İnsan, duyguları üzerine kurulu bir varlıktır. Yaptığı her eylemde duygusal bir sebep yatar. Bu duygulardan biri olan mutluluk duygusu diğerlerinden biraz farklıdır. Mutluluk, duygunun ötesinde insan için bir ihtiyaçtır. Mutluluğunu tamamen tüketmiş insanlar toplumda da örneklerine rastlayabileceğimiz gibi ya bir hayvan ve hatta bitki gibi yaşar veyahut yaşamı için oksijen, su, yemek gibi ihtiyaç duyduğu mutluluğa sahip olmadığı için yaşam serüvenine son verme kararı alırlar. İşte bu derece kat’î önem arz eden mutluluk sağlıklı yollar yerine yapay yöntemlerle elde edilmeye çalışıldığında tehlikeli bir hal alır. Tıpkı sağlıksız ve işlenmiş gıdaların aşırı tüketiminin insan sağlığına zarar vermesi gibi, mutluluk da uygun ve dengeli bir şekilde karşılanmadığında bireyin ruhî yapısında zayiata sebep olur. Onun için bu hakikatin ışığında günümüzde, âhirzamanda bu zayiatların temel sebebi olan sosyal medyayı ele almak gerekmektedir.
Gündem takip etme, iletişim kurma, araştırma yapma, fikir beyan etme, ticaret yapma, herhangi bir şeyin reklamını veya pazarlamasını yapma ve daha sayamadığımız birçok iş için kullanılan platformları kapsayan sanal ortam yani “Sosyal Medya” şüphesiz günümüzde artık her insanın ister istemez iştigal içinde olduğu internetin vazgeçilmez bir parçası. İşte bu sosyal medyanın oldukça büyük bir bölümünü işgal eden, daha çok genç yaştakilere hitap eden “eğlence içerikleri”ne yazının başında belirttiğimiz hususlar ile ilişkili olarak değinmek istiyorum.
Dediğim gibi özellikle daha çok genç yaşa hitap eden bu eğlence içerikleri son birkaç yıldır, özellikle de pandemi döneminden sonra büyük değişikliğe gitti ve tüketilme sayısı olarak inanılmaz bir noktaya ulaştı. Bugün bir metroda, otobüste, kaldırımda, bir dükkânda, uçakta aklınıza gelebilecek neredeyse her yerde elinde telefon olan insanlara biraz dikkat kesilirseniz, “Kısa Dikey Format” olarak adlandırılan bu yeni nesil sosyal medya içeriklerini tüketirken görürsünüz. Sosyal medyanın bir nevi yeni versiyonu olarak adlandırabileceğimiz bu içerik türleri, hızlı tüketilebilirlik ve anlık sağladığı mutluluk duygusu sayesinde çok tercih edilir oldu. İşte bu içerikleri saatlerce tüketen insanlar, sürekli maruz kaldıkları ” sun’î/yapay” mutlulukla birlikte beynin dopamin seviyelerini aşırı yükseltti. Bu durum, bireylerin normal bir şekilde mutluluk hissi yaşamalarını zorlaştırdı. Nasıl ki ilk başta verdiğimiz örnekteki gibi sağlıksız beslenen bir insan bu alışkanlığını sürdürdükçe sağlıklı fıtrî besinler o kişiye yeterince güzel gelmez. İşte bu da aslında toplumun genelinin artık eskiye göre neden bu kadar olumsuz, mutsuz, nefret dolu olduğunun sebeplerinden yalnızca biri.
Sosyal medyanın, insanın temel bir ihtiyacı olan mutluluğu bu şekilde etkilemesinin dışında ayrıca şöyle mühim bir zararı daha var. Sosyal medya yapısı gereği kullanıcısına sevdiği ve görmeyi istediği şeyleri gösterecek şekilde çalışır. Bu hem kullanıcının o platformda daha çok kalmasını hem de onu memnun etmeye yarar. İşte bu sistemin ilk amacı olan kullanıcıyı platformda tutması o kadar kusursuz çalışıyor ki tam bir uyuşturucu misali… Dozu verdikçe veriyor, verdikçe veriyor, bu verilen doz da kullanıcının tam sevdiği türde olunca sürekli almaya devam ediyor, bu da hem bağımlılık yapıyor hem de insanın en büyük sermayesi olan zamanını o farkına bile varmadan çalıp götürüyor. Kim bilir nice insan sırf kendini bir anlık bu girdaba kaptırdığı için normalde kılacağı kaç vakit namazını kaçırdı? Allah’ın bizlere verdiği tüm bu nimetler için ilk nefesimizden son nefesimize kadar aralıksız şükretsek yetmeyecekken Allah’ın bize tanıdığı paha biçilemez bu kısıtlı zamanı nasıl da çarçur ediyoruz.
