Medya, genel tanımı ile toplumun bilgilendirilmesi ve toplumsal fikrin yaygınlaştırılması amacıyla kullanılan her türlü yazılı, sözlü, görsel iletişim aracını içine alan bir kavramdır. Kelime kökeni olarak “orta, araç, aracı, aradaki” anlamına gelen “medium” kelimesi kökeninden türeyen medya, temelde toplumun haklarını otoriteler karşısında savunan ve toplumsal ihtiyaçlara dikkat çekerek toplum ile otoriteler arasında bir kalkan ve sözcülük görevini üstelenen kurumları ve araçları ifade eder. Otoriteler ve halk ya da yönetenler ve yönetilenler insanın yaratılışından beri var olduğu için medya aslında insanlık tarihi kadar eskidir.
Kitap, bildiri ve gazete ile başlayan medya serüveni teknolojinin ve imkânlara erişimin gelişmesi ile günümüzdeki hâlini almıştır. Günümüzde medyanın daha hızlı ve herkesin erişimine açık kısmı “sosyal medya” olarak tanımlanıyor artık. Zaman içerisinde teknolojinin gelişmesi ile ortaya çıkan medyanın alternatiflerinden biri olan internet temelli “sosyal medya” günümüzde ana akım medyadan daha etkin ve daha güvenilir olarak varlığını sürdürüyor.
Sosyal medyanın etkililik ve güvenilirliğinin güçlenmesinin esas sebebi ise halkın sesi olması gereken yazılı ve görsel ana akım medyanın zaman içerisinde otorite denetim aracı yerine otoritenin elinde bir rıza aracı olarak kullanılması oldu. Yani halkın sesi olması gereken medya araçları zamanla finansal ve hukukî baskılar ile otoritelerin eline geçerek halkı otoritenin propagandasına ikna ve razı etme araçlarına dönüştü. Bu da medyada bir değişim ve dönüşümü zaruret hâline getirdi.
Olayların ve mesajların ideolojilere ya da politikalara göre hakikatten saptırılması anlamına gelen manipülasyon ve dezenformasyonun zaman içerisinde artması ve medyanın artık hakikati yansıtma niteliğinin kaybolması, sesini duyurmak isteyen kitleleri internet temelli sosyal medya platformlarına yöneltti. TV ve gazetelerde sesini duyuramayan kesimler sosyal medyayı, bireysel bazda etkin şekilde kullanarak hem fikrini yansıtmak hem de doğru haberlere ulaşmak için özellikle tercih etmeye başladı. Bu değişim ve dönüşüm de hâliyle otoriteleri buralarda da bulunmaya ve bu platformlarda manipülasyonlarını sürdürüp sosyal medyayı da bir rıza aracında dönüştürmeye çalışmaya zorladı. Tabiî ki bu çabalar başarılı olamadı. Fakat günümüzde otoriteler tarafından sosyal medya manipülasyonu ve dezenformasyon çalışmaları hâlâ devam ettiriliyor.
Yine de sosyal medyanın ana akım medya gibi bir rıza aracına dönüştürülmesi pek de mümkün görünmüyor. Çünkü sosyal medyanın en büyük özelliği ana akım medyanın aksine merkezsiz olması. TV, gazete gibi ana akım medya tek kaynaktan yayılan derelere benzerken, sosyal medya ise birden çok derenin gelip birleştiği bir havuza benziyor. Tek merkezden dolmadığı için sosyal medya havuzunu dezenformasyon ve manipülasyon ile kirletmek ve yanıltmak ana akım medyadaki kadar kolay olmuyor. Manipüle edilmiş bilgi havuza düşer düşmez farklı kaynaklardan gelen bilgiler ile ya temizleniyor ya da dengeleniyor. Öte yandan ana akım medyada ise durum tam tersi. Belirli ajanslar ve merkezler aracılığıyla servis edilen manipülatif mesajları düzeltmek ya da engellemek pek de mümkün olmuyor çünkü haberin üretildiği kaynaklardan çıkan kirli bilgi bütün kanalları kirletiyor. Sosyal medyada ise “troller” diye adlandırılan gönüllü ya da ücretli propaganda hesaplarına rağmen gerçek bilgiye ulaşabilmek her zaman mümkün. Üstelik dezenformasyon ve manipülasyonun önüne geçmek amacıyla sosyal medyada teyit ve tekzip için çeşitli gönüllü organizasyonlar da bulunuyor.
“Peki, neden insanlar propagandaya kapılmaya devam ediyor?” derseniz, medya okuryazarlığı ve etkin sosyal medya kullanımı eğitimi yaygın olmadığı için insanların çoğunluğu hâlâ ana akım medyadan duydukları ve gördüklerine inanıyor. Sosyal medya kullanımı yaygınlaştıkça ve insanlar doğru bilgiye bireysel çaba ile ulaşmayı öğrenip tercih ettikçe, medya kavramı kuruluşunda hak ettiği yere yeniden oturacak gibi görünüyor. Hem de geleneksel medya araçlarına rağmen. Yine de sosyal medya bir süper kahraman değil, sosyal medyadan etkili sonuç almak ve gerçeğe ulaşmak yine şahsî bir çaba istiyor. Aslında insanlık tarihinin başından beri iletişim araçları ne kadar değişirse değişsin yönetenler ve yönetilenler arasındaki hak arayışı ve hükmetme kavgası tek bir yerde düğümleniyor; gerçek bilgiye savrulup yanılmadan ulaşma gayreti ve arzusu. Bu gayret ve arzuyu taşıyan insanlar her şartta ve zamanda bütün dezenformasyon ve manipülasyonlara rağmen doğru bilgiye ulaşmayı ve otoriteler karşısında hakkını korumayı başarabiliyor.
İlk yorumu siz yazın