Küresel ısınma ve küresel sorumluluk

Asrımızın büyük hadiselerinden birisi de küresel ısınma ve iklim değişikliğidir. Çoğu zaman gündem dışı kalsa da birçok mevzudan daha büyük bir yaradır. Bu yarayı tedavi etmek yine insanlara kalmıştır.

İnsanlığın enerji ihtiyacı asırlar boyunca artmış ve onu büyük bir arayışa itmiştir. Günümüzde zarurî ihtiyaçların başında gelen enerji, tarih boyunca insanlığın kemâle ulaşmasının yollarından biri olmuştur. Bir amacın, ihtiyacın peşinden sürüklenen insan, bu yolculuğunda kimi zaman kendini kimi zaman da dünyayı zarara uğratmıştır. İnsan bu serüvende belirli aşamalardan geçmiştir. Bu aşamalar aynı zamanda tarihin dönüm noktalarıdır.

Bazılarını örnekleyecek olursak; insanlık, ateşi kullandığında yeme ve barınma alışkanlıkları farklılaşmıştır. Pek çok alanda gelişimi sağlayan enerji, benzer şekilde kömür madenleri işletildiğinde sanayi devrimine zemin hazırlamış ve bu iki kavram birbirini tetiklemiştir.

Buhar makineleri kullanılmış, demir-çelik işlenmiş ve insanlık köylerden kentlere işçilik için göçmüştür. Şehirleşme artmış, bir süre sonra enerji yarışı hızlanmış, sömürge ve silahlanma yarışı sahasına dönüşmüştür.

Bu gibi sebepler neticesinde I. Dünya Savaşı’na ortam hazırlanmıştır. Yani enerji ve kaynak yarışı insanı, bilim-teknoloji alanında geliştirmenin yanında onu köylerden kentlere ve daha sonra savaşlara sürüklemiştir.

İnsanlığın bu kemâlât yolcuğundan en çok etkilenen tabiî olarak insan ve yaşam alanı olan Dünya oldu. İnsanın kendini yaraladığı bu enerji yarışında I. ve II. Dünya Savaşları’nın yanında birçok bölgesel savaşa da sebep olundu ve günümüzde halen devam etmekte olan birçok çatışmanın arkasındaki asıl sebep olarak enerji yarışını görmek mümkün. Özellikle 6 Ağustos ve 9 Ağustos 1945 tarihinde ABD tarafından Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan atom bombaları, insanlara ve doğal varlıklara büyük tahribat yapmış ve ABD yine atom bombası denemelerine son vermemiştir. Okyanuslarda denemeler yapmaya devam etmiş ve 1 Mart 1954 tarihinde Marshall Adaları’nda Hidrojen Bombası1 denemeleri yapmıştır. Diğer Dünya devletleri2 de bu yarışa katılmış ve soğuk savaş3 hız kazanmıştır. Zamanla insanların tepkileriyle karşılaşan bu vak’alar sonucu, nükleer deneme sayıları bu bilinçlenmeyle azalmış ve en sonunda nükleer enerjinin barışçıl ve çevreyi tahrip etmeden üretimi ve silahlanmada kullanılmaması için uluslararası anlaşmalarla4 üretimi sınırlandırılmıştır.

Aynı şekilde endüstrileşme yarışı sırasında Dünya atmosferine salınan gazların zararlı5 etkisinin görülmesiyle beraber günümüz endüstriyel ürün ve enerji üretimi çeşitli protokoller, sözleşmeler ve anlaşmalar6 çerçevesinde sınırlandırılmış ve birçok devlet tarafından bu sınırlar uygulamaya konmuştur.

Bu sınırlandırmalar, enerjinin temiz üretim alanlarını geliştirmesi sonucu, son yıllarda büyüyen rüzgâr enerjisi ve güneş enerjisi gibi alanların gelişimini sağladı. Günümüzde birçok Avrupa devleti fosil yakıt kullanan araçlar için son üretim tarihi hedefleri belirledi. Bu gelişmeler elektrikli otomobillerin gelecekte daha da büyük bir üretim alanına sahip olacağını göstermiş oldu. Türkiye de bu pazardan payını almak için elektrikli otomobil pazarına giriş hazırlıkları yapıyor. Ayrıca günümüzde halen kullanılan atık bertaraf yöntemlerinden olan düzensiz (vahşi) depolama, doğada çözünmeyen plastik poşetler7, hayvancılık faaliyetlerinden8 salınan sera gazları ve tarımsal faaliyetlerde kullanılan kimyasalların da küresel ısınma ve iklim değişikliğindeki rolü azımsanamaz.

