ŞEYTANLARIN ATASI İBLİS VE MODERN SATANİZM

Şeytan kelimesi, Arapça kökenli olup “uzaklaşmak, sapmak, muhalefet etmek” anlamlarına gelir.

Yahudi ve Hristiyan inançlarında şeytan, sınayıcı, ayartıcı, yalancı, cezalandırıcı ve anarşiyi teşvik eden bir unsur olarak kabul edilir.

İslam’da şeytan, hayırdan ve rahmetten uzaklaşmış bir varlık olarak tanımlanır. Kur’an-ı Kerim’de İblis, Allah’ın emrine karşı gelerek Âdem’e secde etmeyi reddetmiş ve kibirlenerek kendisinin ateşten, Âdem’in ise çamurdan yaratıldığını ileri sürmüştür. Bu isyanı nedeniyle Allah tarafından lânetlenmiş ve insanları doğru yoldan saptırmasına izin verilmiştir.

Şeytanın temel görevi, insanlara vesvese vermek ve onları hilelerle kandırarak hak yoldan uzaklaştırmaktır. Âdem ve Havva, İblis’in aldatıcı sözlerine kanarak yasak meyveden (Cennette ebedî kalma isteği vesvesesiyle) yemiş ve bunun sonucunda Cennetten çıkarılmıştır. Bu olay, insan hayatının dünya üzerinde başlamasına neden olmuştur.

Kur’an’da şeytanın sâlih kişiler üzerinde etkisinin olmadığı belirtilir. İnsanların yaptıkları kötülükler için şeytanı bahane etmeleri gerçekçi değildir. Kıyamet gününde İblis takipçilerine hitap ederek onları kandırdığını itiraf edecek ve onların kendi nefislerini kınamaları gerektiğini söyleyecektir.

Hadislerde de şeytanın insanları kötülüğe teşvik ettiği gibi, ibadetlerini bozmaya ve Allah’a yaklaşmalarını engellemeye çalıştığı ifade edilir.

Kelâm ve tefsir âlimleri, şeytanın cinlerden olduğunu ve ateşten yaratıldığını kabul etmektedir. Ehl-i sünnet kelâmcıları, şeytanın çeşitli şekillere bürünebileceğini ve insanlara görünmesinin mümkün olduğunu savunur. Gazzâlî’ye göre, şeytanın gerçek şekli ancak peygamberler tarafından görülebilirken, temessülî şekli insanlar tarafından da müşahede edilebilir.

Şeytan tarih boyunca kötülüğün simgesi olarak görülmüş ve insanları doğru yoldan saptıran bir varlık olarak tanımlanmıştır. Onun yaratılması, insanın sınanması ve manevî gelişimi açısından önemli bir rol oynamaktadır.

İnsan yaptığı hatalar ve günahlar konusunda tamamen sorumludur; çünkü kötülük, yıkıcı bir etkiye sahiptir. Küçük bir hata büyük sonuçlar doğurabilir. Şeytanın yaratılması da bu düzenin bir parçasıdır. İnsan için bir sınav unsuru olarak şeytan, kişiyi sapmaya teşvik eder, ancak nihayetinde insan kendi tercihlerinden sorumludur. Kötülükler büyük bir düzenin parçası olarak yaratılmış olup, sonuçları açısından insanî gelişime katkı sağlar.

Kâinatta görünen şer ve musibetler, aslında İlahî hikmet ve düzeni bozmamakta, aksine insanların olgunlaşmasına ve hayır yönünde ilerlemesine vesile olmaktadır. Şeytanın varlığı, insanın yükselmesini ve gelişmesini sağlayan bir imtihan alanı oluşturur. Bu imtihan sayesinde insanın manevî dereceleri belirlenir; kimileri yükselirken kimileri alçalır. Ebu Bekir ile Ebu Cehil gibi farklı ruhsal seviyelerdeki insanların ayrılması da bu sürecin bir sonucudur.

Allah’ın yaratması her zaman nihai bir hikmete dayalıdır. İnsanların günahkâr olması Cehenneme gidenleri artırsa da, nihayetinde imtihan süreci sayesinde salih insanlar ortaya çıkar ve bu büyük bir kazanç olarak görülür. Tıpkı toprağa atılmış hurma çekirdeği veya kuluçkaya yatırılmış tavus yumurtası misali gibi, sayı bakımından kayıplar olsa da elde edilen sonuç daha büyük bir değere sahiptir.

