Affetmek

Ay ve günün doğru yazıldığı, ama yılın hâlâ 2017 olarak yazıldığı şu 2018 yılının ilk ayına hepiniz hoş geldiniz. Herkeste yeni bir heyecan, “Ya hu ne kadar çabuk geçti, daha dün 2017’ydi. Yaşlanıyor muyuz ne?” serzenişleri varken, Eskimez Yazı’da öğrenilecek daha nice şeyler var. Hazırsanız başlıyoruz.

Affetmek nedir Keçeli? Hangi insan affedilir? Nasıl affedilir? Biz ne kadar affediyoruz? Ali Ulvi Kurucu’yu bilirsiniz. Tarihçe-i Hayat’ın önsözünü yazan değerli zat. Onun, hatıralarını anlattığı “Ali Ulvi Kurucu, Hatıralar” adlı kitap serisinin ilk cildinde gördüğüm bir hadis düşündürdü bana bunları. Efendimiz (asm), “Ve buistu li ütemmime mekarime’l-ahlak” (Ben mekarim-i ahlakı, ahlakın en yüksek şekillerini tamamlamak için gönderildim) buyurmuşlar. Sahabe-i Kiram “Ma hiye mekarimu’l-ahlak ya Resulallah?” (Mekarimu’l-ahlak nedir, ya Resulallah?) diye sormuşlar. Efendimiz, üç kaideyi söylemişlerdir: Zulmedeni affet. Gelmeyene git. Vermeyene ver!

Keçeli, zulmedeni affetmek ne demektir? Ahlâkın en yüksek şekli buymuş. Nefislerimiz, “Biz enayi miyiz ya hu? O bize zulmetsin, biz affedelim! Nasıl olur? Kimseyi ezme, kendini de ezdirme” dese de hadis açık ve net. Affedeceğiz! Önce sözlüklerden “affetmek” kelimesine bakalım daha sonra Risale-i Nur’da bir tarama yapalım.

Affetmek:

  1. Suç, ceza ve benzeri bir şeyi bağışlamak.
  2. Özürlü sayarak üzerinde durmamak ya da hoş görmek.

Bakalım Risale-i Nur’da nasıl geçiyor affetmek fiili. Direkt Osmanlıca yazıp, Latinize hâlini de vermeyeceğim, ona göre iyi oku. 🙂

Neler anladık yukarıda yazanlardan? Öncelikle: Uhuvvet dediğimiz, kardeşlik bağı öyle bir şeymiş ki, bin seyyieyi, hatayı affettirirmiş. Ve kardeş kardeşin kusurunu örter, unutur, affedermiş. Hakikaten, Uhuvvet Risalesi’nde geçtiği gibi, “Bir masumu idam etmek mi, yoksa on caniyi affetmek mi daha zarardır?” diye düşünüp bir masumu kurtarmak için gerekirse on caniyi affetmeliymişiz.

Kardeşlerimize böyle affedici davranacağız, peki ya zalimlere? Üstad onları da affetmiş. Hatta, “Bize zulm eden o zalimler de dâhil olduğu hâlde, herkese iyilik etmek, Risale-i Nur talebelerinin kalplerine yerleşmiş bir şiar-ı İslam…” imiş. Çünkü en sonunda onlar müstehak oldukları akıbete uğradıkları gibi, Risale-i Nur talebeleri de hak ve hürriyetlerine kavuşmuşlar ve kavuşacaklar.

Herkesin iç âleminde farklı bir şeyi temsil edebilir “affetmek”. Ben baştaki hadisi okuduğumda ve sonra Risale-i Nur’da az bir tarama yaptığımda, kendi adıma çok şaşırdım ve yeni mânâlar kazandı bu fiil benim için. Fark ettim ki, kardeşlerimizi dahi çok az ve zor affediyoruz. Kendi dünyamızda affetmenin mânâsını bulmak, affetmek ve affedilmek duasıyla.

Yeni yılın hayırlara vesile olsun Keçeli!

 

Dipnotlar:
1) Şualar
2) A.g.e.
3) Tarihçe-i Hayat
4) Asay-ı Musa
5) Tarihçe-i Hayat 

 

Bir okuyucumuzun ikazı üzerine düzeltme:
Geçen ay “kaim” kelimesinin mânâsını eksik vermişiz. Bu kelime aslında “başka bir şeyin yerine geçen” mânâsını da kapsıyormuş. Kendisine teşekkür ediyoruz.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*