Nice 4 ve 40 senelere

2016 yılının Mayıs ayında başladığımız Keçeli yolculuğu elhamdülillah hâlâ devam etmekte. Sevgili yayın yönetmenimizin attığı bir mesajla, çoğunluğu üniversiteye yeni başlayacak genç ve toy kalemler olarak Yeni Asya Medya Grup binamızın Zübeyir Gündüzalp Toplantı Salonu’nda toplanmıştık.

Derginin hitap ettiği yaş aralığını genişletmek ve 13-18 yaş aralığındaki gençlere de hitap edebilmek için neler yapabiliriz, diye düşündük. Herkesten farklı fikirler çıktı. Teker teker Keçeli’de yer alacak köşelerin içeriğini ve isimlerini kararlaştırdık. Çizgisi güzel olanlar çizmeye, sosyal medyayla alâkalı olanlar Ehl-i Medya’nın abisi Ehl-i Tivit’i hazırlamaya, edebiyata yatkın olanlar Zürefa’yı yazmaya başladı. Nesl-i Âti Akademisi’nin logosundan, içeriğine kadar en ince detaylar konuşuldu, çizildi.

Çay Saati’nde merak ettiğimiz soruları cevaplamaya, Her Telden köşesinde çeşitli uygulamaları sizlere ulaştırmaya, Feyâlilaceb’de bizleri hayrete düşüren “Feyalilaceb” dedirten şeyleri sizlerle paylaşmaya başladık. Bu süreçte bazı arkadaşlarımız ayrılmak durumunda kaldı ve bazı yeni arkadaşlar aramıza katıldı. Genç keçeliler okusun diye Keçeli’nin Kitaplığı; zihinleri biraz zorlansın, anlamadan da sevebilsinler diye Sinematograf ve adı üstünde Öğrenci İşi köşeleri açıldı. Hayalnâme’yi de unutmayalım tabiî. Bir de taze bir köşe olarak Heybe’miz var.

Tüm bu köşeler arasında, herkes istidadına göre bir şeyler yazmaya/çizmeye karar verdiğinde biz de yeni yeni keşfettiğimiz Osmanlıca’nın yer alması teklifinde bulunmuştuk. Çünkü Risale-i Nur’un vazifelerinden birisi de eskimez yazı denilen hatt-ı Kur’ânî’yi korumaktı. Madem biz gençlere hitap edeceğiz ve Risale-i Nur mesleğindeniz, mutlaka bu Kur’ân hattını okumayı öğretmeliyiz. Teklifi yapar yapmaz “Tamam, bu köşe sende” cevabıyla vazife üzerimize tevdi edilmiş oldu. O günden beri çalışıyor, hem öğrenmeye, hem öğrendiğimizi aktarmaya gayret ediyoruz. Tam 4 yıldır, her ay düzenli olarak.

Bu dört yıl içerisinde formatımız sürekli yenilendi tabiî. Alfabe ve okutucu harfler kısmını öğrendikten sonra kelimeler üzerinden gitmeye başladık. Bizi hayrete düşüren kelimeleri paylaşmaya çalıştık. Cemil Meriç, Ali Ulvi Kurucu, Ali Fuad Başgil gibi şahsiyetlerin az ekmeğini yemedik. Kimi zaman bir tefekkür, kimi zaman okuduğumuz bir kitap yahut üniversitede işlediğimiz ders o ayki yazımızın konusu oldu.

Herkes için süreç farklıdır tabiî, ama biz yazı yazmada bir miktar zorlananlardanız. Teslim tarihi geçtiği hâlde kıvranarak yazı konusu bulmaya çalıştığımız günler, rahatça yazı yazdığımız günlerden fazladır. Çok defalar köşeyi bırakma fikri aklımıza geldiyse de istişare ettiğimiz kişilerin tavsiyesiyle yazmaya devam ettik. Tekrardan elhamdülillah, hâlâ zorlansak da eski yazılarımıza bakıp bir şeylerin değiştiğini ve geliştiğini görmek çok güzel.

O yüzden bu yazıyı, istidatlarımızın filizlenmesine bir zemin olan Genç Yorum/Keçeli’ye ve onun gayretli çalışanlarına ithaf ediyorum. Her ne kadar onları görmesek ve eksik yönlerini eleştirsek de bu dergi, hamiyetli editörlerin, grafikerlerin, yazarların ve sairelerin çalışmalarıyla ortaya çıkıyor.

Daha nice 4 ve 40 senelere inşaallah!

Not 1: Eğer paylaşmak isterseniz, dergiyle/Eskimez Yazı’yla ilgili düşüncelerinizi mail adresimiz üzerinden bizlere ulaştırabilirsiniz.

Not 2: Bu ayki yazımız Genç Yorum’a ithaf edildiği için, oluşturduğumuz bulmacada Mayıs sayımızda geçen kelimeleri kullandık.

Dünya İtikafta

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*