Sürecin bize kattıkları

Evde geçirdiğimiz günler birçoğumuzun sosyal dengelerini alt üst etmiş olsa da bazıları için halledilmeyi bekleyen işler anlamında bir fırsata dönüştü galiba, yani benim açımdan verimli miydi bilemiyorum, ama umarım sizler verimli geçirebilmişsinizdir ve geçiriyorsunuzdur.

Bu sosyal denge meselesi üzerine düşünüp heybemi yokladığımda; evde kaldığım bu süreç bana ne kazandırmış ne kaybettirmiş diye baktığımda, aklıma düştü bu satırları yazmak. Son 6 yılını ailesinden uzakta geçirmiş ve pandemi münasebetiyle ailesiyle son 6 yılın en uzun birlikteliğini nihayet yaşayabilme fırsatına erişebilmiş ben, bu duruma müteşekkirim sanırım. Evde olmak güzeldi. Verimli veya verimsiz olmasının hiçbir önemi yok. Zaten verimlilik dediğimiz şey ne ki? Verimlilik sınırını kim belirliyor. E ben!

Aslında fiziksel olarak mesafelendiğimiz bu günlerde kurduğumuz ilişkiler de bundan nasiplendi. Öğrenciysek okulla olan ilişkimiz, arkadaşlarımızla ilişkilerimiz farklı bir seyir izler oldu. Ki bu alışık olmadığımız seyir bizi değişime de zorladı. Ön yargıyla yaklaşılan bir sürü online platform tek çare olunca, nasıl da sarıldık ama. E demek ki seviyormuşuz birbirimizi.

Sosyal varlıklarız velhasıl, öyle sosyal mesafe falan biraz zor geldi, hemen de dijital çözümlere başvurduk. Kaç yaşından sonra, sırf Risale dersi dinlemek için online toplantı platformlarını kullanmaya çalışan annelerimiz-babalarımız mesela. Bence bu değişime adapte olabilmeyi başaranların genci yaşlısı yok da açık ya da kapalı olanı var. Hemen açayım bu son cümleyi; bazı insanlar gelişime ve değişime hızlı adapte olur. Bu adaptasyon sürecinde yaşın etkisi tabiî ki çok büyük, farklı yaşlardaki insanların teknolojiye maruz kalma süreleri/biçimleri farklı çünkü. Ama bazı insanlar yaşına rağmen bu değişime açık olmayı başarabiliyor.

“Rağmen” diyorum, çünkü yaşla birlikte yol alan bir şey varsa, o da yetişkinler ve çocuklar arasındaki teknoloji kullanımı arasındaki makas. Yani günümüzde çocuklar zaten dijital platformlara aşina; bunu öyle aklımdan sallamıyorum bu arada, bizzat benim 11 yaşında dijital oyun yazan öğrencim var, bu aşinalık çocuklarda artıyor, ama gel gör ki yetişkinlerde…

Yetişkinler, çoğu yerde her şeye o kadar uzak kalıyor ki… Çocuk apayrı bir dilde uzmanlaşıyor, ama ebeveyn bundan bihaber… Buradan nereye bağlayacağım; değişime zorlanan yetişkinin adaptasyon süreci dedim ya, işte tam orada yetişkinle çocuk arasında yepyeni bir bağ kuruldu. Pandemi böyle bir bağa da vesile oldu.

Sıla-i rahim meselesi aklıma geldi mesela. Akrabayı ziyaret, hâlini hatırını sorma… En önemli sosyal dengelerimizden biri değil mi? Olmazsa olmazımız. Çünkü âyet “Allah’tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının”1 buyuruyor. E ama pandemide gidemedik akrabalarımızın yanına, bir bayramı sokağa çıkma yasağıyla evde geçirmedik mi? Bunda da çözümümüz  görüntülü görüşmeler yapmak oldu. Belki telefonunun sesli aramadan başka fonksiyonlarından habersiz babaannemiz görüntülü arama yapar oldu.

Demek ki değişime zorlandık. Bizi yaratan yeni düzenlere adapte olabilme fonksiyonunu da koymuş bizlere, onu gördük. Binlerce şükür!

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*