Selamunaleyküm Sevgili Okur;
Geçen ay Birinci Söz’ü yazdın mı bakalım? Biliyor musun, Kastamonu Lahikası’nda “Şeker Mektubu” denilen bir mektup var. Belki bu mektubun bir kısmı seni yazmaya teşvik eder.
“Hem, dört vecihle dört nevi ibâdet-i makbule hükmünde bulunan kitâbetinde, hem imanını kuvvetlendirmek, hem başkalarının imanlarını tehlikeden kurtarmasına çalışmak, hem hâdisin hükmüyle, bir saat tefekkür bazan bir sene kadar bir ibâdet hükmüne geçen tefekkür-ü imânîyi elde etmek ve ettirmek, hem hüsn-ü hattı olmayan ve vaziyeti çok ağır bulunan Üstâdına yardım etmekle hasenâtına iştirâk etmek gibi çok faydaları elde edebilir. Ben kasemle temin ederim ki, bir küçük risâleyi kendine bilerek yazan adam, bana büyük bir hediye hükmüne geçer, belki her bir sayfası bir okka şeker kadar beni memnun eder…”
Bu arada, bir okuyucumuzun isteği ile yazma üzerine yani imla kaideleri üzerinde yoğunlaşalım diye düşünüyorum. Ama baştan uyarayım, sıkı takip etmen gerekiyor ki geri kalmayasın.
Osmanlıca, bildiğin gibi Arapça, Farsça ve Türkçe’nin harmanlandığı bir dil. Hâl böyle olunca karşımıza derin bir imla denizi çıkıyor. Türkçe kelimeler okunduğu gibi yazılırken, Arapça ve Farsça kelimeler alındıkları dillerin imla kaidelerine göre yazılıyor. Dolayısıyla Osmanlıca imlayı öğrenmeye karar verdiğimizde karşımıza üç ana başlık çıkıyor; Türkçe, Arapça ve Farsça Unsurlar. Şu ana kadar Türkçe Unsurları öğrendik, yine oradan devam ediyoruz.
Türkçe kelimelerin imlası
a. Kur’ân elifbasında olup da, Türkçe asıllı kelimelerde kullanılmayan altı tane harf vardır.
Meşhuur Dad harfi… Arapça’ya lugat’üt-dad derler bilir misin? Çünkü bu harf sadece Arapça’da var. Hâl böyle olunca zavallı harf kimilerinin ağzında z, kimilerinin ağzında d oluyor. Osmanlıca’da da öyle olmuş anlaşılan. Yani bu harf iki farklı şekilde okunulagelmiş. Ama bu olayın bir kuralı yok. Semaidir bu kelimeler, yani nasıl duyulmuşsa öyle okunur.
Türkçe kelimelerdeki hiçbir “kalın z” sesi ظ ya da ض harfiyle yazılamaz. Bunlar yerine ز harfiyle yazılır.
İlk yorumu siz yazın