Küresel çapta gerçekleşen bu gelişmeler ve vak’alar günümüz insanının çevreye ve Dünya’mıza bakış açısını değiştirmesini sağladı. Artık biz de üzerimize düşen görevi yapmalı, tüketim ve kullanımlarımıza dikkat ederek israftan kaçınmalıyız.

Küresel ısınmaya karşı küresel bir sorumluluk ve bilinç için dünya çapında girişimler ve gelişimler sürmekte, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi artmaktadır. Ülkemizde de yenilenebilir enerji ve sürdürülebilirlik girişimleri desteklenmekte ve teşvik edilmektedir. Aynı zamanda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen Sıfır Atık9 projesi bu gelişimleri geri dönüşüm10 alanında sürdürmektedir. Yine bakanlık tarafından, endüstriyel atıkların ve tarımsal faaliyetlerin kontrolü yapılmakta ve belirli standartlar oluşturulmaktadır.

Bize düşen görev ise, bu gelişimleri desteklemek, geniş kitlelere duyurmak, ülkemizin ve Dünyamızın hem temiz hem ekonomik11 bir enerjiye ve üretime yönelmesine katkı sağlamaktır. Kaçınılmaz olan enerji ihtiyacının karşılanması için yenilenebilir enerjinin teşvik edilmesi, nükleer enerjinin ve diğer enerji üretim yöntemlerinin belirli sınırlar ve temiz üretim çerçevesinde desteklenmesidir.

Bu enerji üretim yöntemlerinden termik santrallerin tarımsal alanlara, yerleşimlere uzak kurulması ve filtreli işletilmesi, endüstrilerin atık sınırlarına uyması ve denetimlerin sıklaşması, hidroelektrik santrallerinin de doğal yaşam ve toprak varlıklarını yok etmeyecek şekilde inşa edilmesini temenni ediyorum.

En kısa zamanda yenilenebilir enerjinin bütün ihtiyacımızı karşılaması dileğiyle.

Dipnotlar:
1) Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının yaklaşık 1000 katı tahrip gücüne sahiptir. 1946-1958 tarihleri arası ABD Marshall Adaları’nda 67 nükleer bomba denemesi yapmıştır.
2) ABD ve SSCB blokları birçok nükleer test gerçekleştirmiştir.
3) 1947-1991 ABD-SSCB bloklarının II. Dünya Savaşı sonrası başlattığı nükleer yarıştır.
4) NTP, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması, 1 Temmuz 1968.
5) Karbondioksit (CO2), Karbonmonoksit (CO), Kükürtdioksit (SO2), Azot Oksit (NO) gibi hava kirliliğine sebep olan gazlar.
6) Viyana Sözleşmesi Mart 1985, Kyoto Protokolü 19 Şubat 2005, Paris Anlaşması 4 Kasım 2016.
7) Avrupa’da kişi başına yıllık 200 olan plastik poşet kullanımının 2025 yılı sonuna kadar 40’a düşürülmesi amaçlanıyor. Bu kapsamda Almanya ve İngiltere’de plastik poşetler ücretli iken, İtalya ve Fransa’da ise tamamen yasaklanmıştır. Ülkeden ülkeye farklılık gösteren uygulama kapsamında Türkiye’de de AB süreci çerçevesinde 2019 yılından itibaren plastik poşetler ücretli hâle gelmiştir.
8) Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre, küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 15’i hayvancılıktan kaynaklanıyor. Et tüketiminin son 20 yılda %60 artmasıyla endüstriyel hayvancılık sektörü hızla büyümeye devam ediyor.
9) “Sıfır Atık”; israfın önlenmesini, kaynakların daha verimli kullanılmasını, atık oluşum sebeplerinin gözden geçirilerek atık oluşumunun engellenmesini veya minimize edilmesini, atığın oluşması durumunda ise kaynağında ayrı toplanması ve geri kazanımının sağlanmasını kapsayan atık yönetim felsefesi olarak tanımlanan bir hedeftir.
10) Sıfır Atık; Ulusal Atık Yönetimi ve Eylem Planı (2016-2023) kapsamında yürütülen, 2014 yılında 31 milyon ton olan (2023 yılı için tahmini 33 milyon ton), toplam atık miktarının 2023 yılında %35’i geri kazanım ve %65’inin düzenli depolama ile bertaraf edilmesi hedeflenen projedir. 2020 yılında atıkların %60’ının geri kazanım ve düzenli depolama ile bertaraf edilmesi hedeflenmektedir.
11) Türkiye enerji tüketiminde yerlilik payı %28,2’dir. (2011)

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*