Zor soru
Her kafadan bir ses çıksa…
Çıkmıyor!
Ne yana düşüyor-du;
Gökyüzü, mevsimler, kuşlar?!
Nicedir bakmamışım da!
AŞK İZİ
Bir aşkın izi var gözlerinde;
Yüreğindeki sızıdan belli.
MÜCERRET
Mücerret/soyut ifadeler şiirin akarsuyu, havuzu…
UNUTKANLIK KÖTÜSÜ
İnsanın unutulduğu bir dünyada hatırda olan nedir acaba?!
PERDE
Her şeyi kapatıyor gaflet; ne kalın perde!
GECE AYNASI
Gece; öyle bildiğimiz gibi, gündüzün zıddı değil; tamamlayıcısı; kardeşi… Kardeşini yangın telaş uğurladı; şimdi “sessiz” ve ağlamaklı… Ayla, yıldızlarla avunuyor. İyi bakın gece aynasına; orda siz de varsınız ve gece gibi çok sırlısınız!
İÇE DÖN-ÜŞ
Kendini güzelleştir; etrafın, dört mevsim bahar olacak.
ÖLÜM SESSİZLİĞİ
Emeller ve ölüm… Zehir hangisi? Hangisi panzehir? Ölüm düşünce emel camlarının üstüne; kulak ver gürültüye ya da sükûnete!
AĞIZ VE KULAK ARASI
Bağıra çağıra konuşuyorsanız… Ağzınızdan çıkanı kulağınız duymuyorsa… Konuşmasanız olur demektir.
POZ
Poz verme; olduğun bak kameraya; bakma bile; poz yakalayamıyorum!
KAÇAĞIN YAKALANIŞI
İşten kaçanlar… yakalanır dahasına.
PARA
Menfaati para olanların paralarında da menfaat olmaz.
MART GÜNLÜĞÜ
Mart… Kapıdan baktırmıyor amma… az azıcık kar yağmış. Erik ağaçlarını düşündüm; üşürler mi diye… Şimdi İstanbul taze çiçek bayramında… Bir vapur düdüğünü öttürdü. Çiseleyen yağmur… Elimi uzatım; ıslandı. Kumrularım, aaah; öyle tatlı telâşeli gelirler ki… Ben dünkü ben değilim; onlar da dünkü kumrular değil; yemlerini serdiydim pencere önüne. Kokuyu alır almaz üşüşüyorlar.
İKAZ GÜNLÜĞÜ
Sayın Toplayıcılar,
Dünya çok kısa ve bu yığdıklarınızın çok çoğunu yiyemeyeceksiniz. Karınca gibi toplayıp bir gün ezilmektense; arı gibi çiçek çiçek, duya koklaya yaşamak varken… değer mi?! Çıkın maddenin ağırlığından. Kalbinize acıyın. Öleceksiniz bugün yarın. Her şey çok çabuk, kabuk, öz değiştiriyor. Siz de değişin. Ah almayın; vahlanırsınız. Bir avuç midenize bi’ dünya deposu, defolu mal biriktiriyorsunuz. Dur, düşün diye bir sözü de hatırlatayım.
TÜRKÇE
Türkçe… Ne yazık ki artık bize yabancı bir dil; dilimizle derdimizi anlatamıyorsak; dilimize yabancıyız demektir.
KİTAP
Çok arkalardayız kitap okumada.
Önde olabilir miyiz gayrı şunda bunda!
Aynalardan uzaklaşma!
TRAFİK IŞIKLARI
“Dün” olsa gerek; kırmızı ışık;
Sarı ışık; “yarın” olmalı;
Yeşil ışık?!…
“Şimdi” ve çok şık…
Durma; geç!
Ta, kendisi hayatın;
Kendine taptaze yaşamaklar seç!
SU GİBİ İÇMEK HAYATI
Kafiye yapmak gibi olacak ama olsun. Kimi sayıklar durur kimi de ayıklar… Sayıklayanlar bir hayalden ötekine taşınır; aşınır da aşınır. Ayıklayanlar hakikatle göz göze gelir, el sıkışır. Ne zamandır “ayıklamayı” unutunca, aklıma bunlar geldi. Hani hayatı bir su gibi içecektik!
İlk yorumu siz yazın