Kitaplar dostluk eder mi?

“Yalnızlık Allah’a mahsustur” deriz ve neredeyse bütün sosyal psikoloji tezleri “İnsan, sosyal bir varlıktır” cümlesi ile başlar, “Hayatımızı devam ettirmek için başkalarına ihtiyacımız vardır” diye devam edip işleyeceği konuya doğru evirir cümlelerini. Biz de bu yazımızda bunu yapacağız ve konuyu kitaplara insan/arkadaş rolünü nasıl verdiğimize getireceğiz.

İnsanın psikolojik anlamda mutluluğunu ve iyilik hâlini etkileyebilecek yaşantılardan birisi yalnızlıktır. Öncelikle yalnızlıktan bahsedelim biraz.  Psikologlar, yalnızlık duygusunun; kişilerarası ilişkilerin sosyal ihtiyaçları karşılamadığı, kişisel ihtiyaçları doyurmayı başaramadığı ve sosyal ödüllerin azaldığı durumlarda ortaya çıktığını söylüyorlar ve “İnsan kalabalık içinde kendisini yalnız hissedebileceği gibi, tek başına iken yalnızlık hissetmeyebilir.” diye ekliyorlar.1 Burada da sosyal ilişkilerimizin (arkadaşlıklarımızın/dostluklarımızın…) derinliğine geliyor konu. Hem kalabalıklar içinde iken hem de tek başınayken yalnızlık hissetmemiz birkaç tanıdığımız ile beraberken yalnızlık hissetmemizden daha muhtemeldir. Çünkü kalabalıklarda; yaşanmışlığımızı, bilgilerimizi, yargılarımızı, geçmişimizden getirdiğimiz duygularımızı bulamayız. Aynı şekilde tek başınayken de bunları pek bulduğumuz söylenemez, hayatımızın neredeyse her anında birileri ile beraber yaşıyoruz; bilgilerimizi, duygularımızı, yargılarımızı… genelde “tanışık olduğumuz” birileri ile beraber oluştururuz. “Ama yukarıda ‘insan tek başına iken yalnızlık hissetmeyebilir’ dedin, son söylediklerinle çelişiyor” diye düşünebilirsiniz. Burada sosyal ilişkilerimizin derinliği ve “tanışıklık”tan bahsedersek bu çelişkiyi azaltırız diye düşünüyorum.

Sosyal bağlılık, aidiyet duygusunun gelişiminin son basamağı olarak kavramsallaştırılmakta ve sosyal bağlılık duygusunun ergenlikten yetişkinliğe geçiş sürecinde önemli olduğu vurgulanmaktadır ve kişinin benliğinin oluşmasında büyük etkisi olduğu görülmektedir. Sosyal destek ise; kişinin ihtiyaç duyduğunda etrafından elde edebileceği duygusal, sosyal, bilgisel ve araçsal yardımları içermektedir, fakat genel olarak duygusal destek veren bir kavram olarak düşünülebilir.2 Bu sosyal desteği genellikle sosyal bağlılık kurduğumuz (tanışık olduğumuz) yani aitlik hissettiğimiz gruplardan alırız. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu desteği alamadığımız durumlarda; depresyon, psikolojik sıkıntı, faydasından çok zararını gördüğümüz kişilerarası ilişkiler, sosyal ilişkide güçlükler ve sosyal rahatsızlıklar ortaya çıkıyor. Şimdi burada birçoğumuzun aklına içinde bulunduğumuz izolasyon süreci ister istemez geldi. Fiziksel mesafe tedbiri zamanla sosyal mesafeye neden oldu ve zaten “sosyal mesafe” diye adlandırılıyor artık. Sosyal desteği alamadığımızda psikolojik sıkıntılar ortaya çıkar demiştik, bu izolasyon sürecinde de kendimizde bunu fark etmiş ve etrafımızda böyle sıkıntılar yaşayan insanlar görmüşüzdür. Ergenlikten yetişkinliğe geçişte sosyal bağlılığın kurulduğunu söylemiştik, bu bağın bize en çok sosyal destek verdiği dönem de derginin okurları olarak çoğumuzun içinde bulunduğu ilk yetişkinlik dönemleridir. Böyle önemli bir dönemde bu desteği yaklaşık iki yıldır pek göremediğimiz söylenebilir, “biz depresyona girmeyelim” de kim girsin! Bu yazıyı iyice depresyona girmemiz için okumadık tabiî ki, o yüzden “biz depresyona girmeyelim.” Peki nasıl?

Okumanın bize sağladığı farklı desteklerden dergideki diğer yazılarda çokça bahsediliyor, biz de bu yazıda yukarıda bahsedilen, yokluğunda çokça psikolojik sıkıntılara sebep olan, sosyal destekten bahsedeceğiz. Bunun için de şimdiye kadar hiç “okumak”tan bahsetmeden sosyal desteğin nasıl oluştuğunu ve önemini iyice açtık ki kitapların ve okumanın bu desteği nasıl verebildiğini anlayalım.

Anlamının ağırlığından, derinliğinden dolayı içinde kaybolduğumuz kitaplar vardır veya içindeki olay örgüsünün bizi içine çektiği, kahramanlarını artık tanıdığımız, o kahramanlarda kendimizden bir şeyler bulduğumuz romanlar vardır ya işte böyle kitaplar ihtiyaç duyduğumuz sosyal desteği sağlayabiliyorlar. “Kitaplar en yakın arkadaştır” sözü de buradan gelmektedir. Olay örgüsünün bizi içine çektiği kitapları okuduğumuz zamanlarda gün içinde başka şeylerle ilgilenirken dahi bazı zamanlar aklımıza takılır, “Acaba ne oldu, ne yapacak, ne hissediyor?” diye düşünebiliriz kitabın kahramanları hakkında veya onlarla beraber mutlu olup üzülebiliriz. İşte bunları yaşıyor olmak dahi bizim için büyük sosyal destektir, çünkü insan üzülmeye, mutlu olmaya, heyecanlanmaya muhtaçtır. Bunları en çok kimin için yaparız peki? En yakın dostlarımız için. O hâlde kitapların dost yerinde olması mecaz değil, hakikatmiş. İnsan dostlarımızdan uzak olduğumuz şu dönemde bizlere sosyal destek verecek, bizi psikolojik sıkıntılardan koruyacak yegâne dostlardır kitaplar. Tabiî bu fayda sadece izolasyon sürecinde geçerli değil. Covid sürecinden önce yapılan bir araştırmada kitap okumayanların okuyanlara oranla 2.24 kat daha fazla depresif belirti gösterdiği bulunmuş.3 İzolasyon sürecinde yukarıdaki etkilerden de anlaşılacağı üzere öyle tahmin ediyorum ki bu oran çok daha yüksektir.

Okumanın çok büyük bir sosyal destek sağladığını ve psikolojik sıkıntılardan koruduğunu anladık, inşaallah hem bu izolasyon sürecinde hem de sonrasında kitapların bu dostluğunu unutmayız ve onlara hak ettikleri değeri veririz.

Dipnotlar:
1) Erdinç Duru, Yalnızlığı Yordamada Sosyal Destek ve Sosyal Bağlılığın Rolü Türk Psikoloji Dergisi, Haziran 2008, 23 (61), 15-24
2) A.g.e.
3) Hülya Arslantaş ve Filiz Ergin, Turkish Journal of Geriatrics 2011; 14 (2) 135-144

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*