İnsanın en fazla ihtiyacı

“İnsanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcut bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve lezaizde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar.” (İşaratü’l-İ’caz)

Bediüzzaman Hazretleri, saadetin esaslarından olan “nikâh”ı anlatırken bu ifadeleri kullanır. Bu naîf ifadeler, öteden beri Nur Talebeleri’nin nikâh/düğün davetiyelerini süsler. Süsler süslemesine de mühim olan, bu “en fazla ihtiyacı” tatmin etme yoluna girerken alınan kararların ne kadar sağlıklı aşamalardan geçtiğidir. Zira insan, nisyan ve gaflet ile aceleci davranabilmektedir.

Gündemimiz ebedî gençlik, dolayısıyla gençlerin ebedî saadetini dert ediniyoruz. İnsan, kendi akıl/kalp/ruh durumuna göre evliliği tercih eder/etmez; bunun sünnet, farz, haram gibi kişiye göre değişen durumları vardır. Burada mühim olan, nikâh yoluna girmeden önce insanın kendini tanıyıp tanımadığıdır. Kendini tanımayı gerçekleştirememiş bir insanın, ne istediğini bilmesi ve evlilik gibi önemli bir yola girerken sağlıklı adımlar atması biraz zordur. Elbette ki, dileyen evlenir dileyen de bekâr kalır. Burada esas mesele, evlenmenin de bekâr kalmanın da muhtemel zararlarından korunmak için şuurlu hareket etmektir. Bu sebeple yukarıda işaret ettiğimiz, kişiye göre değişen dinî hükümleri bilmek ve muhakemesini yapmak azamî önem arz ediyor.

Fıtratı ve insanı, Kur’ân ve Sünnet çerçevesinde en doğru okuyan Bediüzzaman Hazretleri’nin, evliliği “insanın en fazla ihtiyacını tatmin eden” şeklinde tarif ediyor oluşu, üzerine dikkatle düşünülmesi gereken bir meseledir. Biz de buradan hareketle, yapılacak evlilik tercihlerinde nelere dikkat edilmesi gerektiğini; Kur’ân-ı Kerîm, Risale-i Nur, Sünnet, Psikoloji ve Sosyoloji ekseninde değerlendirerek nazarlarınıza sunmuş bulunuyoruz. Kalbe mukabil bir kalbi isteyen insan, bu ihtiyacını elbette iman ve şuurla bezenmiş adımlar atarak tatmin etme yoluna gitmelidir.

Bu çalışmamızın istifadeye medar olmasını diliyoruz.

Geçtiğimiz ay meydana gelen ve hepimizi derinden etkileyen elim Elazığ-Malatya depreminin açtığı yaraların, şükre sebep olan bir birlik ve yardımlaşma ile sarılmaya çalışılması, bu acımızı bir nebze hafifletiyor. Cenab-ı Hak, bu nev’i felâketlerden hepimizi korusun ve bizlere rahmetiyle muamele etsin. Âmin.

Dileriz ki, olası felâketlere hazırlıklı olma noktasında, idarecilerimiz, üzerlerine düşen vazifeleri ciddiyetle ve ivedilikle yerine getirirler. Selâm ve dua ile…

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*