İntibah

Ah gönül, istemez misin giydiğimiz gaflet libasından soyunup bu gece uyanalım? İstemez misin gönül, semadan zihnimize damlayan şu karanlıkta bile umudu bulalım? Gönül, arzu etmez misin ki yokluk içinde harap olup gideceğimiz yerde, yoklukta bir vücut bulalım?

Görmez misin bizi bekleyen ölümü gönül, bilmez misin mukadder olanı?

Peki ya gönül, nedir şu yolculuğumuzda bize yük ettiklerin, bir maslahat bildin de mi şu meyvelerden kopardın? Değdi mi gönül perestiş ettiğin mahbuplara? Senin sarıp sarmaladığın, her şeyinle bağlandığın mahbupların seni görmezden geldikleri zamanda anlamadın mı? “Değmezmiş” demedin mi?

Ah gönül, nedir şu ateş ki seni kor gibi yakar? Kimindir? Hangi faninin gözlerinden söküp aldın? Bilmez misin o da gün gelir nihayet bulur? Nasıl aldanırsın gönül?

Ah sersem gönül, âyinedeki suretler mi asıl maksudun? Ya da aynada timsalini bulduğun eşyalar mı? Aynayı mı ararsın, yoksa sırrına mı meftunsun? Ya da aynayı işleyen ustaya mı? Ara, bul ve bil gönül.

Gönül, yorulmaz mısın? Şu can azalır da bitmez mi, sen söyle? Şu ömür diye etrafa saçtığın ışıklar bütün bütün gitmez mi, sen söyle?

Ah gönlüm! Bîçare gönlüm… Göz misali, kendini görmez misin? Ölüme giden şu hâlini bilsen, daha ölmeden ölmez misin?

Ah gönül, yanmışsın. Hem de fenaya dayanmışsın. Şu kapısını beklediğin ceset mi nokta-i istinadın, şu bitmez sandığın soluklara mı güvenirsin? Güvenme gönül, dayanma! Seni bana vereni bul da, yanma…

Ah gönül, nedir şu gark olduğun zulmet, nedir üzerinde gezen kor dudaklar? Kurtarır mı seni şu fâni hizmet, her tarafında çevrili şehvetten tuzaklar?

Ah gönül, vur şu yola başını git. Ya da vur şu örse başını kır, kır ki dağılsın küre-i arzın dört bir yanına kalabalıklar.

Ah gönül, tut şu yolu git. Git de şu yollarda bit. Zaten bir yolcusun gönül, bir misafirsin. Bul bekaya tek vesait olan fenâyı. Git. Git…

Bu diyara bir daha hiç rahmet yağmaz gönül. Bu memleketin kapısını bahar bir daha hiç çalmaz. Burada bir daha çocuk doğmaz hiç, burada herkes sadece ölür. Sadece biz kalırız yine karanlık bir gecede baş başa. Ay ışığı çizerken siluetimizi, bir nesim tenimizi okşar. Bir nur gelir ki, nâzır olduğumuz. Zulmete yer bırakmaz.

Ah gönül, aradığını buldun ya, ne mes’udsundur sen şimdi!

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*