Bir kısım gençler tarafından, şimdiki aldatıcı
ve cazibedar lehviyat ve hevesatın hücumları karşısında,
“Ahiretimizi ne suretle kurtaracağız?”
diye Risale-i Nur’dan meded istediler.
[Cazibedar bir fitne içinde bulunan ve daha aklını kaybetmeyen bazı gençlerle bir muhaveredir.]
Bir kısım gençler tarafından, şimdiki aldatıcı ve cazibedar lehviyat ve hevesatın hücumları karşısında, “Ahiretimizi ne suretle kurtaracağız” diye Risale-i Nur’dan meded istediler. Ben de Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsi namına onlara dedim ki:
Kabir var; hiç kimse inkâr edemez. Herkes, ister istemez oraya girecek. Ve oraya girmek için de, üç tarzda, üç yoldan başka yol yok.
- Birinci yol: O kabir, ehl-i iman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır.
- İkinci yol: Ahireti tasdik eden, fakat sefahet ve dalâlette gidenlere bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrid içinde bir haps-i münferid, yalnız başına bir hapis kapısıdır. Öyle gördüğü ve itikad ettiği ve inandığı gibi hareket etmediği için, öyle muamele görecek.
- Üçüncü yol: Ahirete inanmayan ehl-i inkâr ve dalâlet için bir idam-ı ebedî kapısı, yani hem kendisini, hem bütün sevdiklerini idam edecek bir darağacıdır. Öyle bildiği için, cezası olarak aynını görecek. Bu iki şık bedihîdir, delil istemiyor, göz ile görünür.
Madem ecel gizlidir; her vakit ölüm, başını kesmek için gelebiliyor ve genç-ihtiyar farkı yoktur. Elbette, daima, gözü önünde öyle büyük dehşetli bir mesele karşısında, bîçare insan, o idam-ı ebedî, o dipsiz, nihayetsiz haps-i münferidden kurtulmak çaresini aramak ve kabir kapısını bir âlem-i bâkîye, bir saadet-i ebediyeye ve âlem-i nura açılan bir kapıya kendi hakkında çevirmek hâdisesi, o insanın dünya kadar büyük bir meselesidir.
Bu kat’î hakikat, bu üç yol ile bulunduğunda ve bu üç yolun da mezkûr üç hakikat ile olacağını ihbar eden yüz yirmi dört bin muhbir-i sâdık, ellerinde nişane-i tasdik olan mu’cizeler bulunan enbiyalar ve o enbiyaların haber verdikleri aynı haberleri, keşif ve zevk ve şuhud ile tasdik eden ve imza basan yüz yirmi dört milyon evliyanın aynı hakikate şehadetleri ve hadd ü hesaba gelmeyen muhakkiklerin kat’î delilleriyle –o enbiya ve evliyanın verdikleri aynı haberleri– aklen, ilme’l-yakîn derecesinde (HÂŞİYE) ispat ettikleri ve yüzde doksan dokuz ihtimal-i kat’î ile, “İdam ve zindan-ı ebedîden kurtulmak ve o yolu saadet-i ebediyeye çevirmek, yalnız iman ve itaat iledir” diye ittifaken haber veriyorlar.
Hâşiye: Onlardan birisi Risale-i Nur’dur; meydandadır.
Bediüzzaman Said Nursî
Devamı için bkz:
Sözler, On Üçüncü Sözün İkinci Makamı, Yeni Asya Neşriyat-2017, s. 167
LUGATÇE:
âlem-i bâkî: sonsuzluk alemi, ahiret.
bedihî: açık.
cazibedar: çekici.
dalâlet: hak yoldan sapma.
haps-i münferid: tek başına hapis.
ilme’l-yakîn: ilim yoluyla kesin olarak bilme.
lehviyat: oyun ve eğlence türünden faydasız işler.
muhbir-i sâdık: doğru haber verici, peygamber.
nişane-i tasdik: tasdik işareti, doğruluk alâmeti.
saadet-i ebediye: ebedî saadet.
sefahet: gayr-i meşru eğlenceler.
