
Merhaba arkadaşlar,
Bildiğiniz gibi basit bir tarifle Siyer, İslâmî ilimler içerisinde Hz. Peygamber’in (asm) hayatını ve şahsiyetini anlatan bir bölüm. Siyerin aslî kaynaklarını da Kur’ân-ı Kerîm ve Resûl-i Ekrem’in sünneti oluşturuyor.
Siyerin, tebliğ faliyetleri, siyasî ve askerî mücadeleler, gayrimüslimlerle ilişkiler, devletler hukuku, savaş, barış, diplomatik ilişkiler, uluslararası ticaret, kanunlar ihtilâfı, yabancılar hukuku uygulamalarını da kapsadığını bu kitabı okuyunca fark ettim.
* * *
Filistinli yazar Wadah Khanfar mühendislik, felsefe okumuş, “Afrika Çalışmaları” alanında liderlik yapmış, ‘Al Jazerea (El Cezire)’de muhabirlik ve yöneticilik yapmış bir isim. ‘İlk Bahar’ kitabı Hz. Peygamber’in (asm) hayatına dair stratejik ve siyasî bir okuma olarak takdim edilmiş. Kitaba eklenen haritalar konuyu anlamayı kolaylaştırmış.
“SON SAHNE”
Farklı bakış açısıyla yazılmış bir siyer kitabı “İlk Bahar.” Mekke’nin fetih günü “Son Sahne” olarak kitabın girişine alınmış.
Başı öne eğik, -bu asırda olduğu gibi- endişeli bekleyen kalabalığın yüzüne yeni dönemin ışığı vuruyor:
“Size, kardeşim Yusuf’un sözlerini söylüyorum: Bugün sizi kınamak yok. Haydi, hepiniz özgürsünüz!”
Mekke’nin o zamanki konum ve durumu, çevresindeki yaşayan dünya, siyasî, sosyal ve ticaret hayatı, Kureyş’in istisnaî konumu, liderlik mücadelesi, Hz. Peygamber’in (asm) hayatın her alanına hitap eden stratejileri ustalıkla nazara verilmiş. Titiz bir çalışma olmuş.
STRATEJİK DEVRİM
Makedonyalı Büyük İskender, Romalı Julius Sezar, Pers Darius, Bizanslı Justinian gibi figürlerin dünyanın stratejik haritasını ve güç dengelerini değiştirdiği gibi, Hz. Muhammed’in de (asm) küresel, hızlı ve köklü bir stratejik devrimi gerçekleştirdiğini belirtiyor yazar.
Ancak özü itibariyle diğerlerinden farklarını söylüyor. “O, otoritenin merkezîleşmesi ve servet birikimi esaslarından hareket etmedi. Milliyetçilik veya emperyalist emellerle gerçekleştirmedi. O Allah’ın mesajını gönüllere nakşetti. Bu açıdan benzersiz ve orijinaldir” diyor.
Kitapta, Peygamberimizin (asm) biyografisinin politik ve stratejik yönlerine odaklanılmış. Sadece o güzel asırda hayalen yaşamak, fiil ve olayları kutsamak için değil; günümüz gerçekliği için yeni bir politik ve stratejik şuur inşası öngörülmüş.
- PEYGAMBERİN TEMEL İLKELERİ
Siyerin genel seyri içinde şu ilkelere dikkat çekilmiş:
Birinci İlke: Hz. Peygamber’in (asm) stratejik metodu ıslah ve ahlâk temellidir. Bu metot, güzel ahlâkı kemâle eriştirir ve iyiliği emreder.
İkinci İlke: Hz. Peygamber’in (asm) stratejik metodu yok edici, ne pahasına olursa olsun düşmanı ezici bir mahiyete sahip değildir. Öldürücü değil, manen dirilticidir. Kendisine kötülük edenlere bile hidayet temenni ediyor.
