Uzun zamandır düşünüyorum tarihimizi bilmeyen bir gençlik olarak yetişmemizin sebeplerini. Bizi tarihten uzaklaştıran neydi?
Eğitim sistemi mi, doğru yazılmayan tarih mi, yoksa tarihin ne manaya geldiğini bilmememiz mi? Sanırım birçok sebep sayılabilir. Bu düşüncelerin bende daha çok hakim olmasını sağlayan şey ise kuşkusuz Genç Yorum’un Ocak sayısı. Ocak sayımızda, Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yılı olması hem de Sarıkamış Harekatı’nın yıldönümü olması hasebiyle dergimizde belki ilk kez tarihi bir konuyu gündeme getiriyoruz. İlginç bir tevafuk, bu ay dergimizde bu konuyu irdelerken aslında tarihçi kimliği ön plana çıkmayan isimlerle görüşmüşüz. Bunlardan biri ünlü işadamı Nejat Çuhadaroğlu. Nejat Çuhadaroğlu ile 30 yıllık emeği ve birikimi olan Hisart Canlı Tarih ve Diorama müzesini hem konuştuk hem de müzeyi hayretler içerisinde gezdik. Kendisine teşekkür ediyor ve bilhassa gençlerin bu müzeyi ziyaret etmelerini tavsiye ediyoruz. Emek ve sanatın mezc olmuş halini bu müzede görebilirsiniz.
Hisart tarz ve stil olarak dünyada bir ilk
Hisart; Aslında İngilizce kelimelerin birleştirilmesi ‘historical artt’an geliyor. Tarz ve stil olarak dünyada bir ilk ve tek olan müze için ad bulmakta zorlandık. İsim hem akılda kalıcı olmalı, hem de kısa olmalıydı. Ayrıca uluslararası marka olmayı da düşündüğümüz için bu ismi uygun gördük.
Hisart dünya tarihini içeren olayları canlandırma tekniğiyle sergileyen bir müze. Aynı zamanda 30 yıllık birikimim burada yer almakta. Dünyanın dört bir yanından bu topraklara dair, Doğu Bizans İmparatorluğu’ndan Selçuklu’ya, tüm Osmanlı döneminden, 1.Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı’na, Kurtuluş Savaşı’ndan, Kore Savaşı’na, Kıbrıs Barış Harekatı’ndan, Vietnam ve Körfez Savaşı’na kadar tüm dünyayı ilgilendiren, 1000 yıllık tarih ile ilgili topladığım gerçek malzemelerden oluşan bir müze, dünyada eşi benzeri yok.
Sanatçı kimliğim Allah vergisi
Çocukken resme ve heykele ciddi bir merakım vardı. Aynı zamanda annemden babamdan gelen genlerle Allah vergisi bir yetenek… Küçük yaşlarda bunu hep yaptım çamurdan, pencere macunundan heykeller… O günlerde bugünkü olanaklarımız yoktu. Her türlü oyuncağa sahip değildiniz. Oynayacağımız, vakit geçireceğimiz şeyler olmadığı için onlarla bir şeyler yapma çabasında olduk. Kendi oyuncağımızı kendimiz yapıyorduk açıkçası bunlar tetikledi. Aynı zamanda izlediğimiz sinema filmleri, okuduğumuz çizgi romanların büyük bir etkisi oldu. Resme ve heykele yeteneğimin olması bu işte çok yol kat etmemi sağladı. Ama branş olarak ne okuduğumu sorarsanız ekonomi okuduk. Çünkü o dönemde bir erkek çocuğunun heykeltıraş ve ressam olması pek makbul değildi. Ayrıca para kazanmanız gerekiyor bunları yapabilmeniz için. Hem iş adamı olup hem bunları yapmak benim için oldukça yorucu oldu. 30 senelik maket deneyimimi, 25 senelik diorama uğraşımı, 18 senelik koleksiyoner kimliğim ve birikimimi Hisart ile tarih ve sanatseverlerle buluşturmaya çalıştık.
Diorama Türkiye için yeni bir kavram
Konu veya anın maketlerle canlandırılması. Türkiye için yeni kavram olabilir ama Avrupa’da ve Dünya’da uygulanan bir tekniktir. Üç boyutlu tablolar yapmak veya fotoğraflar yaparak insanlara tarihi anlattırma düşüncesi zaman içinde doğdu. Evet, önce resim yapıyordum, sonra maket yaptım. Sonra maketleri canlandırmaya döndüm. Sonra maketlerin yanına gerçek objeleri koyayım dedim ve maketlerin en ince ayrıntısına kadar, yüz ifadesinden, mimiklerinden çoraplarından, kılıcından, gözlüğünden dönem dönem işlemek ayrı bir farklılık oluşturuyor.