جاذبهدار بر فتنه ايچنده بولونان گنجلرله محاوره
(جاذبهدار بر فتنه ايچنده بولونان و داها عقلنى غائب ايتمهين بعض گنجلرله بر محاورهدر.)
بر قسم گنجلر طرفندن شيمديكى آلداتيجى و جاذبهدار لهويات و هوساتڭ هجوملرى قارشيسنده ”آخرتمزى نه صورتله قورتارهجغز؟“ دييه، رسالۀِ نوردن مدد ايستديلر. بن ده رسالۀِ نورڭ شخصِ معنويسى نامنه اونلره ديدم كه: قبر وار، هيچ كيمسه إنكار ايدهمز. هركس ايستر ايستهمز اورايه گيرهجك. و اورايه گيرمك ايچون ده اوچ طرزده اوچ يولدن باشقه يول يوق
برنجى يول: او قبر، أهلِ ايمان ايچون بو دنيادن داها گوزل بر عالمڭ قپوسيدر
ايكنجى يول: آخرتى تصديق ايدن، فقط سفاهت و ضلالتده گيدنلره، بر حپسِ أبدى و بتون دوستلرندن بر تجريد ايچنده بر حپسِ منفرد، يالڭز باشنه بر حپس قپوسيدر. اويله گورديگى و إعتقاد ايتديگى و اينانديغى گبى حركت ايتمديگى ايچون اويله معامله گورهجك
اوچنجى يول: آخرته اينانميان أهلِ إنكار و ضلالت ايچون بر إعدامِ أبدى قپوسى… يعنى هم كنديسنى، هم بتون سَوْدكلرينى إعدام ايدهجك بر دار آغاجيدر. اويله بيلديگى ايچون، جزاسى اولارق عيننى گورهجك. بو ايكى شق بديهيدر، دليل ايستهمييور، گوز ايله گورونور
مادام أجل گيزليدر؛ هر وقت ئولوم، باشنى كسمك ايچون گلهبيلييور و گنج إختيار فرقى يوقدر. ألبته دائما گوزى اوڭنده اويله بيوك دهشتلى بر مسئله قارشيسنده بيچاره إنسان؛ او إعدامِ أبدى، او ديبسز، نهايتسز حپسِ منفرددن قورتولمق چارهسنى آرامق و قبر قپوسنى بر عالمِ باقىيه، بر سعادتِ أبديهيه و عالمِ نوره آچيلان بر قپويه كندى حقّنده چويرمك حادثهسى؛ او إنسانڭ دنيا قدر بيوك بر مسئلهسيدر
بو قطعى حقيقت، بو اوچ يول ايله بولونديغنده و بو اوچ يولڭ ده مذكور اوچ حقيقت ايله اولاجغنى إخبار ايدن يوز يگرمى درت بيڭ مخبرِ صادق، أللرنده نشانۀِ تصديق اولان معجزهلر بولونان أنبيالر و او أنبيالرڭ خبر ويردكلرى عين خبرلرى، كشف و ذوق و شهود ايله تصديق ايدن و إمضا باصان يوز يگرمى درت ميليون أوليانڭ عين حقيقته شهادتلرى و حدّ و حسابه گلمهين محقّقلرڭ، قطعى دليللريله (او أنبيا و أوليانڭ ويردكلرى عين خبرلرى) عقلاً علم اليقين درجهسنده(❊) إثبات ايتدكلرى و يوزده طقسان طوقوز إحتمالِ قطعى ايله ”إعدام و زندانِ أبديدن قورتولمق و او يولى سعادتِ أبديهيه چويرمك، يالڭز ايمان و إطاعت ايلهدر.“ دييه إتّفاقًا خبر ويرييورلر
❊ اونلردن بريسى رسالۀِ نوردر؛ ميدانده در
İlk yorumu siz yazın