alanı işgal eder. Ki bu işgal, tahrip etmek sâikiyle asla olmaz.

Bu açıdan sevmek hissi, zayi edilmeyecek derece ehemmiyetlidir. Herkes ve her şey sevilmez, sevilmemeli. Hele ki Allah’ın rızasının dışına çıkaracak sevgilerden yılandan, akrepten kaçınıldığı  gibi kaçınmalı.

Sevilen, sevenin ruh aleminde yer edindiği için karakterine de tesir eder. “Kişinin sevdiğiyle beraber olduğu” hakikati bu açıdan değerlendirilebilir. Karakter şekilleneceği için de azami derecede önem arz ediyor.

Sevmek, “anlamak” eylemiyle alâkalı biraz da. Sevilen gibi düşünülür, onun hoşuna gidilmeye çalışılır, onun her hâli anlaşılmaya çalışılır. Öyleyse kimleri sevdiğimizi gözden geçirelim. Hakiki manada sevilme vasfına layık olanlar; ancak Mutlak Yaratıcı, O’nun peygamberleri ve onları razı etmek için ömür sermayesini kullananlardır. Mâsivâ sevgisi, rızanın kaybına yol açacak Allah muhafaza.

Sevmek, sevilmek, sevebilmek; anlam ilişkisiyle de müteallik. Anlaşılmak, anlayanı olmak, anlaşıldığını bilmek. Bunlar beşer hayatının dünya serüvenine başlamasıyla ortaya çıkan en ehemmiyetli kavramlarındandır. İlk insanlık özelinde Yüce Yaratan’ın insana öğretmek istediği hususlardan biri de anlaşılmak sanırım.

Hz. Habil’i ölüme götüren süreç de bununla alakalı. İmtihanın kader programıyla olması ayrı bir durum. Hz. Adem’in çocuklarından Kabil’in kardeşini anlamamış olması, Hz. Habil’in anlaşılmamış olması imtihan sürecini beraberinde getirir. Hâliyle kardeşini sevmemiş, aksine nefreti kalbinde yer edinmiş olması da kuvvetle muhtemel.

Hepimiz zorlu süreçlerden geçeriz veya geçtiğimiz dönemler olmuştur. Bazen buhranlar, hafakanlar, zorlu sınavlar. Bu tür durumlarda anlayanımızın olması çok büyük nimet. Anlayanımız ekseriyetle sevenlerimiz oluyor. Anlaşılamamak, içinde bulunulan durumun daha fazla can sıkıcı ve can acıtıcı olmasına neden oluyor. İnsan, anlam kazanmak için sosyalleşir. Anlam kazandığı ortamlarda sükûnet bulur ve anlamını bulduğu yerlerde bulunmak ister.

Kişinin sevdiğiyle mutlu olması, sevdiğinde anlam bulmasıyla ilgili olsa gerek. Hz. Peygamberin hadisine bu açıdan bakıldığında insanın neden sevdiğiyle beraber olduğu hususu daha iyi anlaşılır olacaktır.

Hakiki sevgiler Allah’ın Vedud isminin tecellisidir. Bütün sevgilerin üstünde; bizi yaratan, doğru yola ileten, hesapsız nimetlerle rızıklandıran Rabbimizin sevgisidir. Rabbimizin sevgisine ulaşmanın en kolay yolu ise habîbine benzemeye çalışmaktan geçiyor. Ona benzedikçe, hâl ve hareketlerimiz onun gibi oldukça, hakikî insanlık manası ortaya çıkacaktır.

Sevilene benzemek, sevilen gibi olmak, olabilmek…

Bütün mesele bu.

* * *

“Eğer siz gerçekten de Allah’ı seviyorsanız, Allah’ın emirlerini size ileten bir elçi olarak bana ve bana indirilen Kur’ân’a uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah, pişmanlıkla tövbe edildiği takdirde, en büyük günahları bile bağışlayandır, merhamet edendir.” (Ali İmran: 31.)

 

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*