İZLE BAK, EBRU NE ANLATIR

Köşenin adı Herkes İçin Sanat, ama her zaman öyle kolaylıkla yapabileceğiniz şeyler anlatmıyoruz, hatta çoğu zaman nasıl yapıldığını bile anlatmıyoruz, malûm. Nedenini hiç merak ettiniz mi ya da okuduklarınızdan çıkardınız mı, bilemeyiz ama biz yine de anlatalım. Efendim, biz size Google’dan öğrenebileceğiniz şeyleri anlatmak istemiyoruz. Farklı olanın, ruha dokunanın, eskiye yeni bir gözle bakanın, kıymetli olanın peşindeyiz. İnanıyoruz ki insandaki sanat, hakikî sanatkâra ulaşma çabasından. Güzel olan ne varsa sanatta, hep O’ndan. Bu köşe bizim sanatta tefekkür yolculuğumuz, dedik ki bu yolculuğa herkesi dâhil edelim. Yazmayı seçtiğimiz sanatlarda ve sanatçılarda hep buna baktık. Ne görebiliriz biz bu sanatın içinde, ne anlayabiliriz, ne hissedebiliriz; kendimizi ve kâinatı anlamaya dair nasıl bir yol bulabiliriz, bunu aradık. Köşenin adı biraz da bu yüzden “herkes için” oldu. Çünkü kim olduğumuzdan ve bir sanat dalıyla uğraşmamızdan bağımsız olarak, gördüğümüz her sanat eserinden alacağımız bir his, bir fikir; her eserde bir tefekkür yolu var. Sanat bu yüzden herkes için.

25

Hâl böyle olunca, biz de karşımıza çıkan güzelliklere kayıtsız kalamaz, sanatkârına ulaşıp sorar olduk, neden yaptın, ne aldın, ne verdin diye. Bu ay da bir ebru sanatkârıyla, Garip Ay’la çok keyifli, çok ilham verici bir sohbet ettik.

31

Garip Ay, bildiğimiz klasik ebrunun dışına çıkan, farklı malzemeler kullanan ve bizce en önemlisi, ebrunun yapılış sürecinin de kıymetini bilip, bunu da sanatına dâhil eden bir sanatkâr. Malûmunuz, ebru suyun üzerine yapılır. Eğer yapılırken görme şansınız olduysa fark etmişsinizdir boyaların kitreli suyun üzerinde nasıl dağıldıklarını ve şekillendirildiklerini. İşte bu sürecin kendisinin başlı başına bir güzellik olduğunu fark eden Ay, teknedeki dönüşümün hikâyesini videolarla anlatmış. Biz kendisini Van Gogh’un ünlü tablosu Yıldızlı Geceler’i ve ressamın portresini yaptığı harika videosuyla keşfettik. Ebrunun su üzerindeki seyrinin apayrı bir sanat değeri olduğunu ve klasiğin dışına çıkmanın nasıl bir şey olduğunu o videoda gördük. İzleyin, ne demek istediğimizi anlayacaksınız. Sanatçının eserleri için sizi garipay.blogspot.com.tr adresine alalım, bizim anlatmak istediğimiz bir şeyler daha var.

32Van Gogh’un Yıldızlı Geceler‘i
26Van Gogh portresi

Garip Ay’a sorduk:

Sanat insana ne katar? Ebru yapmak nasıl dokunur hayatınıza? Nelerden ilham alırsınız da sizi harekete geçirir?

27Kız Kulesi

“İster udi olun, neyzen olun, ister şiir yazın, ister ebru yapın, bunların hepsinin insana kattığı bir güzel şey var. Bu herkesin kalabalıklaştığı, dünyanın kaotik bir hâle geldiği zamanda birey kendini kaybetme, kendiyle yüzleşme, kendiyle bir tefekkür hâline geçebilme fırsatını kaybediyor. Böyle bir bireysel hamle, sanat dediğimiz hamle insanın kendisiyle başbaşa kalabilmesi için bir fırsat. Kalabalığın içinde sanat yapamazsınız, yalnız olmalısınız. Sanatın en büyük, en güzel kazanımı bu olsa gerek, insana kendiyle yüzleşebilme, kendini tefekkür edebilme, kendisiyle baş başa kalabilme fırsatı veriyor, bu kadar koşuşturmanın içerisinde.”

