Fahrenheit 451

Selamünaleyküm Keçeli! Kitaplarla aran nasıl, diye soracağım, ancak bu sayfayı takip ediyorsan, kitaplar senin de hayatında olmazsa olmaz bir yere sahiptir. Kitaplar bize insanca yaşamayı öğretiyor. Geçen ay altını çizdiklerimde de yazdığım gibi, insana lâzım olan şey insanca yaşamaktır be Keçeli…

Evet Keçeli, bu ay kitaplığımızda “kitaplar” ile ilgili bir kitabı ele alacağız: Fahrenheit 451. Ray Bradbury’nin kaleminden çıkan Fahrenheit 451, bir bilim kurgu romanı. Aslında bilim kurgudan öte, “bu böyle sürerse” sonumuz nasıl olur, romanı. Kapitalist sistem içinde kendini kaybetmiş, üretmeyip devamlı tüketen, düşünmeyen, okumayan insanlardan oluşan toplumların sonunun nereye gidebileceğini Ray Bradbury’nin hayâl âleminden seyrediyoruz bu kitapta.

Kitapta bahsedilen insanlar öyle bir konuma gelmiş ki, konuşmayı dahi unutmuş, anlayamayan, söylediği veya söylenilen bir şeyi defalarca tekrarlayan, sadece haz almak için yaşayan insanlar olmuş. Her şey asıl işlevinden uzaklaştırılmış, insanlar, yapması gereken şeyin tam tersini yapıyor.

Guy Montag de bu terslikler içinde umursamadan yaşayanlardan biri. İtfaiyeci olan Montag, ateşi söndürmesi gerekirken, içerisinde kitap bulunan evleri, kitapları yakıyor. Fahrenheit 451 ise kitap kâğıdının tutuşup yanma sıcaklığı. TV ve teknolojinin hüküm sürdüğü karanlık dünyada okuma, düşünme, mantıklı konuşma eylemi yok olmak üzeredir. İşin ilginç kısmı ise, herkes kitaplardan öylesine kaçıp korkmakla birlikte kimse de hayatından şikâyetçi değildir.

Montag de yaptığı iş üzerine tek bir gün dahi düşünmemiştir ve tüm zamanını TV ile kaplı odalarda öldüren eşi Mildred’le beraber ömrünü geçirmektedir. Ancak yeni komşusu Clarisse’le tanışmasıyla hayatı değişecek olan Montag, artık tüm bildiklerini sorgulayacaktı: İnsanların, uğruna canlarını feda etmeyi göze aldığı bu kitapların içinde ne var? Gerçeklerin farkına vardıktan sonra bu karanlık toplumda yaşanabilir mi?

Bu kitabı ilgiyle ve merakla okuyacağını düşünüyorum Keçeli. Ben sonunu getirene kadar hayli merak içinde kaldım. Kitabın, tabir edemeyeceğim garip bir dili var. İnsana, o anı yaşıyor, ama sanki bu olayları yaşamaktan yüzyıllarca uzaktaymış gibi hissettiriyor. Ray Bradbury’nin kurgusu hem çok yakın hem çok uzak anlayacağın. Ayrıca insanın küçük duyguları, hisleri çok güzel tasvir edilmiş bu kitapta.

Kitabın olay örgüsü teknik kısımları unutturuyor, ama biz yine de değinelim. Kitabımız ön söz, 3 bölüm ve son sözden oluşuyor. İçinde çok fazla günlük diyaloglar bulunan Fahrenheit 451, “Hugo En İyi Roman Ödülü”, “Prometheus Şeref Kürsüsü Ödülü”, “Amerikan Ulusal Kitap Ödülü” ve “Pulitzer Onur Ödülü”nü almış olmasıyla okunası bir kitap olduğunu ispat etmiş.

Ray Bradbury’nin kütüphanede daktilo kiralayarak yazdığı bu kitap, bir şeyleri umursamakla ilgilidir. Ama sadece bu kadarı değildir elbette. “Birileri sana bir kitabın neyle ilgili olduğunu söylerse, muhtemelen doğru söylüyordur. Öykünün yalnızca bununla ilgili olduğunu söylerlerse kesinlikle yanılıyordur.”

Fahrenheit 451 için, kitaplara yazılmış bir aşk romanıdır, deniyor ön sözde. Haksız da sayılmaz bence. Keyifli ve istifadeli okumalar Keçeli.

Kitabı okuduktan sonra düşüncelerini benimle paylaşmak istersen, mail adresim ismimin altında yazıyor.

Allah’a ısmarladım…

Altını çizdiklerim

 “Montag öylece dururken, evin yukarısındaki gökyüzü çığlık attı. Müthiş bir yırtılma sesi koptu; sanki iki dev el, on beş bin kilometrelik siyah keteni dikiş yerinden yırtmıştı.”

“Bir arkadaşlığın tam olarak hangi anda kurulduğunu bilemeyiz. Nasıl bir kap damla damla dolarken, son bir damla kabı taşırıyorsa; aynı şekilde, bir dizi iyilik arasından en az biri kalbi doldurup taşırır.”

“Suçluları kimsenin dinlemediği zamanlarda konuşup onları ifşa edebilecek masumlardan biriydim, ama konuşmadım ve dolayısıyla ben de suçlu oldum.”

“Mutlu olmamız için gereken her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz. Bir şey eksik. Etrafa bakındım. Ortadan kaybolduğunu kesinlikle bildiğim tek şey kitaplardı. Bu yüzden, kitapların faydası olabilir, diye düşündüm.”

“Ancak bize üçüncü gerekli şey verilirse. Dediğim gibi, birincisi nitelikli bilgi. İkincisi: Onu hazmetmek için serbest zaman. Üçüncüsü de: İlk ikisinin karşılıklı etkileşiminden öğrendiklerimizde temellenen eylemlerde bulunma hakkımız.”

“Kitaplar aptal, salak olduğumuzu bize hatırlatmak için var. Onlar, gösteri alayı caddeden gürültüyle geçerken Sezar’a ‘Fani olduğunu hatırla Sezar’ diyen muhafız kıtası gibiler.”

“Ne de olsa bugünlerde herkes ‘Bana asla bir şey olmaz’ diye düşünüyor, bunu biliyor, buna kesinlikle emin. ‘Başkaları ölür, ama ben yaşamayı sürdürürüm. Eylemlerimin sonuçları ve sorumluluklarım yok.’ Oysa var. Ama onlardan bahsetmeyelim ha? Eylemlerinin sonuçları insanı yakaladığında artık çok geçtir, değil mi Montag?”

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*