“Dolu” zamanlarımızı doldurmak

Boş zaman diye bir kavram vardı eskiden… Eskiden derken yüz sene öncesinden bahsetmiyorum, bundan sadece on sene önce…

Sosyal medya hayatımıza girmişti ancak, akıllı telefonlarımız yoktu henüz. Sosyal medyada zaman geçirebilmek için, bilgisayarınızın olması gerekirdi. Düşünsenize bilgisayarın başına geçeceksiniz, düğmesine basıp açılmasını bekleyeceksiniz. Sonra tarayıcıdan sosyal medyaya gireceksiniz. O zamanlar bu gecikme, bize gecikme gibi gelmiyordu. Şimdi düşünsenize bu saydığım olaylar tam bir dakika sürüyor. Bu günlerde boşa geçirecek bir dakikamız yok. Bu kadar uzun bekleyip, zamanımızı boşa harcayamayız.

Dediğim gibi artık, hayatımızda boş zaman diye bir kavram yok. Yolda yürürken, sıra beklerken, ders dinlerken, arkadaşımızla sohbet ederken, kırmızıda beklerken, asansörde giderken; akıllı telefonlarımız sayesinde vaktimizi boşa geçirmiyoruz.

Telefonumdan bakınca, günde ortalama 3,5 saat ekran süremin olduğunu görüyorum, ortalama 6 saatte bilgisayar başında olduğumu düşünürsek, sanırım ekranı çıkartınca geriye bir şey kalmıyor. Her saniyede milyonlarca içerik üretiliyor ve biz bunları tüketmezsek, eksik kaldığımızı düşünüyoruz. Gerçekten de öyle, ya bana çok faydalı olacak yeni bir içerik üretilir ve ben bunu kaçırırsam. Videoları bile 2x ile izleyecek kadar bir şeyleri kaçırma korkusuyla yaşıyoruz.

Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu bu asrın insanına anlatacak değilim, herkes farkında olduğundan boşa zaman geçiren yok. 24 saatlik günün 24 altın kadar kıymetli olduğunun farkındayız. Ancak, zamanımızı daha verimli geçirmemiz mümkün mü? Öncelikle burada dikkat edilmesi gereken, zamanımızı harcarken, elde etmek istediğimiz kazanç nedir? Yani sermayemiz olan 24 saate karşı ihtiyacımız nedir?

Hepimizin ortak ihtiyacı iki dünyada aziz olmak…

Sultan Selim’in dediği gibi dünyada İran, ahirette cinan. O halde zamanımızı geçirirken, mümkünse ikisini de kurtaracak işlere odaklanmak gerek. Şayet mümkün değilse, en az birine faydalı işlerle uğraşmak… Bazılarınızın aklına “Hiç eğlenme hakkımız yok mu?” diye gelecektir, Elbette var, ancak arkadaşımızla konuşurken bile telefona baktığımızdan anlaşıldığına göre, aynı anda iki fayda elde etmenin öneminin farkındayız. Yani iki hayatımıza faydası olacak bir şey aynı zamanda bizi eğlendirebilir. Artık bu ayarlamayı hız çağının çocukları rahatlıkla yapacaktır.

Fakat aynı anda iki ihtiyacı karşılamak demek, aynı anda iki iş yapmak anlamına gelmiyor. Çoğu zaman bu hataya düşüyoruz. Arkadaşımızla konuşurken, telefona baktığımızda, beyin bu iki olaydan birisini seçip odaklanıyor, diğerini ihmal ediyor. Bu durumda en azından bir kuşu yakalamış oluruz, ancak eldeki kuşu da kaybetme tehlikesi var. Yani bazen, beyin ikisine de odaklanamıyor.

Zamanın değerlendirilmesinde bir diğer husus, bir şeyleri kaçırma korkusundan kurtulmak. Bu duygu birçok şeyi kaçırmamıza neden oluyor. Her içeriği tüketmek zorunda değiliz, çünkü çoğu faydasız. Ancak çok faydalı içerikler de var. Bunları hızlandırmadan, hazmederek tüketmek lâzım. Bu durumda, bize iyi bir filtreleme gerek. Bu çağın çocukları olarak filtrelemeyi de iyi öğrenmemiz gerekiyor.

Bir diğer önemli husus bildirimler, farklı platformlardan gelen sayısız bildirimler, zamanımızı verimli kullanmamızı engelliyor. Kitap okuyorum, tam ortasında bir bildirim geliyor. Kendime “bakmayacağım” diyorum. Ancak okuduğuma odaklanamıyorum. Beyin, o bildirimdeki gizemi çözmeye uğraşıyor, bari bakıp sonra rahat rahat kitabımı okuyayım diyorsun, sonra bir bildirim daha. En son sadece acil olacak kişi ve platformların bildirimleri hariç hepsini kapattım.

Sosyal medyayı veya mailleri sıklıkla kontrol etmek de zamanı verimli kullanmayı engelleyen diğer bir unsur… Belirli sıklıkta yaptığım bu eylem bir şeye odaklanmama engel oluyor. Bunun için günün belirli saatlerini mail ve sosyal medyayı kontrol etmeye ayırdım. Başlangıçta zor olsa da zamanla alışıyor insan. Sahi akıllı telefon yokken ne yapıyordu bu insanlar? Amaç haftada bire düşürmek olmalı, ben şimdilik saatte bire düşürdüm. Büyük bir zafer kazandığımı düşünüyorum.

Yatmadan önce ekran kullanımı uyku kalitesini çok düşürüyor. Yani bu kadar az zamanımızın olduğu bir çağda, en fazla zaman ayırdığımız aktivite olan uykunun boşa gittiğini düşünsenize. O kadar zamanı harcıyorsunuz ve dinlenemiyorsunuz. En iyisi yatmadan bir saat önce ekranı kapatmak… Bazı günler başarsam da çoğu zaman başaramıyorum. Ancak hedeflerimin arasında, bir gün mutlaka ulaşacağıma inanıyorum. Düşünsenize tam yatacaksınız, bir saattir sosyal medyada yoksunuz, acaba siz yokken neler oldu?

Son olarak konuyla ilgili detaylı ve kaliteli bilgi için, M. Serdar Kuzuloğlu’nun Zihnimin Kıvrımları başlıklı podcast serisinin 11. Bölümü Zamanın keşfini izlemenizi tavsiye ederim.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*