Sosyal medyanın günümüzde insanları ne kadar uzun süreler nasıl başında tuttuğunu anladık ama farkına varmamız gereken bir şey de daha var ki o da sosyal medya içerikleri. Tam burada bunca olumsuzluklardan sonra gerçekten çok önemli ve olumlu bir şeye değinmek gerekiyor. Sosyal medyayı gerçekten çok güzel bir şekilde insanlara yardım etmek, insanları bilinçlendirmek amaçlı hizmette kullananlar var, Allah onlardan razı olsun. Böyle büyük mecralarda bataklıkta açan gül gibi olabilmek gerçekten çok değerli. Ayrıca bunun haricinde de her ne kadar din ile doğrudan alâkadar olmasa da birçok faydalı içeriğe de sosyal medyada rastlayabiliriz. Bunlardan yola çıkarak bahsetmem gereken çok mühim bir durum var şimdi.
Sosyal medya şöyle ya da böyle bugün hayatın vazgeçilmezi, herkes kullanıyor. Sosyal medyayı tamamen hayatından çıkardığında bunun bir etkisi oluyor. Sosyal medyanın yazının başında da bahsettiğim gibi birçok alanda çok büyük yararları var. Günümüzde sosyal medya olmasa çökecek birçok endüstri var. Örneğin haberleşme, iletişim ve gündem gibi konularda çok büyük kolaylık sağlayan sosyal medya topluma büyük kolaylıklar getirdi. Aslında bunca iyi yanlarına rağmen sosyal medyayı belli bir süre önce kullanmayı bırakmış biri olarak farkettiğim şeyleri söylemek isterim:
Sosyal medyayı bıraktığım bu süreç boyunca hem kendi üzerimdeki değişiklikleri hem de etrafımdaki aktif sosyal medya kullanan insanları iyice analiz etmeye çalıştım. Bunu gözlemleri gerçekleştirdiğim kayda değer bir süre (yaklaşık 1 sene) sonunda söylemeliyim ki sosyal medya çok büyük faydalar ile donatılmış, gerçekten çok büyük bir nimet ama gözden kaçırılmaması gereken sosyal medyanın bugün neden bu kadar tartışıldığının ana sebebi olan, benim de muhtemelen bu yazıyı asıl yazmamdaki sebep şu iki büyük tehlike: Sosyal medyanın insanın çok değerli zamanını âdeta ‘katletmesi’ ve zaten âhirzaman sebebiyle günaha bu kadar meyilli olan insanların günaha sürüklenmesini çok kolaylaştırması. Zamanı katletmesi kısmını zaten daha önceki kısımlarda konuştuk, burada oldukça detaylı dikkat çekmek istediğim nokta günaha meyil konusu.
Sosyal medya artık öyle bir kapsama ulaştı ki bugün dünyanın neredeyse her ülkesinin sosyal medyaya erişimi var, bu da sosyal medyayı tam bir kültür karmaşası haline getirdi. İşte tam olarak bu yüzden sosyal medyada günahlara rastlamak çok kolay bir hal aldı. Bugün daha henüz konuşmayı dahi yeni öğrenen çocukların eline verilen telefonlar, tabletler işte onları bu kargaşanın içine bırakıveriyor. Daha henüz o yaşta, beyninin öğrenmeye en açık olduğu zamanda bunlara maruz kalan çocukların büyüdüğünde de o sosyal medyada tamamen şans eseri gördüğü figürleri kendine rol model bilmesi hiç de şaşırtıcı olmuyor. İşte bu noktadan kendini yeni yeni keşfeden bu çocukların içinde bulunduğu tehlike ortadayken bir de imanını maalesef sağlam temele oturtamamış yetişkin ya da genç insanlar için de bu ortam o temeli paramparça edecek bir zelzele hükmünde oluyor.
İşte böyle, sosyal medya bugün bakıldığında aynen “âhirzaman hayatı” kavramının vücut bulmuş hali. İnsanı günaha kolayca sürüklüyor ve bu günahlardan arınmasını sağlayacak hakikatlere ulaşamaması için de ona zaman bırakmıyor. Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyuruyor: “[Kıyamete yaklaştığında] Zaman öyle hızlanır ki, bir sene bir ay, bir ay bir hafta, bir hafta bir gün, bir gün bir saat, bir saat bir ateş kıvılcımı kadar olur.”1 Bu hadis-i şerifinde âhirzamandan bahseden Peygamber Efendimizin (asm) dediği aynen yaşanıyor. İnsan hayatı hiç anlamadan bitiveriyor. Ve bunun bu kadar hızlı ve insanın fark etmeden olmasında sosyal medya çok büyük bir rol oynuyor. İşte tüm mesele benim zâviyemden böyle gözüküyor. Peygamber Efendimizin (asm) bize yüzyıllar öncesinden bugünün dersini verdiği bu hadis-i şerif ile bitirmiş olayım o halde bu yazıyı.
Rabbim bizi bu girdaba düşmekten korusun, düşenlerin de farkına varmasını nasib etsin. Âmin. Ecmain.
Dipnot:
1. Tirmizî, Zühd: 24,

İlk yorumu siz yazın