Merhaba Üniversiteli!
Okul hayatının son basamaklarına yavaş yavaş geldin sayılır. Ama sen de zaman geçtikçe hiç bitmesin isteyeceksin. İnşaallah gönlündeki puanları alarak, istediğin bölüme yerleşir ve istediğin yerlere gelirsin.
Sınav stresinden kurtulup şu an güzel ve için rahat rahat bir tatil havasına girmişsindir umarım. Eğer istediğim gibi olmadı, diye üzülendensen, tamamen içten bir şekilde diyorum ki, üzülme! Çünkü zaman geçtikçe anlıyorsun ki, Rabbin, sana her zaman, hakkında en hayırlı olanı nasip ediyor. Ve geri dönüp baktığın zaman, o anda olduğun yer için elhamdülillah diyorsun. Hayatın sınavları bitmez. Bu yüzden daima pozitif olarak ileriye bakmamız lâzım.
Ben, sınava sayısaldan hazırlanıp eşit ağırlık puanından tercih yapan bir üniversiteli olarak, en zor dönemin sınava hazırlık değil de, üniversite tercihi yapmak olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden üniversite tercihini yapacağın zaman küçük bir yardımda bulunabilmek adına, değerli arkadaşlarıma senin için bölümleri ile ilgili sorular sordum. Onlar da bölüm ve öğrencilik deneyimlerini aktardılar.Beni kırmayarak vakit ayırdıkları ve değerli görüşlerini paylaştıkları için onlara teşekkürü borç bilirim.
Tüm Keçelilere hayatları boyunca başarılar dilerim.
◊Feyza Yılmaz, Psikoloji, 4. sınıf, Kıbrıs
Psikoloji ve psikolog kavramları nelerdir ve psikolog unvanı nasıl alınır?
İnsanların davranışlarını, zihinsel süreçlerini ve duygularını bilimsel yöntemler kullanarak inceleyen bilim dalına Psikoloji denir. Psikolog ise ruh bilimci demektir. YÖK tarafından kabul edilen lisans derecesi ile mezun olan bireyler psikolog unvanını almaya hak kazanırlar.
Bölüm derslerine ek olarak kendini geliştirmek adına neler yapabilirsin?
Tabiî ki her meslekte olduğu gibi psikoloji bölümünde de ders dışı kendini geliştirmek meslek için önemlidir. Psikoloji öğrencisinin kendini geliştirmek adına yapması gereken şeylerden bir tanesi stajdır. Staj, meslekî gelişimi artırmak için önemli bir adımdır. Bence 2. sınıftan itibaren farklı kurumlarda gönüllü yapılmaya başlanılabilir. Eğer okulunuzda Psikoloji kulübü varsa bu kulübe kesinlikle katılın. Hem hocalarla aranız iyi olacaktır hem de bütün etkinliklerin içinde olacaksınız. Ek olarak diyeceğim şey, test eğitimleridir. Birey hangi alanda ilgisinin olduğunu hissediyor ise, o alana dair eğitimler alabilir. Dilinizi geliştirmeye bakın. Eğer mezun olduktan sonra farkın olsun istiyorsan, İngilizce’ni geliştirmene bak dostum. Hocalarının peşinden koş, bol bol soru sor. İyi bir psikolog olmak için bunu yapmak zorundasın. İnşaallah dediklerimle sana biraz olsun yardımcı olabilmişimdir. Bu stresli döneminde sana başarılar diliyorum. Umarım her şey istediğin gibi olur.
◊Melike Oğuz, Bilgisayar Mühendisi, 4. sınıf, Kocaeli
“Mühendislik bölümünü yazmak istiyorum, ne kadar çok çalışsam da bir yerden sonra pratik zekâ olmazsa tıkanır mıyım?” diye düşünenlere ne dersin?
