Papatya’m

Zamanla yolculukta kalbim, çölümedir belki de bu yarış,
Tüm benliğimle var olduğum iklimde hasbihaldir her karış,
İlâhî bir hüzünle yükseliyordu mecruh yüreğimde yakarış,
Kaç kez düşeceğim uçurumlarından sana mıydı her varış?

Tüm kırlarım sen olmuştun gecikmesin bu gelen bahar,
Umut sende ne demektir karanlık bulutlara etme nazar,
Çırpınıyordu kafeste yüreğim, kırıldı çölümde aynalar,
Sımsıkı tutasın ellerimi, bulandı seyrettiğim manzaralar.

Açılmak mıydı sabrının meyvesi en sonunda semâya?
Kurumazdın hüznü zannımdan eğer uğramasaydın zarara.
Sandım ki uzun bir seferdir henüz erişmek için sabaha,
Nazar ettin tüm içtenliğinle kalabalıklaştı bak yine tenha.

Zarar vermeden bulutlara siliniyordu göstergeler,
Anı olup soluyordu zihnimde birer birer mefkureler,
Yolu kaybettim çiçeğim söyle Sevgiliden varsa haber,
Gidelim seninle uzaklara, huzura kavuşalım beraber.

Kırlarında koşarken henüz uykusunda bir ömrün,
Yaşamak bir imkân idi bana pâyelendi yine ölüm,
Batıyorken güneş-i tâbân bir hoşçakal mıdır son sözün,
Mahzeni olmuştun yüreğimin, sana âşinaydı gökyüzüm.

Niyetini belli etmişti çoktan gidiciydi ufku saran gözlerin,
Kaybolurken dünyevî çehren, visali anımsatıyordu izlerin,
Semavî bir mühür idin çölümde, tecessüm etmiş rahmetin,
Tek dostumdun inan, gitme, çaresini bulsan da derdimin.

Hüzün sokaklarıma ekmiştim yeniden yağmurlarla seni de,
Gözpınarlarımda yeşerdin umutlarla sevdin mi beni de,
Görüyordum, süzülüyordun gönlüme serap değildin hem de,
Sınırlarınca boyanmıştım, gökkuşağımdın bu demde.

Tebessüm edip de yıldızlara âşikar etme bu kadar aşkını,
Ömrümün bahtına yazmıştım turnalar ve başaklarla adını,
Üzerime yağıyorken siyah bir gece söyletmezdin çok kelâmı,
İşte “Siyahım’”ve sen, aydınlatıyordu nazarın o İlâhî fermanı.

Not: Siyahım’ın sırrına vakıf olan Papatya’ma….

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*