Bu müzede 1000 senelik tarih var
Bu müzede bir farklılık hem 1000 senelik tarihi aynı çatıda işlemesi ve bunu her geçen gün daha da büyütmesi ve yeni eserlerin katılması… Öyle eserler var ki burada, dünyada ki hiçbir müzede olmayan veya sergilenmeyen eserlerini burada görebilirsiniz. Başta Selçuklu kılıç ve aksesuarlarını buna örnek verebiliriz. Çünkü dünyada hiçbir müzede envanterinin bile olduğunu sanmıyorum. Olsa idi bir resmi bir fotoğrafı bulunurdu. Fotoğrafı bile yok. Onun için dediğim gibi, gelen insan tarihte dönüm noktası olan olayları; dönemin gravürleri, resimleri, afişleri, fotoğrafları, dioramaları ve dönemsel kıyafetlerle hazırlanmış modelleri ile oluşturulan bir konsept içerisinde görebiliyor. Dolayısıyla amaç olayı kafasında canlandırmaya çalışmak, geçmişi geçmişe dönük hissiyatla ve o ruhla yaşamasını sağlatmak.
Müzeler artık duygusuz ve antipatik olmaktan sıyrılmalı
Müzeler artık duygusuz antipatik, soğuk sıradan olmamalı diye düşünüyorum. Niye öyle düşünüyorum? Maalesef dünyada kendi tarihiyle kültürüyle övünüp kendi tarihini bilmeyen tek ulusuz bence. Öğrenilmesi gereken çok şey var. Tarih ve geçmiş bir ulusun en önemli yapı taşlarından biridir. Çünkü geçmişini bilmeyen geleceğini bilemez. Yeni Türkiye diyoruz ama o zaman Yeni Türkiye ve Eski Türkiye’de markamız ne? Markanıza bakıyorsunuz Türk kebabı, lokumu, kahvesi, hamamı… Ayasofya, Sultanahmet… Bunlara da Yunanlılar sahip çıkıyor biliyorsunuz. Bunlara da sahip çıkamıyoruz ama! Bu mudur? Türkiye dünyanın merkezi… Hem jeopolitik, stratejik olarak, hem kültürel ve tarihsel olarak… Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir kültür ve tarihsel zenginlik bulamazsınız. Tarihimizi ciddi şekilde dünyaya göstermemiz lâzım.
Açıkçası tarihimizin uluslararası çapta bir marka olmasını istiyorum
Samuraylar, Romalılar, Kızılderililer, kovboylar bile markadır. Ama yeniçeriler nerde? Kitaplarda bile esamesi okunmuyor. Yurtdışında Selçuklu’yu bilmiyorlar yok sayıyorlar. Osmanlıyı da İstanbul’un Fethi ve bir iki muhteşem Süleyman bundan ibaret sanıyorlar. Sanki Osmanlı 15-20 yılın arasında sıkışıp kalmış bir devlet gibi. Ama bu bizim hatamız tabiî. Kendimizi tanıtamıyoruz.
Meselâ önümüzdeki yıl 2015 Çanakkale’nin 100. yılı. Bunun sebeplerini, önemini bile bilmiyoruz. Aynı zamanda Ermeni Tehciri’nin de 100. yılı. Bununla ilgili bir sinema, belgesel v.s. var mı?
Maketlerimi çalışmadan önce ciddi araştırmalar yapıyorum
Maketlerimi çalışırken ciddi araştırmalar yapmam gerekiyor. Tarihsel maketler yaptığınız için o aracı o figürleri, aksesuarlarını öğrenmen gerekiyor. Nerde savaşmış, ne yapmış, sonucu nedir? Tarihin matematik kadar bilinmesi gerekiyor aslında. Bunları bilmezsen şu anda Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de vs. ne oldu anlayamazsın ve yorumlayamazsın.
Tarihî filmler gerçeği yansıtmıyor ama!
Açık söylemek gerekirse, tarihî filmler çok fazla gerçeği yansıtmasa dahi, tarihe olan ilgiyi arttırdığı bir gerçek. Rakamlarla bunlar sabit Osmanlı kitapları satılmaya başlandı.
