Toplumun hâfızası

Toplumları oluşturan ana unsur insandır. Bu nedenle toplum yapısı da insana çok benzer. Diyebiliriz ki, aslında toplum, hücreleri insanlar olan büyükçe bir insandır. Dolayısıyla insanlarda olan özelliklerin bir kısmı toplum yapısında da büyük ölçekte ve değişik şekillerde kendini gösterebilir. Mesela insanın öfkesi olduğu gibi toplumların da öfkesi vardır, insanların aklı olduğu gibi toplumların da ortak bir aklı vardır ve elbette insanların hâfızaları olduğu gibi insan toplumlarının da bir toplumsal hâfızası vardır.

Toplumsal hâfıza, en basit tabiri ile toplumdaki bireylerin hâfızalarının toplamı ve ortak hatıralarının bir araya gelmesi ile oluşan hâfızadır. Bu yönüyle toplumsal hâfızada yer eden olaylar toplumun neredeyse tamamına etki eden ve herkesi alâkadar eden olaylardır. Ülkelerin kuruluşu ve yıkılışı, resmî tarih, ülke çapında yaşanan siyasî, sosyal hadiseler ve geniş çaplı tarihsel olaylar toplumsal hâfızanın önemli noktalarını oluşturur. Toplumsal hâfıza bir toplumu birbirine bağlayan en önemli araçlardan birisidir. Ortak bir aklı, ortak bir tarihi ya da ortak bir kültürü paylaşmak insanları birbirine daha iyi bağlar. Birbirine daha bağlı insanların da toplumları elbette daha uzun ömürlü olur. Dünya üzerindeki büyük ve güçlü devletler de genellikle toplumsal hâfızası ve tarih ile bağı güçlü olan toplumlardan oluşur. Bu nedenle ulus-devletler genellikle daha güçlü ve birbirine daha bağlıdır. İbn-i Haldun’un “Mukaddeme” adlı eserinde vurguladığı “umran” kavramı da bu toplumsal hâfızadan ciddi derecede etkilenir.

Hâfıza denen kavramın en büyük problemi her zaman unutmak ya da yanlış hatırlamak olmuştur. Toplumsal hâfıza da -unutmak yönüyle değil fakat- yanlış ya da olduğundan farklı hatırlama yönüyle hâfızanın bu problemini kendi içinde taşır. Yine de bu yanlış hatırlama durumu toplumsal hâfızanın kendi fıtratından gelmez. Çoğunlukla toplumsal hâfızanın yeniden yazılması ya da yazılmaya çalışılması diyebileceğimiz manipülasyon ile gerçekleşir.  Toplumsal hâfıza toplumlarda fıtrî bir şekilde bireylerin tecrübelerine dayanarak oluşur ya da oluşmalıdır. Ne var ki, günümüzde birçok toplumun hâfızası kısmen yapay olarak şekillenmektedir. Gerçekte yaşanan ve toplumun hâfızasında kalan olaylar kimi zaman kitle iletişim araçları, medya tarafından kimi zaman da yazılı tarih tarafından kısmen değiştirilerek anlatılabilir. Bu manipülasyon neticesinde toplumun nazarında iyiler ve kötüler, doğrular ve yanlışlar, hatalar ve sevaplar birbirinin yerine geçebilir. Bir toplum kendince toplum niteliğini korumak ve bireylerinin kendisine olan güvenini zedelememek için tarihinde yaptığı yanlışlara -aslında var olmayan- bazı gerekçeler üretebilir. Böylece toplum adına yapılan hatanın hoş görülmesi ya da anlaşılması sağlanabilir.

Dönemin komünist devleti olan SSCB’yi, hayvanlar üzerinden bir alegori ile eleştiren George Orwell’in “Hayvan Çiftliği” isimli kitabı bu toplumsal manipülasyona güzel bir örnektir.Kitapta, ayaklanan ve yaşadıkları çiftliği ele geçiren bazı hayvanlar zamanla kendilerini daha önce yöneten, eleştirdikleri insanlara benzemeye başlarlar. Düzenlerini muhafaza etmek ve diğer hayvanların itirazlarını engellemek için yavaş yavaş kendi koydukları kuralları, devrimin kahramanlarını ve hainlerini değiştirip bunu da hitabeti güzel bir hayvan eliyle diğer hayvanlara benimsetirler. Neticede çiftliği yönetenler öncekilerin hatalarını aynı şekilde yapar ve zamanla tamamen onlara dönüşürler.

Bu manipülasyon toplum tarafından yararlı gibi görünse dahi esasında kendi içinde toplumu kısır döngüye sokacak ve ilerlemesine engel olacak bir sürecin önünü açar. Çünkü toplumlar tarihinden, yaptıkları hatalardan ve tecrübelerden ders alarak güçlü ve köklü toplum niteliğini elde ederler. Tarihinden ve tecrübelerinden -toplumsal hâfızanın manipülasyonu nedeniyle- ders alamayan toplumlar ise sürekli aynı hataları yapmaları neticesinde hatırı sayılır bir ilerleme elde edip güçlenemezler. Sürekli aynı tarihsel ve kısır döngü içinde dönüp dururlar. İyisi ve kötüsü sürekli değişen bir toplum iyi ve kötüyü birbirinden ayırabilecek bir öngörüye sahip olamaz ve toplumsal iyi ve kötü kavramlarının altını dolduramaz. Böyle bir toplumun iyisi ve kötüsü de hâkim olan cereyana ya da fikir yapısına göre değişir.

Toplumsal hâfızayı manipüle etmekteki esas gaye ise, toplumu daha rahat yönetmek ve toplum nazarında elde edilen itibarı kaybetmemek gayesidir. Bunun için toplumu yöneten kişi ya da kişiler, medya ve tarih yazıcılığını olabildiğince kontrol etmek isterler. Medya toplumun sesi ve toplumu yansıtan unsur olarak görüldüğü ve öyle olması gerektiği için, toplumsal hâfızada yer etmiş bir olayı doğru şekliyle hatırlayan bir insan, medyadan daha farklı bir hikâye ve olay örgüsü duyduğu zaman genellikle kendisinin yanlış hatırladığı ve medyadakinin doğru olduğu algısına kapılır. Çünkü çoğunluğun -yani çoğunluğun sesini temsil eden ya da etmesi gereken medyanın- hatırladığı ya da hatırlattığı şey daha doğrudur. Tarih yazıcılığını kontrol etmek de çoğunlukla gelecek nesli kontrol etmek gayesi ile istenir. Tarihi kontrol eden istikbali de şekillendirebilir, çünkü toplum, tarihinden ders alarak ilerler.

Toplumsal hâfızayı manipüle etmek idareciye toplumu daha iyi yönetme imkânı verse dahi toplumun toplum olma vasfını kaybetmesine, tarih ile olan bağlantılarının zedelenmesine ya da kopmasına, zamanla toplumsal hâfızadaki farklılıkların derinleşmesi neticesinde toplumun gruplaşmasına ve ayrılmasına neden olur. Dolayısı ile toplumun hâfızasını bozmak toplumu bozmak demektir. Çünkü birlikte hareket edemeyen bir toplumun güçlü ve köklü olması pek mümkün değildir. Toplumsal hâfızanın doğru ve gerçek şekilde muhafaza edilmesi toplumun birbirine bağlanmasını ve daha güçlü şekilde ilerlemesini sağlayacaktır. Toplumsal hâfızanın sağlıklı şekilde muhafaza edilmesi için de sağlıklı ve bağımsız bir medya ile sağlıklı ve şeffaf bir tarih bilinci gerekir.

 

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*