Bir yılı daha geride kalırken Genç Yorum dergisi, aralık sayısıyla sizlerle!
Bir yıla daha ‘Elveda!’ demenin haklı şaşkınlığı içerisindeyiz. Zira zamanın hızlı akması kıyametin alametlerinden mâlumunuz. 2024’ü kapatırken Genç Yorum ekibi, bu ayki sayısında müsbet ve menfi yönleriyle,‘sosyal medyayı’ ele alıyor. Sosyal paylaşım sitelerindeki arkadaş listelerimizin, takipçilerimizin gerçek hayatımıza ne kadar ve nasıl yansıdığına dikkat çekiyor.
Yalnızlığın gitgide bir trend olarak yükseldiği vetirede; internet ve iletişim teknolojilerinin, mesafeleri ortadan kaldırarak muhabbet ortamını pekiştirme hayalinin aksine; sosyal medya aracılığıyla, hem çevremizle hem de kendimizle aramıza duvarlar ördüğümüz gerçeğini bizlere hatırlatıyor.
Genç Yorum, bu kapak sayısıyla, artık sinyal veren zihnimizin çığlıklarını duyurmak istercesine ‘’insanın en kıymetli sermayesinin ‘vakit’ olduğu’’ düsturunu satırlarına taşıyor. Sosyal medyanın menfi tarafının ise her aşağı kaydırdığımız videoda vakit hazinemizden saniye saniye eksilttiğini bir kez daha hatırlatıyor.
Dergiyi elimize alıp, şöyle bir sınav kâğıdı kontrol eder gibi içinde ne var göz atayım derseniz:
İntizam Seyda Durgun, ‘Dijital Küresel Köyde Bölünme ve Kutuplaşma’ başlıklı yazısında sosyal medya ortamının ve algoritmasının, insanları nasıl yönlendirdiği ve kutuplaştırdığından araştırmalara yaptığı atıflarla bahsediyor.
Adnan Nacir, her zamanki üslubuyla insanların değişen rol model algısına dikkat çekiyor.
Abdullah Bayraklılar ise ‘Standartlaşan Toplumun Devrim İhtiyacı’ yazısında; toplumun, farklı hissetme ihtiyacını, yalancı yollardan giderme çabasının aslında kendi biricikliğini nasıl yitirmesine sebep olduğunu işliyor.
İsmail Tezer, ‘Avuçtaki Kor’ diyerek meşhur hadisin, ahirzamana bakan bir penceresini aralıyor.
Taha Tezer, ‘Bir Ahirzaman Aynası’ isimli yazısında, kendi sosyal medya tatilinden, hissettirdiklerinden, günlük sosyal medya tüketim alışkanlıklarının bağımlılığa dönmesinden söz ediyor.
Ve kapak yazılarımızı Editör yazısıyla bitiriyoruz., ‘Sosyal Medya ve Dijital Platformlar: Tehditler, Fırsatlar ve Dengeli Kullanmanın Önemi’ diyerek bir tebliğ aracı olarak gördüğü sosyal medyanın nasıl müsbete yönlendirilebileceğine ve menfi yönünden nasıl sakınılabileceğine dair tavsiyeler veriyor.
Bitti mi? Elbette hayır!
Ekibimizin Favorileri’nde bu ay, İbrahim Yasir Teğiş’i tanıyoruz. Kültür – Sanat’ta Hulusi Yazıcı ve Keçeli’nin Kitaplığı’nda Fethiye Akay 2 kitabı konuk ediyor. Muhammed Okur, Okur çizer sayfasında küçükken yaşadığı sıkkınlıktan ilham alarak kendi bulduğu bir ‘icattan’ bahsediyor. Seans Arası’nda Şeyda Sultan Zengin, adaletsizlikten çözüm bulunamayan psikolojik sıkıntıları gündeme taşıyor. Fikir Bahçesi’nde ise M. Said Zeki; ayetlerden, hadiselerden ve veciz ifadelerden yaptığı terkiplerle fikrimizi bir gezintiye çıkarıyor.
Şiir olarak Orhan Ali Yılmaz’dan ‘Kış ve İnsan’ ve Hatice Solak’tan ‘Papatyam’ı okuyoruz.
Genç Yorum’un ağır abileri Ali Hakkoymaz Keyfince Lügât’te ‘Gezer Mezar’ ve Caner Kut Zihnin Çarkları’nda ‘Zihniyet’ yazılarıyla her zamanki yerlerini alıyor.
Sosyal medya, iyi ve kötü malların aynı tezgâhta satıldığı büyük, küresel bir pazar. Doğrusu, iyi olanı seçip fena olanı bırakmak… Ve sizi bu sayıyla baş başa bırakmadan önce demezsek olmaz: Seneye görüşürüz!
İlk yorumu siz yazın