Eko köy mü? O da ne?

Eko Köy’lerin kuruluş mantığını anlamak için öncelikle ekoloji ve köy kelimelerini kurcalamak gerekiyor. Ekoloji kelimesi; Yunanca ev mânâsına gelen ‘oikos’ ve bilim mânâsına gelen ‘logos’ kelimelerinden türetilmiştir. Ekoloji, yaşadığın alanı tanıma, uyum sağlama bir diğer deyişle evinde kendinle ve diğer canlılarla huzur içinde yaşamanın bilimidir. Köy kavramı ise; doğanın içinde yer alan, kentte uzak olduğu için çevre kirliliğinin ve insan kalabalığının oluşturduğu sorunların uzağında bulunan, bu uzaklıktan da olsa kısmî özerkliğe sahip yerleşim birimidir.

Her köyün kendine has sosyolojik yapısı vardır. Köylerin olmazsa olması üretimdir. Tüketim merkezlerine uzaklıkları oranında kendilerine yeterler ve de söylemeye gerek var mı bilmiyorum, ama insanların bir araya geldiği günden beri varlar, yani sürdürülebilirler.

82

Ekolojik köyler ya da kısaltılmış haliyle Eko Köy’ler (Ecovillage), dünyayla ahenk içinde yaşamak için bir araya gelen insanların sanayi ve maddiyatçı şehir hayatının dayatmalarına karşı, hayatı inandığı ilkeler ve fikirler doğrultusunda, yeni bir biçimde kurmak isteyenlerin doğayla işbirliği yaparak; sürdürülebilir, kolektif, özerk, üretken ve keyifli bir yaşama alanı oluşturma isteğidir.

Eko Köy’lerin günümüzdeki durumunu uluslararası ekoloji ve kültür topluluğu yöneticisi Helena Noberg-Hodge’in sözlerine kulak vererek anlayabiliriz: “Eko Köy hareketi küresel ekonomi bağımlılığına karşı belki de en kapsamlı çözümdür. Tüm dünyada israftan, kirlilikten, rekabetten uzaklaşmak için insanlar ekolojik köy toplulukları kuruyorlar.”

83

Eko Köyleri farklı kılan birkaç özellikten bahsetmek istiyorum. Paraya ve paranın güç ve iktidarın sözde taşıyıcısı olmasına karşı da duruş sergilendiğinden, bazılarında alternatif olarak topluluğa özel ‘değişim aracı’ kullanılmaktadır. Örneğin Hindistan’daki, dünyanın en büyük ekolojik köylerinden Auroville’de ikamet edenlere çalışmaları karşılığında para yerine, doğal ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda kart verilir.

Ekolojik bina yapımında kimyasal cilalar, alüminyum, formaldehit içeren yapı malzemeleri, sentetik boyalar kullanılmaz. Saman evler kullanılır.

Su için para ödenmez. Gökyüzünden yağmur yoluyla inen suyun köye yetecek kadarı su toplama havuzlarında toplanır, doğal filtreleme yöntemleriyle içme suyu olarak köylülere sunulur. Suyun kalanına, insanların yaşama alanlarını paylaştıkları diğer canlıların yaşadığı doğaya, derelere, yer altı sularına, vadilere can vermesi için dokunulmaz.

Dereler ve vadiler elektrik üretimi pahasına yok edilmez. Yazın klima etkisi yapan taş, tuğla, kil ve benzeri akılcı ve doğal malzemeler ile yapılan yaşama alanları, soğutma alanları ve ortak mekânlar serin mi serin olurken, kışın da aynı malzeme çok büyük miktarlarda enerji harcanmasına gerek olmadan mekânların ısınmasını sağlar.

Aydınlatma ve diğer geçici elektrik ihtiyacı için gereken az miktarda enerji bioyakıttan (organik atıkların enerjiye dönüştürülmesi sistemi), güneş panellerinden ve rüzgâr türbinlerinden elde edilir. Aydınlatmanın büyük bölümü, güneş pilli aydınlatıcıları ve doğal malzemelerin ışık veren özelliklerinin kullanılması yoluyla da sağlanır.

Kimi Eko Köy’lerde okul binası dahi yoktur. Eğitimin dört duvar arasında, ders saatlerine bölünmüş, tek tip kıyafetli ‘öğrenci işçilerden’ oluşan, başlarında daha yüksek rütbeli birilerinin verdiği programı öğrencilerin beynine kazımakla yükümlü bir ‘eğiticinin’ olduğu, zil seslerinin militarist ezgiyle kimin ne yapması gerektiğini belirlediği bir düzende yürümesi gerektiğine inanılmaz. Alternatif eğitim modelleri geliştirilmiştir.

84

Eko Köy’lerde tek kullanımlık malzeme olmaz, atık yoktur. Ya atık çıkarmayan malzeme kullanılır veya çıkan atıklar değerlendirilir. Çürümüş yapraklar, yemek yaparken çıkan organik atıklar, yumurta kabukları v.s. çöpe gitmez, gübre olarak kullanılmak üzere muhafaza edilirler. Organik atık fazlaysa bioyakıt elde edilir. Bazı Eko Köy’lerde merkezî bir çamaşır-bulaşık makinesi bulunur. Doğaya zararlı deterjan gibi temizlik maddeleri yerine bunların organik eşlenikleri kullanılır.

Ulaşımda bisiklet esastır. Uzak mesafeler için kimileri toplu taşım servisleri kullanırken, bazıları tek veya iki araba alarak topluluğun koordineli şekilde ulaşımını sağlar.

Zararlı kimyasallar içeren ve yan etkiye neden olma ihtimali yüksek endüstriyel ilaçlar zorda kalınmadıkça kullanılmaz. Doğal şifa ürünleri yetiştirilir.

Türkiye’de sayısı şu an az olsa da giderek artan bir ilgiye sahiptir Eko Köy’ler. Şehir hayatından sıkılmış, İslâmî hayat yaşamaya çalışan kimseler yok mu, elbette var. İlk başta da ben. Ülkenin çok fazla el değmemiş (tabiî kaldıysa) bir kesiminde İslâmî Eko Köyler kurulabilir belki. Bu da aklımızda olsun.

Yeşil kalın efendim…

 

Kaynak: yeryuzudernegi.org

Foto-kaynak: yemekgunlugum.blogs.com

Handenur Yaşar 
handenuryasar@gmail.com

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*