Bu kaçıncı bahar!

Kışın beyaz sayfasını seyrederken başladım yazmaya… Kış da diğer kardeşleri gibi sanat eserleriyle dolu bir mevsim. Hem birçok hakikati ihtiva ediyor hem birçok hakikate emsal teşkil ediyor.

Dünyanın zarif bir misafiri de beyaz kıyafetli mevsim-i şita. Göz alıcı beyazlığı ile arz-ı endam ediyor bu günlerde. Sarığından cübbesine kadar beyazlar içerisinde ihtişamlı bir duruşu var. Bir müddet sonra beyaz sarığı takılı olduğu halde beyaz cübbesini yeşil cübbe ile tebdil edecek. Sonra tamamen yeşile bürünecek.

Kışın her hali güzel ve hayretli bakışları celbediyor. Bazen incecikten yağan kar taneleri ile bazen de nereye konacağına karar vermeye çalışırken döne döne etrafımızı kuşatan iri kar taneleriyle bizleri şaşırtmaya devam ediyor… Kışın her hali güzel; rahmet eşliğinde merhaba deyişi de, ufka kadar her yerin beyaza bürünmüş hali de, yerini rengârenk çiçeklere bırakarak veda edişi de…

Evet, kış haddizatında bahar müjdecisidir. Bu sene iki baharı birden müjdeledi: Hem maddî hem manevî baharı. Birisi enfüsî âlemimizi Kur’ân’ın rahmetiyle yıkayıp manevî istidat çiçeklerini ruhumuza ekerken, diğeri afakî âlemdeki cennet-misal manzaraları nazarımıza arz ediyor. Bu seneki Ramazan ayı, cennet bahçelerinde Kur’ân okuyup dinlemeye benzeyecek inşaallah. Hem Kur’ân-ı Azîmüşşanı hem de Kâinat Kur’ân’ını beraber okuyacağız inşaallah.

Ramazan bizi ibadetten ve tefekkürden alıkoyan her şeye paydos edildiği ve ruhların Kur’ân’ı okumaya ve dinlemeye hazır hale geldiği zamandır. İftar yemeklerinin lezzetten öte, Rabbimizin bize birer ikramı olduğu aşikâr olur. İftar vakti kendimizi dünya misafirhanesinde Mihmandarımızın “Buyrun, yiyiniz!” emrini bekler halde buluruz. Ve anlarız ki her şeyin sahibi O. Ramazan bize emir dairesinde ibadet pratiği yaptırır. Yaptığımız ibadetleri Onun emriyle yaptığımızı hatırlatır. İhlas derslerinin tatbikat zemini olur bizlere Ramazan. Hem emir tahtında hareket etmeyi hem kendimizden çok ailemizi ve kardeşlerimizi, akrabalarımızı, arkadaşlarımızı düşünüp, onlarla paylaşmayı ve onlara ikram etmek melekesini kazandırır.

Kış dünyevî baharı müjdelediği gibi haşrin baharını da müjdeler bizlere. Beyaz kefenini zümrütten cübbesiyle değiştirdiği gibi, insanlara da beyaz kefenden sonra yeşil atlastan kaftanları giyebileceklerini müjdeler. Kış kıyametinden sonra cennet-âsâ bahar yaratıldığı gibi, kâinatın kıyametinden sonra da âlemlerin haşir ve neşrinin vuku bulacağını anlatır ve bize ebediyet müjdeleri verir. Kabrin kışından sonra dünyadan daha güzel bir bahar âleminin bizi beklediğini ilân eder.

Rabbimiz Kur’ân’da bahardan haşrin delili ve isbatı olarak bahseder. Dünya yaratılalıdan beri kaç bahar yaratılmışsa hepsi birer haşir nümunesi. Kuzey ve güney yarım kürelerde olmak üzere yılda iki kez yaratılan bahar, en yakın ve açık ve taze bir bürhandır ebed isteyen tüm insanlığa.

Bahar bir terakkîdir. Kışın beyaz sayfasına her rengin binlerce tonunda sanat eseri yansır. Değişik renklerde, şekillerde ve kokularda… Bahar bize lisan-ı halle der ki; “Sizin gideceğiniz âlem bu dünyadan daha güzel bir yer.”

Haşre itikadı zayıf olanlara baharı göstererek deriz: “Sana dünyalar dolusu delil. Dünya yaratılalıdan beri bu kaçıncı bahar!”

Sizlere; bahar renklerinde, ebediyet müjdeleriyle dolu yeni sayımızı arz ediyoruz.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*