İnsan ve problemleri dediğimiz zaman her zamanın, her yaşın farklı problemleri aklımıza geliyor.
Son zamanlarda “beyin çürümesi” tabiri insanların ağzında ve medyada çok söylenir oldu. Bizim bu yazıdaki konumuz bu tabirin tıbbî bir tanımdan ziyade, halk arasında ve dijital çağın getirdiği sorunları tanımlamak için kullanılan herkes tarafından farklı anlamlar verilen bir ifadeyi anlamak ve açıklamak.
Genellikle aşırı dijital tüketim, bilgi kirliliği ve yetersiz zihinsel egzersizler nedeniyle zihinsel fonksiyonlarda yaşanan gerilemeyi ifade eder. Oxford Sözlüğü tarafından 2024 yılının ifadesi olarak da seçilmiştir.
Peki, bu “Beyin Çürümesi” tabirinden ne anlamamız ve önlemek için ne yapmak gerekir?
Unutulmamalıdır ki, “beyin çürümesi” ifadesi, nörodejeneratif hastalıklar (demans, Alzheimer gibi) veya beyin hasarları gibi tıbbî durumlarla karıştırılmamalıdır. Bu tür durumlar tıbbî tanı ve tedavi gerektirir. Eğer ciddi hafıza kaybı, bilişsel gerileme veya kişilik değişiklikleri gibi belirtiler yaşıyorsanız, mutlaka bir doktora başvurmanız önemlidir.
Maalesef, “beyin çürümesi” tıbbî bir terim değildir ve bu durumun tam olarak ne anlama geldiği açık değildir. Genellikle bu ifade, halk arasında bunama (demans), Alzheimer hastalığı veya bilişsel fonksiyonlarda ciddi gerileme gibi durumları tanımlamak için kullanılır. Bu tür durumlarda, beyin hücrelerinin hasar görmesi veya ölmesi nedeniyle hafıza, düşünme, problem çözme ve günlük yaşam becerileri gibi bilişsel işlevlerde bozulmalar meydana gelir.
Özet olarak bu kavram, beynin sürekli olarak bir şeylerle aşırı uyarılması, sathi bilgi tüketimi ve derinlemesine düşünme yeteneğinin azalması sonucunda ortaya çıkan zihinsel bozulmayı tanımlamaktadır. Özellikle akıllı telefonlar, sosyal medya ve anlık bildirimler gibi dijital uyaranların neden olduğu dikkat dağınıklığı ve odaklanma sorunlarıyla bağlantılı olduğu düşünülmektedir.
Belirtilerini incelediğimizde en yaygın olarak:
- Bir konuya uzun süre odaklanamama, kolayca dikkatin dağılması.
- Bilgiyi hatırlamada zorluk, kısa süreli hafızada zayıflama.
- Kendini sürekli yorgun hissetme, zihinsel bulanıklık, düşünmede yavaşlık.
- Karar verme ve problem çözme güçlükleri, basit kararlar vermede bile zorlanma.
- Duygusal dalgalanmalar, meselâ, kolay sinirlenme, tahammülsüzlük, kaygı ve depresyona girmeye eğilim.
- Uykuya dalmada zorluk veya kalitesiz uyku.
- Yeni fikirler üretmede zorlanma, motivasyon kaybı.
- Empati eksikliği ve sosyal ilişkilerde bağlantı zayıflığı vb.
Beyin çürümesinin başlıca nedenlerine baktığımızda aşağıdaki bazı maddelerde karar kılabiliriz:
- Sürekli ekran başında zaman geçirme. Bu, beynin doğal işleyişini tembelleştirir. Sosyal medya, e-posta, haber siteleri gibi platformlar sürekli bilgi akışına neden olarak zihni yorgunluğu artırır.
- İnternetteki önemsiz ve yüzeysel içeriklerin aşırı tüketimi, derinlemesine düşünme yeteneğini zayıflatır. Buna “Bilgi Kirliliği” diyebiliriz.
- Multitasking -Çoklu Görev Yapma- denilen, birden fazla işi aynı anda yapmaya çalışmak, beynin verimli çalışmasını engeller ve beynin işlevlerini yavaşlatır ve çürümesine neden olur…
- Uykunun yetersiz olması: Bilindiği üzere beyin, uyku sırasında kendini yeniler. Yetersiz uyku, hafıza kaybına ve odaklanma sorunlarına neden olabilmekte.
