Genç anneler, babalar!

Üniversite yıllarında okuduğum bir kitaptan bahsedeceğim bu yazıda. “Genç Anneye Mektuplar” adında, Dr. Wilhelm Stekel’in kitabı. Bu kitabı neden okuduğumu soracak olursanız, o dönemde çocuk eğitimiyle çok ilgili ve bu konuda çok meraklıydım. Aradan 4-5 sene geçip baba olunca kitaptan aldığım notlara göz atınca, iyi ki o zaman okumuşum diyorum. Çünkü şu an o bilgileri kullanma zamanı.

Kitap, bir doktorun bir anneye çocuğuyla ilgili sorduğu sorulara ve sorunlara yazdığı cevaplardan müteşekkil mektuplardan oluşmuş. Yeni doğan bebekten çocuğun okul çağına kadar karşılaşılabilecek birçok durum kitapta aydınlatılmış. Ben ise taze bir baba olarak bu kitaptan şu an için dikkatimi çeken alıntıları paylaşıp bunlarla ilgili yorumlarımı istifadelerinize sunacağım.

“Annenin görevi çocuklarını mutlu birer insan olarak yetiştirmektir, çocukların kendilerini mutlu etmesini beklemek değildir.” Evet, bir çocuğun anne babasını her zaman mutlu edeceği söylenemez. Çocuğun ağlaması, bağırması, hastalığı, ihtiyaçları gibi durumlar her zaman sevinçle karşılanacak şeyler olmasa da, Allah’ın anne babaya emaneten verdiği o çocuğu doğru bir şekilde yetiştirmek, ihtiyaçlarını karşılamak ebeveynin vazifesidir. Aslında çocuğunun mutlu bir insan olarak yetişmesini sağlamak için emek harcamak ebeveyni mutlu etmelidir.

“Kadındaki neşe, üzüntü ve her türlü duygu durumunu rahimde bebek algılar.” Bebeğin kalbi, ruhu, duyguları anne karnında dahi birçok şeyi algılar. Annenin hisleriyle bebeğin bu latifeleri şekillenir. Bu yüzden annenin duyguları gebelikte önemsenmeli ve anne adayına bu gözle bakılmalıdır.

“Bebek uyanık olduğu her an ilgiye ihtiyaç duymaz. Kendi kendini oyalayabilmeyi öğrenmelidir. Bağımsızlığın ilk adımları bebeklikte atılır. Yalnız kalmaya da ihtiyaç duyar.” Evet, aşırı ilgi de ilgisizlik kadar bebeğe olumsuz gelebilir. Çocuğu sevgisiz bırakmamak ancak yalnız kalmasına da fırsat vermek önemlidir. Eğer bebek yalnız başına kendini oyalayabiliyorsa ille de onunla ilgilenmek gerekmez.

“Çocukların yanında kırıcı olmaya ilerleyen tartışmalar yapılmamalıdır. O noktaya gideceği fark edilirse odaya veya mutfağa gidilmelidir. Ancak barışla sonlanan küçük anlaşmazlıklar normal sayılır, insan hayatının gereğidir. Dedikodu da çocukların yanında kesinlikle yapılmamalıdır… Çocuğun duyguları güçlüdür, sizi dinlemediğini zannettiğiniz an cümlelerinizi hafızasına alıyor olabilir.” Burası cidden önemlidir çünkü çocuğun algıları sonuna kadar açıktır. Bebektir anlamaz desek de bir bebek, kendi uyuyor da olsa ruhu, kalbi, hayali sizle olabilir. Bu sebeple yanımızda bir bebek ya da çocuk varsa, kaç yaşında olursa olsun kelimelerimiz seçerek konuşmaya özen göstermeli, ne anlattığımızı çocuğun ortamda olduğunun farkında olarak seçmeliyiz.

Çok uzatmamak ancak alıntıları da paylaşmak istediğimden yorumları sizlerin zihnine bırakıp direkt alıntıları paylaşıyorum:

“Çocuğa temizlik alışkanlığı kazandırmak çok önemlidir. Altı ıslandığında ya da kirlendiğinde zaman geçirmeden temizlenmelidir. Yoksa bu kokuya ve kirliliğe alışır, zevk alır.”

“Çocuk düştüğü zaman telaşlanıp yerden kaldırılmamalı. Çocuk düşünce ağrıdan değil korkudan ağlar. Korkmayı da anne babadan öğrenir. Telaşlı ebeveynler telaşlı ve korkak çocuk yetiştirir.”

“Çocuk düştüğü zaman düşülen yere vurmak, vurdurmak intikam duygusunu körükler. Zararı ve başarısızlığı başkalarından bilmeyi öğrenir.

“Annem bir gün beni babamla ya da Allahla korkutmadı. Çünkü o koruyuculuğu ve bağışlayıcılığı önce gelen bir Allah’a inanıyordu.”

“Utandırılarak, ayıplanarak eğitilen çocuklar yanlış yapma korkusuyla kendi başına iş yapamaz, bağımlı hale gelir.”

“Çocuk okul öncesi çağda benmerkezcidir. Paylaşmayı, işbirliğini, kurallara uymayı sevmez. İstediği şeyin anında yapılmasını ister, yoktan anlamaz. yapma dediğinizi inadına yapar. Burada baskı ve şiddet değil, sevgi, şefkat ve sabır gerektir.”

“Çocuğun utanacağı bir zaafını görünce tebessüm ediniz. Utancı zaten ona yetmektedir. Tebessüm onun yüreğini ısıtacak ve size sevgiyle bağlanacaktır.”

“Her davranışı ödülle ve övgüyle karşılamak çocuğu menfaatçi yapar.”

“İnatçı, yaramaz çocukların sevilme ve güven duyma ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç giderilmezse yaramazlık dozu artar. Kardeşler arası kavgalarda taraf olmamak, ceza vermemek, sükuneti sağlamaya çalışmak gerekir. Sevgi ve yardımlaşma öğretilmeli, paylaşma öğretilmelidir.”

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*