Evet, ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sadâ İslâmın sadâsı olacaktır!
Ey üç yüz seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sâkitâne Nurun sözünü dinleyen ve bir nazar-ı hafî-i gaybî ile bizi temaşa eden Said’ler, Hamza’lar, Ömer’ler, Osman’lar, Tahir’ler, Yusuf’lar, Ahmed’ler, ve saireler! Sizlere hitap ediyorum. Başlarınızı kaldırınız, “Sadakte” deyiniz. Ve böyle demek sizlere borç olsun. Şu muasırlarım, varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizin ile konuşuyorum.
Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler Cennetâsâ bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır. Biz, hizmetimizin ücreti olarak sizden şunu bekliyoruz ki: Mazi kıt’asına geçmek için geldiğiniz vakit, mezarımıza uğrayınız; o bahar hediyelerinden birkaç tanesini medresemin (Hâşiye 1) mezartaşı denilen ve kemiklerimizi misafir eden ve Horhor toprağının kapıcısı olan kalenin başına takınız. Kapıcıya tenbih edeceğiz; bizi çağırınız. Mezarımızdan “Henien Leküm” [Sizi tebrik ederiz] sadâsını işiteceksiniz.
Şu zamanın memesinden bizimle süt emen ve gözleri arkada maziye bakan ve tasavvuratları kendileri gibi hakikatsiz ve ayrılmış olan bu çocuklar, varsınlar şu kitabın (Hâşiye 2) hakaikını hayal tevehhüm etsinler. Zira ben biliyorum ki, şu kitabın mesâili hakikat olarak sizde tahakkuk edecektir.
Ey muhataplarım! Ben çok bağırıyorum. Zira asr-ı sâlis-i aşrın, yani on üçüncü asrın minaresinin başında durmuşum, sureten medenî ve dinde lâkayt ve fikren mazinin en derin derelerinde olanları camiye davet ediyorum.
İşte ey iki hayatın ruhu hükmünde olan İslâmiyeti bırakan iki ayaklı mezar-ı müteharrik bedbahtlar! Gelen neslin kapısında durmayınız. Mezar sizi bekliyor; çekiliniz. Tâ ki, hakikat-i İslâmiyeyi hakkıyla kâinat üzerinde temevvücsâz edecek olan nesl-i cedid gelsin!
Tarihçe-i Hayat Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2019, s. 95-96
***
Muhterem Üstadımız, artık bütün yorgunluğunuza ve ihtiyarlığınıza rağmen çetin imtihanınızın muvaffakiyetle neticelenmesi sayesinde müsterih olunuz. Artık bu kudsî davayı, bu iman ve Kur’ân davasını devam ettirecek istikbalin genç Saidleri yetişmiştir. İman nuru ve şuuru ile onlar bu kudsî ve ulvî davayı yürütecekler ve inşaallah kıyamete kadar devam ettirecekler ve nesilden nesile intikal ettirecekler.
(İstanbul Nur Talebeleri)
Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2019, s. 722
***
Evet, ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sadâ İslâmın sadâsı olacaktır!
Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2019, s. 145
Hâşiye-1: Medresetüzzehra’nın Van’daki numunesi olan ve vefat eden Horhor Medresesinin mezar taşı hükmünde bulunan Van Kalesi demektir.
Hâşiye-2: İstikbalde telif edilecek Risale-i Nur Külliyatını hiss-i kablel-vuku ile haber
veriyor.
Lügatçe:
cennetâsâ: Cennet gibi.
hiss-i kable’l-vuku: bir şeyi olmadan önce hissetme.
mezar-ı müteharrik: hareket eden mezar.
nazar-ı hafî-i gaybî: görünmeyen gizli bir bakış.
nesl-i cedid: yeni nesil.
sadâ: ses.
sadakte: doğru söyledin.
sâkitâne: sessizce.
temevvücsâz: dalgalandıran.
tevehhüm: asılsız şüpheye düşme, kuruntuya, vehme kapılma.
1 Trackback / Pingback