Eğitim hayatım boyunca çalışkan bir öğrenci oldum. Kendi açımdan değerlendirecek olursam, pratik zekâya sahip olduğumu düşünüyorum, ama bu demek değildir ki, pratik zekâya sahip değilseniz bu bölüme gelmeyin. Üniversite eğitimi gerçekten diğer gördüğümüz eğitimler gibi değil. Okul, size belli bilgilerin varlığını gösteriyor ve sizin, o bilgileri araştırıp bulmanızı istiyor. Bu istek de sizi gün geçtikçe geliştiriyor. Pratik zekâya sahip olmasanız bile bu tür zorunluluklar sizi düşünmeye ve en pratiğe ulaşmaya itiyor. Siz de bu ortama ayak uyduruyorsunuz ve bakış açınız değişip gelişiyor. Eğer meraklı ve araştırmayı seviyorsanız kesinlikle bu bölüme gelmelisiniz. Başka hiçbir şeye gerek yok.
Geleceği çok açık bir bölüm olduğunu biliyoruz, bunun sende nasıl bir etkisi oluyor, avantajları ya da dezavantajları nelerdir?
Bildiğiniz üzere gün geçtikçe teknoloji gelişiyor ve yazılım hayatımızda önemli bir yer alıyor. Bu da hâliyle yazılım dünyasında insan ihtiyacı doğuruyor. Arz/talep oranının yüksek olması avantaj diyebilirim. Dezavantaj olarak ise yazılımın çok önemli olduğunun birçok insan farkında ve farklı bölümlerdeki insanlar da bu konularla ilgileniyor. Sizin bu rekabet ortamında fark ediliyor olmanız için çok çalışıp kendinizi geliştirmiş olmanız gerekiyor.
◊Büşra Şivetoğlu, Mimarlık Fakültesi 2. sınıf, İstanbul
Çizim dersleri için yeteneğimin olmasına gerek var mı, yoksa sonradan öğrenilen çizim teknikleri mi kullanılıyor?
Mimarlık’ta çizim yeteneğinin olması, alacağınız tasarım derslerinde size artı sağlayabilir, ama alacağınız teknik resim derslerinde mimarlığa dair yeni bir çizim dili öğreneceğiniz için böyle bir yetenek sahibi olmanız şart değil.
Gelecekte de günümüzdeki gibi mimariye ihtiyaç olacağını düşünüyor musun?
Mimarlık denilince akla gelen ilk şey konutlar oluyor. Hâlbuki Mimarlık, çevremizde olan her yapının tasarımından tutun, nasıl ve hangi malzemelerle ayakta durabileceğine kadar bütün yapıların oluşum sürecinin içinde bulunuyor. Bu yüzden gelecekte de ihtiyaç duyulan mesleklerden biri olmaya devam edecektir.
◊Ertuğrul Mican, Hukuk Fakültesi, 3. sınıf, İstanbul
Hukuk deyince herkesin aklına kalın kitaplar geliyor. Bu kalın kitapları ezberliyor musunuz?
Herhangi bir ders için hiçbir zaman ezberin doğru bir yol olduğunu düşünmüyorum. Ben genelde ilk olarak çalıştığım konuyla ilgili ayrıntılı bir şekilde not çıkarıyorum. Ardından bu notları 10-15 kez okuduktan sonra bu konuları ezberlemesem bile, her ayrıntısıyla okuduğumu anlamış bir şekilde konuya hâkim oluyorum. Bütün arkadaşlarıma da bunu tavsiye ediyorum, çünkü ezberle çalışınca bir süre sonra akılda o konu kalmıyor. Ayrıca ezber yapıldığı zaman hukukta gerekli olan yorum yeteneği pek olmuyor, fakat yazarak ve okuyarak çalışıldığı zaman her konuya hâkim olunduğu için çeşitli konularda yorumlar yapılabiliyor.
Meslek hayatı başladığında, her hangi bir dava sonucunda mesleğin gereği risk taşıdığınızı düşünüyor musun?
Savcı olmak istediğim için tabii ki sahip olacağım meslekten dolayı riskli bir işte olacağımı düşünüyorum. Ülkemizde pek çok savcı bölücü örgütler tarafından şehit edilmiştir ya da ölüm olmasa bile pek çok savcı, hâkim veya avukat önlerine gelen davalarda devlet kademesindeki insanların davaları olduğu zaman genellikle hukuk dışı hareket etmek zorunda bırakılabilirler. Her zaman tarafsız olmak adına hareket edilmesi gerektiği için, riskli bir meslek grubu olduğunu söyleyebilirim.
◊Ece İrem Toros, Dil ve Konuşma Terapistliği, Mezun, İstanbul
Dil ve Konuşma Terapistliği yeni yeni popüler olan bir bölüm, çalışma alanları hakkında bilgi verebilir misin?