Üçüncü İlke: Hüküm vermede aceleci davranmak yerine, uzunca etkileşim içine girmek ve kademeli bir savunma yöntemi takip etmek. Mekke’de tüm acı ve sıkıntılara rağmen hızlı çözümlere itibar etmedi. Uzun vadeli, zekice bir değişim stratejisi uyguladı.
Dördüncü İlke: 23 yıllık uzun yolculuğunda stratejik vizyon olarak derin bir iyimserlik ve ümitle, mevcut durumun ağırlığı altında ezilmeden ve detaylarda boğulmadan meşveretle geleceği öngörmesiydi. Kendisine pahalıya mal olsa bile, bu prensip gereği Uhud’da gençlerin sözünü dinlemişti.
Beşinci İlke: Düşmanların dayattığı sınırlara hapsolmak yerine, atılganlığa ve gözü pekliğe dayanan bir strateji izlemesiydi. Kureyş’in tavırları karşısında yılmak yerine, yeni ufuk arayışına girmişti. Medine’de muhacir ve ensar arasında kardeşlik tesis etmesi, Medine Sözleşmesini ilan etmesi, onun vizyonunun genişliğinin göstergesiydi.
Altıncı İlke: İç cephede oluşacak bir parçalanmaya ve bölünmeye asla izin vermemesiydi.
Yedinci İlke: Düşmanlarını topyekûn karşısına almamaya gayret ederdi. Gerektiğinde bunu sağlamak için düşman kabilelerle bile ittifak yapardı.
Sekizinci İlke: Stratejisinin esnek ve çok yönlü olması, yerine ve zamanına göre, hem sert hem de yumuşak güç kullanmasıydı.
Dokuzuncu İlke: Olayları stratejik olarak okurken objektif bir metodoloji takip etmesidir. Sürekli olarak öncelikleri gözetmeyi, güç dengelerini hassas bir şekilde değerlendirmeyi, işlerin sonunu iyi hesap etmeyi, her olaya objektif ve soğukkanlı yaklaşmayı prensip edinmişti.
KİTABIN MESAJLARI
Bir kişinin, Hz. Peygamber’in (asm) yaşantısını konu edinen siyer ikliminin gölgesine girmesinden daha güzel bir şey olamaz. Onun yaşantısı bizi, özümüze, yaratılış gayemize, misyonumuza çevirir, epistemolojik tasavvurumuzu derin köklere ulaştırır. O bizim için en güzel bir örnektir.
Hz Peygamber’e (asm) ait her eylem stratejik ve politik açılarından insanı şirk, cehalet ve despotizmin bağlarından kurtarıp özgürleştirir. Tevhidin mesajı Yüce Yaratıcı dışındaki her türlü bağdan kurtuluşu ifade eder. “Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır.” (Bakara: 256)
Nebevî yöntem iktidar ve servetle olan ilişkilerde izlenecek yönteme dair evrensel ve benzersiz bir tanım sunmuştur.
Kendimizi mutlak yargı zihniyetinden, ön yargılardan, insanları damgalamaktan kurtarmamız gerekir.
Değerlerimiz konusunda ortağımız olan “öteki” ile anlaşmamız gerekir. Dünya daha kolay iletişim kurmakta, mesafeler ve zamanlar daralmaktadır. Adalet, özgürlük ve çoğulculuk değerleri sadece Müslümanların zihinlerini işgal eder şeyler değil, ortak bir endişedir. Bu konularda inancına bakmadan kendimize müttefikler bulmalıyız.
Başta Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in (asm) sünneti olmak üzere kaynaklarımız, asıllarımız ve metinlerimizle barışmaya, çağdaş ve mevcut bilince yeni bir dinamizm kazandırmaya ihtiyacımız var.
Geleceğe hicret için; ilk olarak tarihle olan ilişkimizi iyileştirmeliyiz. Onun rolünü anlayınca tarih bilinci güzel, faydalı ve gereklidir. Ancak geçmiş geçmiştir. Geçmişteki modeller yerine, onlardan ilham alan yeni modeller inşa etmeliyiz.
İlk yorumu siz yazın