İnsan sosyal bir varlıktır. Ya da en azından geçen seneye kadar öyleydik. 2020 yılının başından beri bütün dünya ülkeleri küresel salgın nedeniyle çeşitli karantina yöntemleri uyguladıkları için insanlık olarak birazcık sosyal hayattan uzaklaşmış olabiliriz. Her ne kadar elimizde sosyal medya ve cep telefonları gibi çeşitli iletişim araçları olsa da belki biraz tembellikten belki de herkese ulaşabilmenin mümkün olmasının bizi kararsız bırakmasından dolayı sosyalleşmeyi ve sevdiğimiz insanlar ile iletişime geçmeyi ihmal ettik. Dolasıyla “varlık içinde yokluk çekmek” olarak da adlandırabileceğimiz böyle bir durumda çeşitli iletişim araçlarının varlığına rağmen sosyal ilişkilerimiz olabildiğince zayıfladı ve bireyselleşmeye, sosyal çevremizden uzaklaşmaya başladık. Kim bilir belki de gerçek hayattaki görüşmelerin yerini tutamadığı için sosyal medya üzerinden iletişim kurmak ve sosyalliğimizi devam ettirmek bize pek cazip gelmedi.
Yine de unutmamak gerekir ki iletişim, insanın yaratılışı gereği, hava gibi ekmek gibi su gibi bir ihtiyaçtır. Aç kalmaktansa sevmediğiniz bir yemeği yemek gerektiği gibi, tamamen iletişimsiz ve sosyal çevreden uzak kalmaktansa eksik gedik de olsa, gerçeği kadar güzel olmasa da elektronik kanallar üzerinden de olsa iletişim kurmak ve sosyalleşmek gereklidir. Çünkü insan fıtraten medenîdir ve medeniyet içerisinde sosyal bir çevre ile hayatta kalabilecek şekilde yaratılmıştır. İnsanın maddî manevî bütünlüğünü koruması ve hem fizyolojik hem de psikolojik olarak sağlıklı kalması için sosyal çevreyi ve iletişimi muhafaza etmesi gerekir. Öyle ise insan iletişimi ve sosyalleşmeyi ihmal etmemelidir.
Çok kârlı manevî bir mevsim olan Üç Aylara girmişken neden bu dönemi iletişim ve sosyalleşme için bir fırsata çevirmiyoruz. Öyle ya Üç Aylarda bütün kâinat birbirine her zaman olduğundan daha tanıdık daha samimi davranıyor ya. Bütün mahlukat aynı safta ibadet eden kullar gibi hepsi kendi lisanıyla Rabbini zikrediyor ya. Biz de kâinat ile beraber bu ibadete ve itaate dahil olurken bu mevsimdeki iletişim ve sosyalleşme penceresini de görmeli ve ihmal etmemeliyiz. Kâinatın her şeyiyle tazelendiği, yeniden inşa edildiği bu mübarek mevsimde neden biz de hem manevi hayatımızı hem de zedelenen sosyal ilişkilerimizi yeniden inşa etmiyoruz?
Uzun zamandır görüşmediğiniz arkadaşlarımız kardeşlerimiz vardır elbette. “Acaba aramız nasıl?” diye merak ettiğimiz. Gözden ırak diye gönülden de ırak olduğunu sandığımız onlarca gönül dostlarımız ve kardeşlerimiz yok mu? Sesini özlediğimiz, pandemi bitse de görüşsek dediğimiz arkadaşlarımız mutlaka vardır. Kim bilir belki zamanında ufak tefek şeylerden ötürü uzaklaştığımız ya da uzun zamandır görüşmediğimiz için uzaklaştığını sandığımız tanıdıklarımız vardır. Kim bilir belki de sesini duymaya ihtiyaç duyduğumuz, iletişim kurmanın bize iyi geleceği sosyal çevremiz ve arkadaşlarımız vardır. Zedelenen, yıpranan, soğuyan sosyal ilişkilerimiz muhtemelen bizi de kötü yönde etkilemiştir.
Öyle ise gelin çok kârlı bir inşa ve tamir mevsimi olan Üç Aylarda bizler de hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için iletişime ve sosyalleşmeye daha fazla önem verelim. Yüz yüze görüşemesek de arayalım, yazalım, iletişim kuralım. Çünkü insanız ve sosyalleşmeye ihtiyacımız var, çünkü iletişim zaruri bir ihtiyaç, çünkü az buçuk bir iletişim hiç iletişim kurmamaktan çok daha iyi, çünkü üç aylar yeniden inşa ve tamirat zamanı. Hem de her konuda.
İlk yorumu siz yazın