KEYFİNCE LÜGÂT

Leyla ve Mecnun

Leyla ve Mecnun… Buna benzer neler vardı? Başka aşk hikâyeleri de değil mi? Leyla ve Mecnun, Ferhat ve Şirin gibi aşk hikâyeleri toplumun hâfızasına kazınmış. Bugün Leyla ve Mecnun’un aşk hikâyesine bakalım. Aşk… herkesin tanıdığı […]

KEYFİNCE LÜGÂT

Ayna var

Radyoya gelirken baktım yanımda bir motorcu… Hafif dokundu arabaya ve bir şeyler söyleyip gitti. Suçluydum, çünkü aynaya bakmadan direksiyonu sağa kırmıştım. Ne dedi delikanlı, biliyor musunuz: “Ayna var, ayna!” “Karakolda ayna var” diye de bir […]

KEYFİNCE LÜGÂT

Kendimle başbaşa

Yaşadıkça anlıyorum; herkesle her şeyi açık açık konuşamıyorsunuz; daha çok yutkunuyorsunuz. Açık sözlülük hoşuma gidiyor, fakat sözü tam kıvamında söyleyemeyince açık sözlülüğünüz “açığa” düşüyor. Kendi kendimle konuşayım dedim bugün biraz. Ne var ne yok içimde, […]

KEYFİNCE LÜGÂT

Çocukluk

Hâtıra dendi mi aklınıza en çok ne geliyor? Neleri hatırlıyorsunuz? Çocukluğunuzu, değil mi? Çocukluğunuzun geçtiği yerleri… Neden çocukluğumuzu hatırlarız? Çocuklukta yalan yok. Çocukluk samimiyet dolu, çocukluk ânı yaşar. Derler ki, çocuğun hafızası yok; o yüzden […]

KEYFİNCE LÜGÂT

Kapı

“Kapı” gibi kelime değil mi? Kapı… Bir kapı bulsak… Kapılanmak… Bir kapıya sığınmak… Kapı üzerine neler var neler… Şiirler, deyimler yazılar… Elbette ki var; ne demek istiyorum? Bir kapı açılacak bize. Peki kapılar hep açılır […]

KEYFİNCE LÜGÂT

Taşra

Aşina bir kelime değil mi? Taşra… Bilmeyenimiz yok. Dışarı demek… Taş, dış… Acaba taş kelimesi de oradan mı geliyor! Dışarıdaki… İç kısmına ne diyeceğiz? Yani içeriyle dışarıyı ayıran anlamında mı! Düşünülebilir. Yakın duruyor çünkü. Bir […]

KEYFİNCE LÜGÂT

Edebiyat

Mecburi eğitim beş yıldı, derken sekiz oldu, derken on iki… Herhâlde böyle böyle yirmi ikiye, otuz ikiye gidecek; Sonunda da yüz yirmi iki yıl olacak tahmin ediyorum! Ve sonuç? Sonuç, tabiî daha iyi olacak. Yıllar arttıkça kültürümüz artıyor, kelimelerimiz […]

KEYFİNCE LÜGÂT

Sesler ve sessizlikler

Yaşamak… Bir sese kulak vermek… Bir sazın, bir gitarın tellerine, yaprakların sesine, sessizliğin sesine… İnsan hep bir arkadaş arar. Kendisiyle arkadaş olduğu kadar da başkasıyla arkadaş olur, diyebilirim. Bu yüzden insan bir ses arar. Mehmet […]

KEYFİNCE LÜGÂT

Ölüm

Rüştü Onur diye genç bir şair… Yirmi iki yaşında ölmüş. Ölüme gidişini şöyle anlatıyor: “Önce öksürüverdim, öksürüverdim hafiften. Derken ağzımdan kan geldi. Bir ikindi üstü; durup dururken… Meseleyi o saat anladım. Anladım, ama iş işten […]

KEYFİNCE LÜGÂT

Korku ve ümit

Korkuyu ve ümidi, bir teraziye benzetelim mi? O, eski terazilere. Kefeleri var ya, kefe denir onlara biliyorsunuz. Evet, kefe… Şimdi artık farklı teraziler var. Elektronik deniyor, dijital deniyor, bir şeyler deniyor. Yani kelimeler de artık bize […]