Musibetler ve sıkıntılar insanın ruhen gelişmesine katkıda bulunur. İnsan kaderini sorgulamaktansa, hayatındaki zorlukları bir terakkî vesilesi olarak görmelidir. Hastalıklar, açlık ve diğer sıkıntılar aslında Allah’ın isimlerinin tecellîsiyle ortaya çıkan derslerdir. Kaderi tenkit etmek, İlahî rahmeti sorgulamak anlamına gelir ki bu şeytanî bir tavırdır. Musibetler insanların farkındalığını artırarak, nimetlerin kıymetini daha iyi kavramalarına yardımcı olur.

Dua ve istiğfar insanın tercihlerinde etkilidir.

Kalp, sadece fiziksel bir organ olmayıp duyguların ve düşüncelerin merkezi olarak iki yönü vardır: duyguların merkezi vicdan ve fikirlerin merkezi dimağ. İnsan, Allah’ın lütuf ve ihsanlarını iman nuru ile görebilirken, günah ve isyanlar bu algıyı köreltir. Kötülükler arttıkça insanın kalbi (vicdan ve dimağı) mühürlenerek, basiret kaybına uğrar ve Allah’ın rahmetinden uzaklaşır. Kalbin mühürlenmesi, kişinin kendi yanlış seçimlerinin bir sonucudur.

Şeytanların atası İblis de iradeli varlık cin taifesinden olduğu için secde meselesi ile başlayıp insanları İlahî yoldan uzaklaştırmak isteği ile sonuçlanan kalbinin mühürlenmesi süreci gerçekleşmiştir. Halbuki İblis varlık olarak cin olmasına rağmen Âdem yaratılıncaya kadar melekler ile ibadette kardeş olup vasfen melekler ile anılır olmuştu. Tevbe fırsatı secde konusunda yaptığı çıkış sonrasında varken o ısrarını istediği mühlet ile yinelemiş böylece dönülmez çığırın başlangıcı olmuştu.

Satanizm, şeytana tanrı diye tapınma faaliyeti adı altında Yahudi-Hristiyan geleneğine ve dinî tahakkümüne, özellikle de Hristiyanlığa karşı başlatılan bir reaksiyonun adı olmuştur. Bu hareket, başta Hristiyanlık olmak üzere, bütün dinlere ve dinlerin ortaya koyduğu kutsal değerlere karşı bir baş kaldırıyı temsil etmektedir. Dolayısıyla Satanizm, dinin ve dinî olan her şeyin, Tanrı’nın karşısında olanın, yani şeytanın ve onun temsil ettiği şeyin yanında yer alma hareketidir. Satanist de şeytana tapan, onun gücünü elde etmek için, kurucuları tarafından tarihî süreç içinde ortaya konan dinsel amaçlı ritüelleri, ayinleri yerine getirmeye çalışan kimseye denir.

Modern Satanizm büyük ölçüde Anton LaVey tarafından şekillendirilmiştir. LaVey, 1966 yılında Church of Satan’ı (Şeytan Kilisesi) kurarak Satanizmi organize bir hareket haline getirmiştir. LaVey’in poliste fotoğrafçı olarak çalıştığı dönem, onun ateizme yönelmesine sebep olmuştur. Araba altında ezilmiş kanlı çocukları, intihar etmiş kişileri, kafası kesilmiş, parçalanmış kadınları görmesi onda Tanrı’nın varlığı ile ilgili şüphelerinin uyanmasına ve sonunda “Tanrı yoktur” yargısına varmasına yol açmıştır.

LaVey’in Satanizmi, ateist bir yaklaşımı benimser. Ona göre şeytan, bireyselliği, özgürlüğü ve dünyevî zevkleri temsil eder. Bu nedenle, LaVey’in öğretileri, hedonizm, egoizm ve geleneksel ahlâka karşı çıkış gibi unsurları içerir.

Satanizm, insanların kendi arzularını takip etmesi gerektiğini savunur. Hedonizm yaşamın temel amacıdır. Toplumun dayattığı ahlâkî kurallar sorgulanmalıdır.

Satanizm, özellikle gençler arasında bir protesto hareketi olarak görülmüştür. Yalnızlık, ailevî problemler, sosyal baskılar gibi faktörler, bazı bireyleri Satanizme yönlendirmiştir. Bunun yanı sıra, popüler kültürde Satanizm, filmler, müzik ve sanat aracılığıyla geniş kitlelere ulaşmıştır.

KAYNAKLAR

  1. TDV İslam Ansiklopedisi, “Şeytan”, “Şer” Maddesi
  2. “Şeytana Tapmada Modern Yol Satanizm”, Nasuh Günay, Arayışlar Dergisi

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*