Dil ve Konuşma Terapistliği dil, konuşma, iletişim, ses ve yutma alanlarında çalışan meslek grubudur. Çalışma alanları: konuşma sesi bozuklukları, kekemelik, hızlı bozuk konuşma, motor konuşma bozuklukları, gecikmiş dil, afazi, disleksi, otizm, ses bozuklukları ve yutma bozukluklarıdır. Dil ve konuşma terapisti olmak için en az 4 yıllık lisans mezunu ve/veya yüksek lisans mezunu olmak gerekmektedir. Mezunlar hastanelerde, kliniklerde ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışabilmektedir.
Tercih yapacak olan bir öğrenciye bu bölümü önerir miydin?
Bölümü çok severek okudum, sağlık alanına ilgi duyan herkese tavsiye ederim. Şu an ülkemizde yeni bir bölüm olması ve mezun sayısının az olması nedeniyle önü açık ve iş bulma kaygısı yaşamayacağınız bir bölüm. Her yıl birçok üniversitede açılmaya devam ediyor, sağlık alanında tercih yapacak olan herkese tavsiye ederim.
◊Beyza İffet Halıcı, Diş Hekimliği, 4. sınıf, Eskişehir
Bölümde alışılagelmiş derslerin dışında diş protezi yapmak zor oluyor mu, protez yapmak için el becerisi gerekli mi?
Öncelikle bölümde sanıldığı gibi sadece protez yapmak değil, tüm pratik işleri yapmak, el becerisi ve görsel zekânın yanında teorik bilgi gerektiriyor. İlk yıl sabun ile diş yaparken zor geliyor, ancak seven için çok büyük zevkle yapılacak işler bunlar. Ama tabiî ki tercih ederken bu yeteneğin olup olmadığına karar vermek gerekiyor.
Bölümü okumak çok maliyetli oluyor mu?
Bölüm diğer tüm bölümlerden daha maliyetli. Her yıl çok fazla ödedim deyip bir sonraki yıl iki katını veriyorsunuz. Tabiî ki artan döviz kurları ile de fiyatlar her gün pahalanıyor. Üstelik staj yaparken kendi cebinizden harcama yapıyor ve karşılığında bir ücret almıyorsunuz. Ancak şunu söyleyebilirim ki, mezun olduktan sonra eğer piyasaya ayak uydurur ve yenilikleri takip ederseniz çok daha fazlasını kazanabiliyorsunuz ve bu da verdiğiniz paraya değiyor.
◊Nurseda Yaşar, Tıp Fakültesi, 4. sınıf, Tokat
“Tıp okumak zor” algısı var, bu herkes için geçerli mi?
Tıp, okuyan ve okumayan herkes için zor gelmiştir hep. Bu cümle, lisans süresinin 6 yıl olması ve çok ders çalışıldığı için söyleniyor genelde. Ama zorluğunun en önemli sebebi çok ders çalışmak ve konuların fazla olması değil, çalıştığımız her konunun insanı ve hayatı ilgilendiriyor olması bence. Bir şekilde illa okul bitiyor, mezun oluyorsunuz ve çalışma ortamında çalıştığınız ya da çalışmadan geçtiğiniz bir ders karşınıza vücut almış hâli ile geliyor, yaptıklarınız insanların hayatını etkiliyor. Bu yüzden bunları düşünerek okumaya niyet edince her şey daha çok anlam kazanıyor.
Eğer yeniden tercih yapma hakkın olsa bu bölümü yazar mıydın?
Çok klasik bir cevap olacak belki, ama yazardım. Tıp fakültesinin her ne kadar zorlukları akla gelse de her bir dersimizde aklıma, kalbime ve hayâl gücüme yapılan yolculuklar maddî ve mânevî gelişmeme katkı sağlıyor. Hangi bölümde olursak olalım, her zaman hedefleri ve davası olanların yolunda olmak duası ile.
◊Mustafa Necip Çalıkuşu, İşletme, Mezun, Ankara
İşletme bölümü hangi sektörlerde görevini icra etme imkânı sağlıyor?
