
Üçüncü Cinayet: İstanbul’da yirmi bine yakın hemşehrilerimi, hamal ve gafil ve safdil olduklarından, bazı particiler onları iğfal ile Vilâyat-ı Şarkiyeyi lekedar etmelerinden korktum. Ve hamalların umum yerlerini ve kahvelerini gezdim. Geçen sene, anlayacakları suretle, meşrutiyeti onlara telkin ettim. Şu mealde:
İstibdat, zulüm ve tahakkümdür; meşrutiyet, adalet ve Şeriattır. Padişah, Peygamberimizin emrine itaat etse ve yoluna gitse halifedir; biz de ona itaat edeceğiz. Yoksa, Peygambere tâbi olmayıp zulüm edenler, padişah da olsalar haydutturlar.
Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz. Ve bizi bir cihette teyakkuza ve terakkîye sevk eden hakikî kardeşlerimiz Türklerle ve komşularımızla dost olup el ele vereceğiz. Zira husumette fenalık var; husumete vaktimiz yoktur. Hükûmetin işine karışmayacağız. Zira hikmet-i hükûmeti bilmiyoruz.
İşte o hamalların Avusturya’ya karşı, benim gibi bütün Avrupa’ya karşı HÂŞİYE boykotları ve en müşevveş ve heyecanlı zamanlarda âkılâne hareketlerinde bu nasihatin tesiri olmuştur. Padişaha karşı irtibatlarını ta’dil etmeye ve boykotajlarla Avrupa’ya karşı harb-i iktisadî açmaya sebebiyet verdiğimden, demek cinayet ettim ki, bu belâya düştüm.
Hâşiye: Bediüzzaman’a zurefadan biri, bir gün irfanıyla mütenasip bir esvap giymesi lüzumundan bahseder. Müşârünileyh de “Siz Avusturya’ya güya boykot yapıyorsunuz; hem onun gönderdiği kalpakları giyiyorsunuz. Ben ise bütün Avrupa’ya boykot yapıyorum. Onun için yalnız memleketimin maddî ve manevî mamülâtını giyiyorum” buyurmuştur.
Tarihçe-i Hayat, Y.A.N., İstanbul-2024, s. 74
KELÂMDA, FİKİRDE BOYKOT…
Kelâmın kanaat ve istiğnası ve asabiyeti ise, makamın haricinde üslûbu aramamaktır. Şöyle ki: Mananın kametine göre bir üslûbu kestirmek istediğin vakit, dâhil-i makamda olan menbadan ve mevzuun fabrikasından, lâakal kelâmın tazammun ettiği mevzuun veya kıssatın veya sanatın levazımının parça parçasından ve tevabiinin kıt’a kıt’asından bir üslûbu dikmek, zaruret olmadan harice medd-i nazar etmemek, tabir hata olmasa harice boykotaj etmekle, elbette kelâmın kuvveti tezayüd ettiği gibi, servetin dağılmamasına en büyük esastır.
…Bu kitabın [Muhakemat] mesleği, benim gibi, harice boykotajdır. Hatta zaruret olmazsa, efkâr ve mesailde ve misallerde ve esalibde harice boykotaj etmektir. Fakat tevafuk-u hatır olabilir. Zira hakikat birdir; hangi kapıyla girsen, aynını göreceksin.
Muhakemat, Y.A.N., İstanbul-2024, s. 115-116
Bu kitabın [Muhakemat] mesleği, benim gibi, harice boykotajdır. Hatta zaruret olmazsa, efkâr ve mesailde ve misallerde ve esalibde harice boykotaj etmektir.
İlk yorumu siz yazın