Dile dikkat!

Bir toplumun ve o topluma ait kültürün ayna olma vazifesini yapan ögelerden biri kuşkusuz ‘dil’dir. Öyle ki, bazı dillerin fonetik yapısı bile zihnimizde o toplumların insan profili hakkında genel çağrışımlar yapabilir. Örneğin; Rusça ve Almanca’nın bizce sert telaffuzları, zihnimizde bu toplumlar hakkında belli bazı kalıplar oluşturabilir.

Fakat dilin bu etkisi sadece gramer düzeyinde, kendisine has kelime/cümle yapısına ve telaffuza sahip ‘lisan’ odaklı değildir. Daha genel bir çerçevede iletişim unsuru olan ‘dil’, toplumsal yapı ve bazı örfî yapılar hakkında bilgi verir. Bununla beraber toplumun azımsanmayacak bir kesiminde oluşan bazı düşünsel farklılıklar da kullanılan dilin yapısını etkilemektedir. Sonuç olarak kullanılan dil, düşünceleri etkilediği gibi düşünce yapısı da dili etkilemektedir. Bununla beraber dil, geçmiş kültürel birikimleri geleceğe aktarmada önemli bir işlevi olduğu için bir nevi örtük bir eğitim mekanizması olma hüviyeti taşımaktadır. Yani dil denen mekanizma, toplumda süregelen sorun ve sıkıntıların sebebi olabileceği gibi süregelmiş aksaklıkları onarmakta da etkili olabilir.

Son dönemlerde artan kadına yönelik şiddet olaylarındaki dil ve düşünce etkisi yadsınamayacak derecede önemlidir. Gelenek yapısı içinde yerleşmiş ‘eril dil’ ve bu eril üslubun sonraki nesillerde örtük şekilde oturttuğu eril düşünce yapısı, bu coğrafyada İslâm’ın yerleştirmiş olduğu vicdan, şefkat ve hürmet gibi aile yapısını ve insaniyet şuurunu diri tutan unsurların çeşitli sebeplerle tahrip olmasına sebebiyet vermiştir. Bunun şiddeti körükleyen bir unsur hâline gelmesi ise maalesef geçmişe oranla daha da kolaylaşmıştır. Çünkü beşeri, zulüm ve tahakkümden alıkoyan en temel ve en kapsamlı önleyici, kulluk bilinci ve imtihan şuurudur.

Peki, eril dil nedir? Ve şiddeti nasıl körüklemektedir?

Bâtılı tasvir kabilinden veya mâlûmu ilam veçhiyle anlaşılmamasını temenni ederek bir farkındalık oluşturması için, toplum olarak şahitlik ettiğimiz eril dil örneklerini paylaşalım:

“Kızını dövmeyen dizini döver”, “Eksik etek”, “Saçı uzun, aklı kısa”, “Sırtından sopayı, karnından…”, “Erkeğin elinin kiri…”

Evet, yukarıda birçoğunu yazmaktan çekinip hayâ ettiğimiz kelimeler günlük hayatta, sokakta, okulda, iş yerinde ne yazık ki birçok insanın maruz kalabildiği söylemlerin sadece bir kısmı. Evet, birçok insanın diyoruz, çünkü yalnızca kadınlar buna maruz kalmıyor. Çünkü bu söylemler okul çağındaki erkek veya kız çocuklarının zihninde de çeşitli yanlış kalıplar oluşturuyor. Ve o kalıplarla büyüyen nesillerin düşünce yapıları, ortaya sosyolojik şiddet vak’aları çıkmasına sebep olabiliyor.

Yazının devamına dergimizin Ekim sayısından ulaşabilirsiniz…

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*