Merhaba Sevgili Keçeliler!
Bu ay size, pencereleri yeşilliklere açılan bir evden sesleniyorum. Yürüyüş yapmak için çıktığınızda, sizi masmavi denizin karşıladığı bir ilçeden. Markete gitmek yerine köy pazarına gidip mis gibi kokan sebzeler, meyveler alabileceğiniz bir memleketten. Evet evet! Doğadan sesleniyorum size, kucak dolusu oksijen gönderiyorum, bir de fotoğraf ekliyorum sizler için.
Online eğitimin yürümeyi unutturduğu günlerden sonra, ağaçların içinden geçerek şelalelere çıkan yollarda yürüyoruz. Yükseklik olarak kimi zaman deniz seviyesi, kimi zaman ise bunun bayağı bi’ üstüne çıkıyoruz. Canım memleketim, kaç yıl beraber yaşadık, ama bu kadar yakınımda böyle güzelliklerinin olduğunu bilmiyordum. Neyse ki çok vakit kaybetmeden gezdik gördük seni.
Eğitim için 8 yıl önce ayrıldım buradan. Ailem de yaklaşık 1 yıl önce İstanbul’a taşındılar, benim yanıma. Yani demek istediğim şu ki, yıllardır yaşadığımız memlekete yerli turist havası içinde gelmek bayağı bi’ hoş oldu. Hani şey derler ya, “Hiçbir İstanbullu, İstanbul’u tam olarak gezmemiştir” diye. Bizim de öyle bir şey. “Nasıl olsa daha buradayız, gezeriz”, “Diğer sene gideriz” diye diye kendi doğup büyüdüğüm yeri gezmediğimi fark ettim. Sıkılarak geçen günlerimiz, bizi de daha sakin, kalabalıklardan uzak ve doğal mekânlara itti. Biz de bu günleri fırsat bilip şöyle bir dolaşmaya çıkıyoruz. Sizleri de hayâlen doğaya davet ediyorum.
İlk olarak Kastamonu’nun Azdavay İlçesi’nde bulunan Çatak Kanyonu’na uğruyoruz. Arabalarla belirli bir yere gittikten sonra doğa yürüyüşümüz başlıyor. Hava ne kadar sıcak olursa olsun orman içinde yürürken hissetmiyor, hatta üşüyebiliyorsun. Kanyonları daha yakından görebilmek ve sanırım turist çekebilmek için bir seyir terası yapmışlar buraya. Camların üzerinde yürüyoruz, aman dikkat yükseklik korkusu olanların aşağı bakmamasını öneririm.
Daha sonra Pınarbaşı İlçesi’ne doğru yol alıyoruz arabalarla. Şimdiki rotamız Horma Kanyonu. Duyumlarımıza göre yürüyüş yolu bittikten sonra Ilıca Şelalesi’ne çıkıyor yolumuz. Biz de yürümeye başlıyoruz her şeyden habersiz. Yolumuz 3 km., kayalıklara demirlerle asılan tahta bir yoldan, kimi zaman kayalıklara çarpmayalım diye eğilerek yürüyoruz. Çok güzel manzaralar karşılıyor bizi, saatlerce fotoğraf çekilmek istiyorsun. Yürüyeceğin yolu görünce biraz korkuyorsun, ama her şeye değiyor. 3 km. yürüyüş bittikten sonra şelaleye çıkıyorsun. Tüm yorgunluğun bitiyor burada. Buz gibi su, istersen yüzebiliyorsun da. Sonra ne mi oluyor, hemen söylüyorum: Yürüdüğün tüm yolları, tüm korkularınla yeniden yürümeye başlıyorsun. Hatta yanına içmek için su almamışsan akarsulara inip susuzluğunu gidermek istiyorsun.
Buraya kadar gelmişken diğer güzellikleri de görelim, daha yorulmadık, diyorsanız devam ediyoruz. Rotamızı Valla Kanyonu’na çeviriyoruz. Derinlik olarak Dünya’daki en derin 2. kanyon olarak geçmiş kayıtlara. Uzun bir yoldan sonra dağda bir köye ulaşıyoruz. Arabaları burada bırakıp 1-1.5 km. yürümeye başlıyoruz. 3 katlı bir seyir terası yapılmış kanyonlara bakabilmemiz için. Oradan Küre Dağları’nı izliyoruz, tefekkür penceresinden bakarak. Daha sonra uzun bir araba yolculuğu bizi bekliyor, eve dönüp güzelce dinlenebilmemiz için.
Ertesi gün için bize konum olarak çok yakın bir şelale olduğunu öğreniyoruz ve oraya gitmek için yola koyuluyoruz. Burası, herhangi bir işletmeye bağlı olmayıp, tamamen dağ yollarını aşarak doğal oluşmuş bir şelaleye çıkıyor. Biz de yürümeye başlıyoruz ağaçların içlerinden. Yolda dağ meyvelerinin tatlarına bakıyoruz. Sonra kayalıkların üzerinden akan bir şelale ve şelalelerin oluşturduğu bir göl ile karşılaşıyoruz. Eğer yüksekliğe ve suyun soğukluğuna cesaret edebilirseniz tertemiz bir havuz oluyor sizin için sular.
Yolculuğumuz burada sona eriyor, bizler de doğanın güzelliklerini seyrederek yaşamaya devam ediyoruz. Eve dönerken masmavi gökyüzü altında ağaçların içinden geçiyorsunuz sanki, dünyada sadece kendinizin yaşadığını düşünüyor gibi bir sessizlik içinde… Sanırım sonrası betimlenecek bir durum değil. Tatil bitiyor ve kalabalıkların içinde devam ediyorsun hayatına. Ben bu kısmına gelmeden biraz daha doğada kendimi şarj etmeye devam ediyorum.
Sağlıcakla, huzurla kalınız Keçeliler!
İlk yorumu siz yazın