Gezer mezar

Bi’ şey istemiyoruz; ölmüşlüğünüz bizi de öldürmeden önümüzden çekilin yeter. Yaşıyor ve yaşatıyor gibi fotoğraflar verme gayretiniz (yo, yo; işgüzarlığınız) miadını çoktan doldurdu. Gezer mezar olduğunuz aşikâr… İnsanlık yolunu tıkamayın. Tıka basa bıktık sizden.

UĞRAK YERİ

Ve artık üşüyoruz.

Ellerimde sonbahar.

Gözlerime baksana;

Bir ölünün gözleri…

Verdiğim her nefes;

Düşen kasım yaprağı…

Dünya, dünya diyorsun da…

Kısa bir yol uğrağı…

ECİR VE ESİR

Hepsini ben mi diyeyim; senin de söz hakkın var. Var ama susuyorsun. Ecir ve esir olmaktan başka yollar var. Çok var. Var da sen var mısın yok musun; onu bildirmen gerekiyor.

DÜNYA HÂL(SİZLİĞ)İ

Ey dünya! Perişansın perişan… Şurada öldürülen, burada ağlayan, orada aç yatanlar var. Kör müsün? Sağır mısın? Cahilsin, cimrisin, bencilsin… Ölüsün ölü…

AŞK-SA

Birdenbire başlar bir aşk;

Birdenbire bitmez!

Bitmez aşk!

ÂNDA BULUŞMAK

Anlamak…

Ân/lan/makla başlayan şey…

ŞİİR

Yarım kalmış bir şiir…

Olsun…

Şiir olmuş ya!

YAŞAMA SEVİNCİ

Ve ne güzel yaşamak…

Sabah gelmiş yine…

Pencereme…

Buyur ha buyur!

Dallarda kuşlar.

Yaşamak diye bir şey var.

ÇARE

Ölümden başka her derdin çaresi var da… bizim dertlerimiz ölümden beter mi ki artıyor; eksilmiyor!

KELİMEYLE TEDAVİ

Dünden farkımızı soruyorsun. Sor. Dün “dârüşşifâ” deniyordu; bugün “hastane” diyoruz. Birinde şifa; ötekinde hastalık göz kırpmıyor mu? Bir de ab-ı hayatmış gibi poşet dolusu ilaçlarla dönülüyor. Dertlerin çoğalması neye işaret? Ruhsuz tedavi yolları; yol olmasa gerek.

HATIRLAYIŞ

Yok mu ezberinde bir cümlesi;

Seni senden alan?

Seni ona;

Onu sana katan?

GÖLGE

Birden bitiyor dünya;

Gölge ya!

RÜYA

Aşk ya da aşka benzer bir şeydi;

Kalbimin titrekliği…

Ve her şeyi güzel görüyordum.

Mevsimlerin hepsiyle tanışıyordum.

Çocukların masumluğunu gördüm birden!

Annem…

Çok olmuştu öleli;

Saçlarımı okşuyor sandım;

Uyandım!

DUA

Ufacık avuçlarımı açıp…

Sonsuzluk istiyorum.

Duaya çok ihtiyacım var.

Ve büyür ellerim…

Dualar kadar.

MİSAFİR GÜZELİ

Bir çocuk gibi geldi bayram. Bir çocuk gibi gitti. Saf, temiz, berrak… Sefalar getirdiniz. Yine bekleriz.

OL(MA)MAK

Ne olursan ol… insan olmadıktan sonra!

UYUMADAN ÖNCE

Rüyalarını gerçekleştir; öyle uyu. Yoksa aynı rüyaları göre göre uykuların kaçabilir!

HABERLER

Güzel haberlerim var:

Güneş yine var, bugün.

Bahçeden taze biber, taze domates…

Maydonoz, roka, nane…

Çok sevdiğim sonbahar hurması…

Böğürtlen, balkabağı…

Baş parmağımın ağrısı dinmiş…

Ve ekim baharındayız.

Yapraklar hâlâ sevdalı…

Güzel haberlerim var:

Nefes alıyorum,

Bir bardak çay daha önümde…

Dumanı üstünde…

Ve ben şiir yazıyorum.

EDEBİYAT

Edebiyat nedir, diye soruyorlar.

Özden söze…

Sözden öze yolculuk diyorum.

MİNİ TAVSİYE

Kitapları değil; silahları yasaklayın.

PAPATYA AYNASI

Papatya aynasında papatyacıyı görememişsen… papatyaya bakmayı bilmiyorsun… derim; kusura bakma!

BİR DÜNYA HARİTASI

Para… Beton… Araba… İnternet… Cep telefonu… İktidar… Haksızlık… Modern kölelik… Stres… Takıntı… Alışveriş hastalığı… Gerekli gereksiz ille de bir diploma… Başkası ne der hikâyeleri… Cimrilik… Biriktirmek… Mazlumların üstüne yürüyen zalimler… Ufak bir dünya haritası olsun istedim! Böyle bir harita(mız) olsun istemezdim.

MUMLA ARADIĞIMIZ

Avrupa dese ki: “Kimliğinizi, kendinizi, geleneğinizi, niçin yaşadığınızı gelin bize anlatın da sizin gibi yalayalım!” Var mı gönderecek kırk elli adamımız? Üniversitelerimiz göstermelik mi o zaman? Ne tünel mühendisimiz var ne de mimarımız.

HASRET

Gençliğim!

Yanımda olsaydın;

Okşardım saçlarını!

KİTAP VE SİLAH

Kitaba, kitaba, kitaba koşacağız;

Cehaleti, fukaralığı, silahı vuracağız.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*