- Stres ve Kaygı: Kronik stres, kortizol seviyelerini artırarak beyin fonksiyonlarını olumsuz etkiler.
- Pasif Yaşam Tarzı: Fiziksel ve zihinsel egzersizlerin yetersizliği, beyin hücrelerinin zayıflamasına neden olabilir.
- Tekdüze bir yaşam tarzı ve yeni ve özgün faaliyetlerden uzaklaşmak, beynin yeni bilgiler öğrenme yeteneğini kısıtlar.
Tedavisi ve Önlenmesi:
Yukarıda bir nebze bahsettiğimiz gibi “Beyin çürümesi” tıbbî bir hastalık olmadığı için doğrudan bir “tedavisi” yoktur. Ancak belirtileri hafifletmek ve önlemek için yaşam tarzı değişiklikleri ve zihinsel alışkanlıkların düzenlenmesi önerilir:
- Meselâ, belirli aralıklarla teknoloji kullanımına ara vermek, sosyal medya ve dijital uyaranlardan uzaklaşmak zihinsel yorgunluğu azaltabilir veya ekran başında geçirilen süreyi azaltmak, özellikle uyumadan önce ekranlardan uzak durmak uyku kalitesini artırır.
- Aynı anda birden fazla iş yapmak yerine, tek bir göreve odaklanmak beynin verimliliğini artırır.
- Düzenli egzersiz, fiziksel aktivite yaparak beyne giden kan dolaşımını artırmakla beyinde yeni nöron bağlantıları oluşmasına yardımcı olur.
- Düzenli ve yeterli uyku almak, beynin yenilenmesi için kritik öneme sahiptir.
- Bulmaca çözmek, kitap okumak, yeni bir dil öğrenmek gibi zihinsel aktiviteler beyni aktif tutar.
Tedavide Risale-i Nurların kullanılması:
Bilindiği gibi, Risale-i Nur Külliyatı, iman hakikatlerini Kur’an ve Sünnet ışığında aklî ve mantıkî delillerle açıklayan tefsir külliyatıdır.
Düzenli olarak okunması ve üzerinde düşünülmesi insanlara konumuzla ilgili şu faydaları sağlayabilir:
- İman hakikatlerini derinlemesine idrak etmeye/anlamaya yardımcı olarak kişiye manevi bir huzur ve doyum sağlar.
- Aklî ve mantıkî delillerle iman konularını ele alması, okuyanların düşünme yeteneğini ve muhakeme gücünü geliştirmesine katkıda bulunabilir.
- “Ben kimim? Nereden geldim? Niçin buradayım? Nereye gideceğim?” vb. sorulara cevaplar sunarak hayatın amacını ve anlamını kavramaya yardımcı olur.
- İslam ahlâkının güzelliklerini ve prensiplerini vurgulayarak medyada karşılaşılan olumsuz durumlarda kişinin ahlâkî gelişime destek olabilir.
Ancak bir kişinin beynindeki ciddi bir gerileme, bunama veya Alzheimer hastalığı gibi tıbbi bir durum yaşıyorsa, anlama güçlüğü olabilir, okunan metinleri anlama ve yorumlama yeteneği ciddi şekilde etkilenebilir.
Bu durumda, hafıza problemleri yani okunanları hatırlamakta zorluk yaşanabilir, bu da öğrenme ve idrak süreçlerini faydasını engelleyebilir.
Özellikle odaklanma eksikliğinde dikkat becerileri azalabilir, bu da okuma ve anlama faaliyetlerini sekteye uğratır.
Yine de kişinin genel durumu ve hastalığın evresine bağlı olarak bazı dolaylı faydalar söz konusu olabilir:
Eğer kişi Risale-i Nurların konularına aşina ise veya geçmişte okumaktan hoşlanıyorsa, dinletilmesi veya resimlerinin gösterilmesi manevi bir rahatlama ve içsel bir huzur sağlayabilir. Tanıdık gelen kavramlar ve sesler, kişinin ruh halini olumlu etkileyebilir.
