Yeşile bakmak

Yeşil yaşam yeşil zihinle başlar. Zihinlerin temizliği üzerine düşünelim bu ay. Allah çaba edilen hiçbir şeyi sonuçsuz bırakmıyor. 27 yıllık hayatımda edindiğim belki de en sağlam tecrübedir bu. Neden onca şey varken zihin temizliği? Zihin, düşünce üretir; düşünce, eylem üretir çünkü. Temiz zihinden çıkan temiz düşüncelerin sonucundaki temiz eylemlerin hepsi de ibadettir diyebilir miyiz? Diyebiliriz bence.

Temiz eylemler de bu asrın en büyük hastalıklarından biri olan, sıdkın hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesine bir çare olabilir, diyebiliriz. Geçen ay siyasetin neden yeşilizm felsefesiyle çatıştığını tartışmıştık. Ona ek olarak kirli zihinlerin kirli eylemleriyle alınan çevresel kararlarına sitem etmiştik. O hâlde bu ay, zihin temizliğini tartışmayı hak ediyor.

Geçtiğimiz ayların birinde yediğimiz-içtiğimiz şeylerin sadece bedenimizi değil, zihnimizi de kirlettiğini konuşmuştuk. Bu ay nasıl temizleyebiliriz ya da kirlenmeyi nasıl önleyebiliriz, ona bakalım. Çevre mühendisliği uygulamalarında olduğu gibi, önce kirlilik önlenir, önlenemiyorsa arıtım sistemi tasarlanır. Kirliliğin kaynağı tespit edilip kirletme oranı belirlenir. Bu zihin gibi soyut bir kavram için oldukça güçtür.

Zihin kirleten kaynaklar dediğimizde herkesin aklına önce sosyal medya, sonra reklamlar gelir herhalde. Bu, en hızlı kirleten, kirlilik yükü en fazla olan kaynak olduğu için liste başıdır diyebiliriz. Listeye ben, duyduğumuz şeylerin çoğalmasını da eklemek istiyorum. Geçenlerde hiç açıp dinlemediğim bir müziği ezbere bildiğimi fark ettim çünkü. Müzik dinlemek gibi bir hobim olmadığı hâlde, gün içinde bir mağazanın sadece önünden geçerken, evden dışarı adım attığım anda kontrolüm dışında oluşan bir çok sese maruz kalıyorum. Ben hiçbir çaba sarf etmeden o şarkıyı benim zihnime sokabilen bir güç var fark edemediğim.

Listeye eklemek istediğim diğer bir kirletici kaynağı ise yine kontrolümüz dışında edindiğimiz bilgiler. Arkadaş sohbetleri ve yaşadığımız şehir de etkileyen faktörlerden. Bunu da yine hiç bilmek istemediğim, özellikle magazinsel konularda oldukça derin bilgilere sahip olduğumda fark etmemle gördüm. Siz de farklı kirletici kaynakları keşfederseniz mailleşelim lütfen.

Kaynak tespitinden sonraki adım, kirliliğin önlenmesi veya azaltılması aşaması. Bu aşamada kirlilik kaynağı yok edilemiyorsa az maruz kalma sağlanır. Ben yine, o fark etmeden ezberlediğim şarkının şaşkınlığıyla bu madde üzerinden örnekleyeceğim. Bu kirletici kaynağını yok edemiyoruz evet. Dışarı adım atar atmaz duyacaklarımızı kontrol edemiyoruz. Özellikle de alışveriş merkezlerinde. O hâlde azaltmak için ya daha az AVM gezileri düzenleyebilir ya da AVM’de bulunduğumuz süre boyunca ne dinleyeceğimize kendimiz karar vermek için kulaklık kullanabiliriz. Diğer bir kirletici kaynağı olan sosyal medyayı da tamamen terk edemiyorsak sınırlandırmalıyız elbette. Bunun için düzenlenmiş uygulamalar mevcut. Belli bir süreyi aştığında kendiliğinden kapanıyor telefon. Ama bu da bana çok yapay ve itici geliyor aslında. Ben irademi kullanarak telefonu bırakamıyorum, başka bir faktör bana yasak getiriyor. Bana kalırsa zaman planlamamızı kendimiz başarabiliriz.

Gelelim sonraki adıma, kirliliği önleyebildiğimiz kadar önledik, önleyemediğimiz kirlilikler içinse arıtım metotlarını inceleyip uygun olanı seçeceğiz. Belki abartı da gelebilir birçoğunuza, ama öncelikle “ne yediğini bilmek” bir arıtım metodudur. Ne yediğini bilmek bir yaşam biçimidir ve bunun altında, “Ben irademi kullanıp, her ne kadar reklamlarla cazip hâle getirilse de içeriğini bilmediğim bir şeyi yemiyorum, yememeyi ben tercih ediyorum” mantığı yatar.

Yeşile bakmak bir zihin temizliğidir. Hayır bu da abartı değil. Yeşil tüm dünyada temizliğin, doğallığın simgesi değil midir! Zihnin kirlenmesiyle, zihin birçok şeyle meşgul olur ve asıl meşguliyetlerini unutur. İslâm âlimleri, haram bakışların unutkanlığa sebep olduğunu belki de bu yüzden söylemişlerdir. Veya Bediüzzaman Said Nursî, “Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var” (1) diye bu yüzden demiş olabilir. Evet bir şarkıyı ezbere bilmek günahtır diyemem belki, ama şöyle düşünüyorum: Ne gerek vardı, bana ne kattı? Kültür seviyeme, bakış açıma, ufkumun genişlemesine bir katkısı oldu mu, hayır! O hâlde bilgi çöplüğünün bir parçasıdır benim için.

Bir başka çözüm de zihin gereksiz bilgilerle kirlendikçe yerini güzelleriyle doldurmaya çalışmak. Öğrenilen her yeni şey sonucu zihnimizden kullanılmayan bir bilginin silindiğini söyleyenler var. Ne öğreneceğime, ne duyacağıma ben karar veririm, deyip tüm reklamlara, zihin aldatmacalarına direnme vakti. Zira bu asırda direnmemiz gereken ne çok şey var.

Evet yeşil insanlar, mühendis sorun tespit edip çözüm öne sürer. Bu adımları takip ederseniz hepiniz biraz çevre mühendisisiniz demektir. Hayırlı olsun.

Dipnot:
1) Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2017, s. 22

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*