ZİRVEYE GİDEN YOLDAKİ EMANET

Adım, adım, adım, adım… Her adımda süre biraz daha azalıyor. Sonuncusunun hangisi olduğunu bilmeden atılan bu adımların bir sebebi, bir amacı var: Zirveye ulaşmak.

Her insanın bir amacı, hedefi, hayali vardır. Adım adım tırmanılan dağı hayat, zirve noktayı insanın kendine belirlediği hayat amacı ve her adımda azalan süreyi de ömür olarak düşünebiliriz. Ama bu temsile eklemek istediğim bir madde ve bakış açısı daha var.

Günümüzde insanlara bu temsil ile bakacak olursak, herkesin canla başla mücadele edip dağa tırmanmak için bir uğraş içinde olduğunu görebiliriz. Biz Müslümanların farkı ise bu noktada bu dağın eteğine kimin tarafından ne amaç ile getirildiğimizi biliyor olmamız. İnsanların buraya gönderiliş amacı kendine meşru bir zirve belirleyip oraya hiçbir hile hurdaya bulaşmadan, yani harama bulaşmadan, günah işlemeden ulaşmak. Bu noktada aynı zirveyi hedef belirlemiş çoğu insanın bu rekabet içerisinde elinden gelen tüm fesatlıklara başvurmasına rağmen bu yarışmayı, yarışmayı düzenleyeni tanıyarak bu rekabetin asıl amacının zirveye ulaşmak değil, zirveye ulaşma yolunu nasıl katetmek olduğunu anlayan Müslümanlar kazanıyor.

Bir de bu temsilde üzerinde durmak istediğim bir konu daha var. Bu tırmanış öncesi yarışma sahibi bize tırmanışımızı kolaylaştıracak emanet ekipmanlar vermiş. Nasıl ki bugün bir kayak merkezine gittiğinizde size emanet olarak bir kayak takımı verilir ve siz de zarar vermeden kullandıktan sonra geri iade edersiniz, işte böyle de bu tırmanıştan sonra iade edilecek çok özel ekipmanlar bunlar. Allah’ın bize bu hayat yarışması içerisinde kurallara uyarak kullanmamız için emanet verdiği beden zırhı ile çevrili yaşıyoruz. Bize verdiği tüm nimetlerin nimet olmasını sağlayan baş nimetlerden biri olan beden, aynı zamanda bu yarışmada yarışabilmek için zarurî bir ihtiyaçtır. Ve Allah Teâlâ bize bu nimeti sadece yarışmayı kurallarına göre oynamamız ve sonrasında emanetini sağ salim iade etmemiz şartıyla veriyor.

Günümüzün en büyük imtihanlarından biri de bu ekipmanların kurallara aykırı bir çok işlevde kullanımının mümkün olması. Nasıl ki bir yemek bıçağı ile cinayet işlenebilir, bir ütü ile yangın çıkarılabilir, eğlence için üretilmiş masum oyunlar kumar için oynanabilirse, öyle de bize emanet edilen bu ekipmanlar da Allah’ın yarışmanın kurallarını, amacını yarışmacılara açıklaması için gönderdiği elçisi Hz. Muhammed (asm) ile bildirdiği kullanma kılavuzu Kur’ân-ı Kerim’e göre kullanılmaz ise yanlış işlere alet olabilir.

İşte bize emanet edilen bu ekipmanların yani beden nimetimizin ehemmiyetini anlayabildiysek bu nimeti sağlam şekilde teslim edebilmemiz açısından çok mühim bir konumuz daha var. Günümüzde insan sağlığını tehdit eden sağlıksız besinler, maddeler, takviyeler herkesin aşağı yukarı bildiği, korunduğu veya korunmaya çalıştığı bir konu. Benim dikkat çekeceğim konu ise modernleşen dünyada gitgide daha da geri planda kalmaya başlayan, bundan sadece bir asır önce ve hatta yarım asır önce dahi böyle bir ihtiyacın olmadığı spor konusu. Evet artık günümüz şartlarında hareketlilik çok azaldı. En yakın mesafeler arasında bile kullanılan araçlar, en ufak işleri dahi otomatikleştiren ya da kolaylaştıran buluşlar var. 2017’de Avrupa genelinde yapılan bir araştırmaya göre çalışan insanların %39’u tüm gün hiç ayağa dahi kalkmadan çalışıyor, %50’si ise ekstra fiziksel güç gerektirmeyen hafif ve orta fiziksellikte işlerde çalışıyor. Ancak kalan %11’lik kısım ağır fiziksel güç gerektiren ağır sanayi, inşaat, taşımacılık gibi işlerde çalışıyor. İşte bu yüzden eski zamanın şartlarında spora ihtiyaç duymayan, hayatın zorlu fiziksel akışında sağlığını koruyan vücut bugün gelinen noktada hayatımızı kolaylaştıran binlerce buluşun da etkisiyle yeni bir ihtiyaca yani spora bağımlı oldu.

Spor denildiğinde artık akla direkt fitness salonlarında ağırlık kaldırmak veya profesyonel bir kulüpte oynamak gelse de aslında vücudumuzun ihtiyacı olan şey sporcu olmak değil, spor yapmak. Bundan 50 sene önce ihtiyaç duyulmayıp şu an ihtiyaç duyulan hareketlilik ve aktivitelerin genel adı olan spor, haftada bir arkadaşlar ile yapılan halı saha, işe, okula giderken belli bir mesafeyi yürümek veya tatil yaparken bile daha hareketli bir tatil planı seçmek gibi hayatta ufak değişikleri kapsıyor. Ve bu aktiviteler Peygamber Efendimizin (asm) “İki nimet vardır ki insanların çoğu aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.” (Buhârî, Rikâk: 1) hadisinde belirttiği gibi, sağlık ve zamanımızı en doğru şekilde kullanmamız ve aldanmamamız için günümüzde çok mühimler.

İşte böyle mühim hareket ve aktivitelerden uzak kalmamızın bu kadar kolaylaştığı ahirzamanda Allah Teâlâ’nın emaneti olan ekipmanlarımızı sağlam tutmanın önemini kavrayabilmişizdir umarım. Rabbim, Bediüzzaman’ın şu sözünü hayatımızda benimseyebilmemizi nasib etsin inşaallah:

“Hayat bir faaliyet ve harekettir. Şevk ise matiyyesidir [bineğidir].” (Münazarat)

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*