ÖĞRENCİ İŞİ “TATİL”

Selam Keçeli Dostum;
Geçtiğimiz ay karneni aldın. Umuyorum emeklerinin karşılığını almışsındır. Bu dönem yeteri kadar emek veremediysen veya verip, o veya bu sebepten karşılık göremediysen “üzülme” demiyecem; çünkü çok saçma. Elbette üzüleceksin, bundan daha doğal bir şey yok; ama şunu unutma ki, bu sene geçen seneki notlarını hatırlamadığın gibi seneye de bunların çok fazla bir anlamı olmayacak. O yüzden yeni eğitim yılına bomba gibi başlamak için gel de bu güzel yaz günlerini nasıl değerlendirebileceğini konuşalım.
Bu ay dergimiz Genç Yorum’un kapak konusu da “zaman” imiş. Peki, iki buçuk aylık koca zaman dilimini nasıl geçirmeyi düşünüyorsun? “Öğrenci işi” nasıl bir tatil yapabilirsin? İşte benden sana üç tavsiye…

Birincisi; tatilde çalışabilirsin!
Ana başlık ile bu alt başlık çelişkili gelmesin. Zira ben tatil kelimesini asıl anlamıyla kullanmadım ki içinde çalışmak olmasın. Tatil Arapça “tembellik” anlamına gelen bir kökten türemiş. E bizim tatilimiz atalet, yani tembellik içinde geçmeyeceğine göre elbette tatilde çalışma planı da oluşturmamız lâzım. Yoksa emin ol, sıpsıkıcı bir yaz geçirirsin. Ne o öyle bütün gün yat, kalk, televizyon, bilgisayar, ye, iç…

Sonuçta kimse yaz aylarını ömrümüzden düşmeyecek. Aldığımız nefesin boşa gitmemesi için elbette bu zamanları da verimli geçirmek isteyeceğini düşünüyorum. 😉 Bu çalışma planını spor, müzik, sanat gibi etkinliklerle oluşturabilirsin. Bu konuda fazla bir harcamaya da gerek yok, belediyelerin ücretsiz kurslarını takip edebilirsin. Tabiî maddî olarak ailenin bütçesine katkı sağlamak veya herhangi bir meslek dalında yeterlilik kazanmak adına bir işe girip çalışacak da olabilirsin. Sana en büyük tavsiyem, mutlaka ailenle konuşup işverenden sana sigorta yapmasını iste. Bu ihmal edilecek bir şey değil. Umarım gerçekten verimli olursun.

İkincisi; varsa bir köyün, gidebilirsin!
Bence aramızda en şanslımız, işte bu arkadaş. Tabiî şehirde yaşayanlarımız olarak söylüyorum. Yoksa sürekli olarak köy, kasaba gibi yerlerde yaşayan arkadaşlara diyecek sözümüz, verecek tavsiyemiz yok. Onlar mümkünse bize adreslerini versin, biz köysüzler olarak gidelim. Hem varsa işlere de yardımcı oluruz. Üzüm bağı bozmak olur, fındık toplamak olur… Şöyle şehrin karmaşasından kurtulup sakin, doğayla iç içe bir ay geçirsek ne de güzel olur. 🙂
Üçüncüsü; “Ben bir farklılık arıyorum” veya “Daha önce denedim, tadı damağında kalanlardanım” diyorsan beni izleyebilirsin! 😉
Temmuz ve Ağustos ayı Türkiye’nin bazı illerinde daha bir coşkulu geçiyor. Çünkü gezdirirken güldüren, okuturken sevdiren, öğretirken eğlendiren, ayrılırken de üzdüren birtakım programlar yapılmış durumda. Elbette bizim için. Yaz zamanı değil mi, nasılsa geçiyor; ama iki buçuk ay sonra dönüp baktığımızda “nasıl da çabucak bitti, hiçbir şey anlamadım, boş boş yattım” yerine “bu yaz dolu dolu bir program geçirdim, hem yeni yerler gördüm, hem yeni Keçeli dostlar edindim” demek isteyeceğini düşünüyorum. Haksız mıyım?

Yaptığın planları benimle paylaş da kendi kendime konuşmadığımı anlayayım. Hadi bakalım, iyi tatiller… 😉

 

 

Ayşenur Aydoğdu
aydogdu.aysenur@gmail.com

 

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*