İşletme bölümünden mezun olan kişiler için geniş bir çalışma alanı mevcut. Serbest muhasebecilikten tutun bankacılık, pazarlama, finans direktörü, istatistik, analiz departmanlarına kadar birçok alanda çalışma imkânı bulunmaktadır. Herkes kendi ilgi duyduğu alana kolayca yönelebilir.
Mezun biri olarak, bölümü yazacak olan öğrencilerde olması gerektiğini düşündüğün özellikler var mı?
Tabiî ki bu bölümü yazıp, okuyan herkes mutlaka mezun olabilir. Fakat meslek hayatında daha başarılı olmak ve kariyer yapmak isteyen kişilerde olması gereken bazı özellikler olduğunu düşünüyorum. Mesela, girişimcilik ruhu başarılı bir kariyer hayatı için gereklidir. Bunun yanında özgüven, liderlik ruhu ve iknâ kabiliyetinin olması meslek hayatına artılar sağlayacaktır. Ek olarak yabancı dil ve bilgisayar kullanma özelliklerini de geliştirmelerini tavsiye ederim.
◊Selin Soysal, Çocuk Gelişimi, Yüksek lisans, Karabük
“Çocuk ruhuna inebilmek ve onlarla iyi iletişim kurabilmek okul dönemi ve meslek hayatı için gereklidir” diyebilir misin?
Evet, tabiî ki. Çocuk gelişimci, gerek okul hayatı boyunca, gerekse meslek hayatında, çocuğun olduğu her yerdedir. Bu sebeple çocukları sevmek, sabırlı olmak, olmazsa olmaz özelliklerimiz olmalı. Ayrıca çocuğun en elzem işi olan oyun oynama esnasında çocuk kadar biz de eğlenerek onun ruhuna inebilmeyi ve iletişimi kuvvetlendirmeyi sağlayabiliriz.
Mezun olunduğu zaman ya da yüksek lisans sonrası hangi bölümlere yönelebiliriz?
Çocuk gelişimi mezunları, yalnızca normal gelişim gösteren çocuklarla değil, korunmaya muhtaç çocuklarla, özel gereksinimi olan çocuklarla ilgili alanlarda da yetişmektedir. Bu nedenle bölüm mezunları, aile sağlığı merkezlerinde ve hastanelerde, özel eğitim merkezlerinde, çocuk mahkemelerinde, çocuk yuvaları gibi farklı alanlarda çalışma imkânına sahiptir. Ayrıca şu an benim de yapmakta olduğum gibi master eğitimlerinde de özel eğitim bölümü gibi farklı alanlara yönelebilmek mümkündür.
◊Nurefşan Tuna, İlahiyat, Mezun, İstanbul
Lisede Arapça eğitimi almayan biri Lisans döneminde Arapça öğrenme konusunda sıkıntı yaşar mı?
Lisede Arapça eğitimi almamış olmak hazırlık döneminde herhangi bir sorun teşkil etmiyor. Çünkü hazırlık sınıfında verilen dil eğitiminde en basit seviyeden başlanıyor. Dersler en başından itibaren iyi takip edilirse ve derslere düzenli çalışılırsa Arapça gayet iyi öğrenilebilir. Ancak bu eğitim bir yıl sürüyor. Sonrasında ise öğrenilen dili unutmamak için öğrencinin çabalaması, pratik yapması gerekiyor. İmkân bulunduğu ölçüde Arapça’yı anadili olarak kullanan kişilerle iletişim hâlinde olunmasını, bilgilerin taze kalması ve dilin unutulmaması adına tavsiye edebilirim.
Mezun olduktan sonra iş imkânı konusunda fikirlerin nelerdir, nerelerde iş bulunabilir?
İlahiyat mezunlarının çalışabilecekleri çok fazla alan var. Diyanet’e bağlı kurumlarda imam, Kur’ân kursu öğreticisi ve vaiz/vaize; formasyon eğitimi alındığı takdirde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ya da İmam Hatip Liselerinde meslek dersleri öğretmenliği; lisans sonrası gerekli eğitimleri tamamladıktan sonra ise müftü, müftü yardımcısı, ilahiyat fakültelerinde dekan, üniversitelerde rektör yardımcısı olabilirler ve diyanet işleri başkanlığı yapabilirler.
Her şeyin gönlünüzce olması duası ile, sağlıcakla kalın..
İlk yorumu siz yazın