28 Kuleli Askeri Lisesi
29Mardin

 

“Diğer plastik sanatlarla karşılaştırdığımızda ebrunun bir kaç farkılık gösterdiğini görüyoruz. Mesela, bir kere konuyu çalışırken, ebruda sizin kendi kontrolunüzün dışında gelişen bir şeylerin olduğunu biliyorsunuz. Sürekli onu kontrol etmek zorunda değilsiniz, siz kontrolün ana merkezi değilsiniz. Orada oluşan damla veya leke, ona göre şekillenmenize sebep olabiliyor. Siz kendi dışınızda gelişen bir vakaya, bir doğa olayına uyum sağlamaya çalışıyorsunuz. Düşünsenize, biz ne kadar hayatta olaylara uyum sağlamaya çalışan insanlarız? Bu konuda bir pratik kazandırıyor ebru ve bu insanda baştan itibaren bir rahatlamaya sebep oluyor. Ben şunu yapacağım diye yola çıkmıyorsunuz. Diyorsunuz ki, benim aklımda bir fikir var, ama bakalım nasıl oluyor. Çünkü ebrunun istediğiyle senin istediğin birleşip aklında olmayan bambaşka bir şey çıkabiliyor.”

33
Ortaköy Camii

 

30

“Suyun uzerinde hesaplayamadığınız olaylar gelişiyor. Tıpkı kuantum fiziğindeki hesaplanamayan olaylar gibi suyun uzerinde hangi damlanın ne kadar açılacağını hesaplayamayabiliyorsunuz. Sürekli ayık oluyorsunuz. Sürekli bir olayı anlama ve onu nasıl çevireceğinize dair bir fikir sahibi olma gerekliliğinden dolayı uyanık olmanız gerekiyor.”

37
Oslo

 

36
Arabistan
38

“Bu sürekliliğin içerisinde o uyum sağlamanın getirdiği bir huzur da oluyor. Bu süreklilik ve uyumla birlikte bir tavır gelişiyor insanda; teslimiyet, tevekkül, olana kötü dememek gibi. Kötü olan en fazla yarısı olabilir, çünkü senin iraden o kadarına karışıyor. Diğer yarısı kendi doğallığı içerisinde her zaman güzel. Böyle bir şey ebru, insanı o kontrol hastalığından uzaklaştırıyor, uyum sağlamaya insanı alıştırıyor.”

34

“Sanata âşık olan insanların ilgileri, davetleri hep bana daha çok sevmeyi öğretti. Sevmeye dair çok sebebim oldu; insanları, farklılığı… Sanat isteyenlerin çoğu, çok güzel insanlardı.”

“Anladım ki, insan sevmeden dillerini konuşamayız. Sizi anlamam, sizin başkasını anlamanız ancak sevgi denen kavramla mümkün oluyor. Yani birinden nefret ederek, birini yaftalayarak, aşağılayarak kırk yıl geçse onun dediğini, güzel şeyini, şarkısını, türküsünü anlayamayız. Sevdiğimizde ve samimiyetle öğrendiğimizde, biz bir şey veriyor olma pozisyonundan da çıkıyoruz, birbirimize alışıyoruz, verip alıyoruz.”

35

Ebrunun seyri

“Ebruda iki mantık var. Biri tekrara dayanıyor. Bu sürekli tekrarda, ritüelde bir huzur var. Lale mesela, yedi hamlede yapılıyor, o yediyi sekiz yapma şansın yok. Laleyi başka bir şeye çevirmek gibi bir derdin de yok. Bu kısmın meditatif bir özelliği var.”

“İkinci kısım, tasarım kısmı. Tekrara düşmek, bir ayak izine basmak istemediğin bir kısım. Benim aklımda son yıllarda bir video fikri olarak canlanıyor. Plastik sanatlarda hep son resimken hikâye, ben o süreçteki olayın nasıl dönüşeceğini düşünüyorum. Bir resimden diğerine geçerkenki o bozulma hakikaten çok ilginç, çok şaşırtıcı bir süreç. Annenin kuşa, vavın cenine dönüşmesi bir hikâye. Önce bu fikri bulup heyecanlanmakla mesulüm. Sonra laledeki yedi hamle gibi bu işteki kırılma noktaları düşünülür, renk kaygıları not edilir, bir hikâye panosu oluşturulur. O metamorfozun hikâyesi şekillenir, bir tasarım süreci oluşur.”

 

 

Melike Nursultan Üner & Nuriye Sultan
gencyorumsanat@gmail.com

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*