Hastalıkla mücadele eden kişinin yakınları ve bakıcıları için Risale-i Nur, bu zorlu süreçte manevî bir dayanak olabilir. Onlara sabır, metanet ve tevekkül hissi vererek ruhsal olarak güçlenmelerine yardımcı olabilir. Bu da hastaya verilen bakımın kalitesini olumlu yönde etkileyebilir.
Hastalığın erken evrelerinde, eğer kişi daha önce Risale-i Nurları okumuşsa, bazı bölümlerin tekrar okunması veya dinletilmesi, eski anılarını ve bilgilerini canlandırıcı bir etki yapabilir. Bu, bilişsel rezervi kullanmaya teşvik edebilir, ancak bu, hastalığın seyrini değiştiren bir tedavi değil, geçici bir aktivasyon olabilir.
Burada bir uyarı yapmak gerekiyor herhalde;
Özellikle yaşlı insanlarda görünen, “beyin çürümesi” durumu için temel tedavi yaklaşımı her zaman tıbbî ve profesyonel olmalıdır. Bir doktor veya nörolog tarafından konulmuş tanı ve tedavi planı esastır. Risale-i Nurlar gibi manevi eserler, asla tıbbî tedavinin yerini tutmaz veya doğrudan bilişsel fonksiyonları iyileştirici bir etkiye sahip değildir. Bunlar, ancak manevi destek veya psikolojik rahatlama sağlamak amacıyla, kişinin genel iyi oluşuna dolaylı katkıda bulunabilir.
Bu konuda yapılabilecek en doğru şey, kişinin tıbbi durumuyla ilgili bir uzmana danışmak ve onun yönlendirmeleri doğrultusunda hareket etmektir.
Son söz olarak, “Risale-i Nurlar tefekkür ve muhakeme ağırlıklı bir tefsir olmasından dolayı, elbette okuyanlarını bu noktalarda tekemmül ve terakkî ettiriyor. İşleyen demir pas tutmaz atasözünde olduğu gibi, Risale-i Nur üstünde işleyen ve hareket eden zihin ve hafızalar da hem paslanmaz hem de terakkî eder.
Diğer bir husus ise, Risale-i Nurlar manevî ve ilhamî bir tefsir olduğu için, insanın sadece maddî melekelerini değil, manevî melekelerini de inkişaf ve inbisat ettiriyor. Allah’ın ihsan ve bereketi bu meşguliyette olanların üstünde oluyor. İnsanın basiretini ve ferasetini inkişaf ettiriyor.
Maddî ilaçlar insan bedeninin hastalıklarının tedavisine nasıl vesile oluyor ise, Risale-i Nurlar da manevî bedenin hastalıklarına ilaç olduğu için, elbette manevî aza ve melekelerin iyileşmesine ve kemal bulmasına vesile oluyor.
Netice olarak, Risale-i Nurları çok okuyanların hem hafızası hem zekâveti hem hitabeti hem içtimaî yönü hem ikna kabiliyeti hem de iman ve marifeti inkişaf ve inbisat eder.”1
Aynı zamanda; Risale-i Nurlar, kâinata ve dünyaya Allah hesabına ‘mana-yı harfî’ olarak bakar. Hedefi ve maksadı Allah’ın rızasıdır.
“Allah’ın hesabına kâinata bakan adam, her ne müşahede ederse ilimdir; eğer gafletle esbab hesabına bakarsa, ilim zannettiği şey de cehil olur. Kezalik, iman ve tevhid ile bakan, âlemi nurlu görür; ve illâ âlemi zulümat içerisinde görecektir. Kezalik, ef’al-i beşer için iki cihet vardır: Eğer niyet ile Allah’ın hesabına olursa, tecelliyata ma’kes, şeffaf, parlak olur. Eğer Allah hesabına olmasa, zulmetli bir manzarayı göstermiş olur.”2 Yani olaylara, eşyaya sanki çürümüş bir beyinle bakmış gibi olur.
Selam ve dua ile…
Dipnotlar:
1-https://sorularlarisale.com/risalelerin-okunmasi-ile-zeka-ve-hafizanin-gelismesi-arasindaki-baglanti-nasildir
2- Mesnevî-i Nuriye, 259

İlk yorumu siz yazın