Maketlerimi çalışırken o anı yaşıyorum.
Bir başarımın sırrı da maketlerimi çalışırken o anı yaşamam. O anı yaşamam için o anı bütün gerçekliği ile bilmem gerekiyor. Bunun için çok ciddi bir film ve ciddi bir fotoğraf, dergi, kitap, antika arşivim var. Doğru detayı yakalayabilmek için hepsinden yararlanıyorum.
Dizi filmler çekilirken gerekli ve yeterli araştırma yapılmıyor.
Tabiî dizi filmler çekilirken bunların hiç biri yapılmıyor. Yapılmamasının iki sebebi var. Birincisi bu konularla ilgili şu güne kadar dünyada hazırlanmış bir referans kitap yok ne yazık ki. Türk giyimi, kuşamı, kılıçlarıyla yayınlanmış bir kitaptan bahsediyorum. Dünyada yurt dışında yayınlanan kitaplar hep Oryantalist ve İslâm diye yayınlanıyor. Osmanlı Devleti’ne ayrı bir pencere açılması gerekiyor. Tabii kesin bilgilerin olmamasının bir nedeni de resim ve heykelin yasak olması. Ve o dönemde insanların ne giydiğine dair detaylar çıkaramıyorsun. Yabancı ressamlar geldikten sonra çizilmiş bazı gravürler var ama yeterli değil.
Müzenin en önemli misyonu
Bu müzenin en büyük misyonu da tarihe olan ilgiyi arttırmak. Her kesim ve her yaştan insana ulaşmak.
Geleceğe ait büyük projelerimiz var
Hisart’la geleceğe yönelik planlarımız var elbette. Bunların başında yurt içinde ve yurt dışında sergiler açmak geliyor. Avrupa’dan Amerika’ya kadar ciddi sergiler ama. Çünkü bu müzede her ülkeye ait objeler var. Fransız, İtalyan, Rus, Alman… O da Hisart’ın büyük özelliklerinden biri. Gelen kişi Osmanlıyı da gezecek. Müzemize İkinci Dünya savaşı meraklısı da gelsin Birinci Dünya Savaşı meraklısı da gelsin. Meselâ İkinci Dünya Savaşı ile ilgili Türkiye’de hiç müze yok. Neden? Çünkü savaşa Türkiye girmedi. Ama dünya ile alâkalı olman gerekiyor. Dolayısı ile İkinci Dünya Savaşı’nı bilmelisin.
Gençler yaşadığımız coğrafyanın tarihini bilmek zorundalar
Kesinlikle yaşadığımız ve coğrafyanın tarihini bilmek zorundalar ki ilerde daha entelektüel, daha bilgili, daha bilinçli bir toplum olmaları için bu çok önemli. Bir de bu müzeyi gelip görmeden kimse bir şey anlayamıyor. Hayal bile edemiyor. İnsanlar buraya ne kadar çok gelirlerse o kadar çok tarihle ilgili enteresan konulara sahip çıkacaklar. Meselâ dünyadaki ilk zenci pilot Türk; Arap Ahmet. Hem Çanakkale’de görev yapıyor. Hem bahriyeli, hem pilot. Önemli… Burada gerçek hikâyeler var.
En etkilendiğim tarihî olay
Çanakkale Savaşıdır. Çanakkale Savaşı olmasaydı Türkiye sömürge haline gelirdi diye düşünüyorum. Zaten Çanakkale Savaşı için Kurtuluş Savaşının provası denir. 200 sene yaklaşık Avrupalı müttefiklere karşı hiçbir savaşı kazanamıyorsun. Ve Bolşevik ihtilâline sebebiyet veriyor. Düşünsenize Çarlık Rusya yıkılmasaydı!
Sinema ve dizilere bilirkişi olmam
Benden fikir almaları çok zor. Çünkü yönetmenlerimizin % 80’ninin yaptıkları işe saygısı yok. Ucuz olsun, kolay olsun, basit olsun. Ben bir film yapıyorsam dünyaya seyrettirmeliyim. Tarihî filmimi dünyaya izletiyorsam başarıdır. Bu filmlerde genelde ilkokul üçüncü sınıf müsamere kıyafetleri kullanılıyor. Bunlar da yeterince ciddiye alınmadığı anlamına geliyor.
İlk yorumu siz yazın