Okuyucunun merakını artıracak bir başlığı tercih ettik, çünkü ben liseyi bitirdiğim 1969 senesinin 20 Temmuz’unda, insanoğlu Kamer’e (Ay) ayak basmış, orada yürümüş, ayak izleri bırakmış, toz ve taşlarla dünyaya dönmüş ve üstelik bütün bunlar kameralarla kaydedilerek anında dünyaya gönderilmişti.
İnsanoğlu ilk defa Dünya’mızın dışında ve bize 384.000 km. uzaktaki bir gök cismine ulaşmıştı. Eğer 120 km. hızla giden bir otomobille hiç durmadan Ay’a yolculuğa çıksaydık, tam 135 güne ihtiyacımız olacaktı.
Uzay bilimleri ve teknolojilerine sahip ülkeler, milyar dolarla ve binlerce çalışanlarıyla aya çıkarken, bizden bir büyük beyin; büyük bir kapasite, büyük bir ufka sahip olarak yaklaşık bu tarihten 40 yıl önce “Katre-i fikrin dürbünüyle, felsefenin merdiveniyle ta Kamer’e kadar terakki ettin, Kamer’e girdin”1 diye bedavadan ve tek başına haber vermiştir. Ay çok ilginç özelliklere sahiptir, öyle ki kendi ekseni etrafında 27.4 günde dönerken Dünya’mızın etrafında yine aynı zamanda dolanmaktadır. Böylece iki güzel ifadeye ulaşıyoruz: Ayın bir günü bir aydır.
Bunun yanında ikinci cümlemizi kuracağız: Ayın dünya etrafında dolanması aynı zamanda bir ay yılı anlamına da gelmektedir, tıpkı güneşin etrafında dolanan dünyanın bir turu tamamlamasıyla bir güneş yılını geride bırakması gibi.
Şimdi bir büyük soruya burada yer verip, bir de alışılmadık bir cevap vereceğiz. Tevrat’ta Hz. Âdem’in (as) yaşının 900 sene gibi ifade edildiği ve hatta Kur’ân’da Hz. Nuh’un (as) 1.000’den 50 eksik, yani 950 yıl peygamberlik yaptığı2 bildirilmektedir. O dönemlerde Ay yılının kullanıldığına dair bilgilerin Nuh tufanı ile ilgili Paleontolojik çalışmalarda ağırlık kazandığını görmekteyiz. Bu durumda 800 yıllık ömürlerin yazıldığı mezar taşları bize 66.6 yıllık güneş yılı karşılığını vermektedir. Buna göre Hz. Nuh (as) ile yaklaşık 80 yıl aralarında kalmış oluyor, eğer bu peygamberlik süresi ise, demek ki toplamda 100-120 yıl gibi bir ömür sürmüş olabilmektedir. Zaten bizim taşıdığımız genetik materyalimiz bize yine bu kadar fırsat vermektedir. En uzun ömürlüler zamanımızda Himalayalar’da yaşayan Hünsa adıyla bilinen Hun kabilelerinden bir büyük grup olup, 120 yıl kadar yaşamaktadırlar.
Ay, Kur’ân’da 54. sure olarak Kamer ismiyle yer almaktadır. Bunun ilk âyeti, “Kamer ikiye bölündü, kıyamet saati yaklaştı” şeklinde geçmektedir. Bugün bilinmektedir ki, Ay yüzeyinde 2-3 km. genişliğinde ve 300-500 km. uzunluğunda yarıklar bulunmaktadır. Ayrıca Ay’da bizim Ağrı Dağı’ndan (5.165 m.) daha yüksek, 5.500 metrelik dağların nasıl oluştuğu açıklanamamaktadır. Kanaatimizce, Ay’ın ikiye ayrılıp tekrar birleşmesi sırasında pekala yarıklar kadar bazı anormal yükseklikte dağ oluşumları açıklanabilir.
Kur’ân’da Güneş 35 âyette geçerken bunlardan 15 tanesinde Kamer’le beraber kullanılmaktadır. Bu birliktelik sayesinde Ay ve Güneş gökyüzünde kurulmuş bir saat gibi bizim haftayı, ayı ve yılı tespit etmemize imkân vermektedir.
Dünya’nın etrafında dolanan Ay, aynı zamanda Dünya ile beraber Güneş’in etrafında saatte ortalama 108.000 km. hızla dolanmaktadır. Bilim insanları Ay’ın her yıl 3.82 santimetre dünyadan uzaklaştığı tespitini yapmışlardır. Bu uzaklaşma Güneş’e yaklaşma anlamına gelmektedir. İşte burada Güneş ile Kamer’in birlikte geçtiği ve onların ebedî âlemdeki birlikteliğinin ebediyyen devam edeceğinin bildirildiği âyete sıra gelmiştir. Kıyamet koparken “Güneş ile Kamer bir araya getirildiği zaman”3 âyetinden, bu iki gök cismi olan ve biri 6.000 derece yüzey sıcaklığıyla bir gaz kütlesi olan Güneş ile, kayalardan oluşan dağları ve düzlükleri olan Ay, bir araya gelecektir.
Peki kıyamette Ay ve Güneş bir araya geleceklerine göre, sonuçta ne olacaklar? İlginç bir cevap yine Kur’ân’dan gelmektedir. Yasin Sûresi 38. Âyet’te, “Güneş kendi karar kılacağı yer için (müstakar) akar” diye bildirilen yere, esasında “Cehennem ne kötü bir karar yeri” (bi’sel karar)4 olarak tanımlanan Cehennem’e gidecek ve orada karar kılacaktır. Ancak, “İze’ş-şemsu küvviret”,5 yani “Güneş dürülüp toplanacaktır” durumu kıyamette vukua gelerek Ay ile birleşecektir. Böylece Ay Güneş’in yüksek sıcaklığında buharlaşmaktan kurtulacaktır.
Burada Güneş’in akibeti ile ilgili son sözü Bediüzzaman’ın yorumuyla bitiriyoruz: “Haydi yerde işin kalmadı der, Cehenneme git, sana ibadet edip senin gibi bir memur-u musahharı (emre itaat eden memur) sadakatsizlikle tahkir edenleri yak.”6
Demek oluyor ki, Kıyamet koptuğu zaman Güneş’imizle Ay yok olmadan, belli bir değişiklikle beraber birleşip, Cehennem’de kader programındaki yeni görevlerine ebedî âlem kurallarınca devam edeceklerdir.
Kur’ân’ın bu taze ve heyecan verici bilgilerinin huzur ve mutluluğuyla…
İlk yorumu siz yazın