Engeller aşılmak için var

Hayatta ulaşmak istediğimiz hedefler, uğruna birçok şeyden feragat ettiğimiz gayeler vardır. Bu hedeflere ve gayelere ulaşmak için çabalarken, karşımıza birçok engel çıkabilmektedir. Bu engeller, gayelerimizin kıymetli olduğunu bize hatırlatır. Yaşamak da bir gayeyse eğer, yaşadığımız sıkıntılar, gördüğümüz, âh u enîn eylediğimiz vaziyetler hayata sımsıkı tutunmamıza birer vesiledir. Çünkü hiçbir engelle karşılaşmadan yaşanan bir hayatın kıymeti noksandır. Hayat da hedefler gibi, engellerin miktarınca kıymetlidir.

Engellerle dolu bir hayat yaşamamızın sırrı belki de buradadır. Nimetlere şükreden, musibetlere sabreden bir kul olmak, karşılaştığımız engelleri, sınandığımız imtihanları nasıl karşıladığımız ile alâkalıdır. Her bir imtihan, hayatın kıymetini arttıran bir fırsat olduğu gibi, insanın da değer ölçüsüdür. İnsan hayatta karşılaştığı her durum için gereği gibi davranırsa, her şartta olması gereken yerde durursa, mukteza-i hâle mutabık yaşarsa, işte insan o zaman kıymetlidir. Her yönden gelen şiddetli imtihan rüzgârları onu sarsmadığı müddetçe kıymetlenmeye devam edecektir.

Engeller aslında birer basamaktır. Basamaklar, yükselmek için vardır. Basamak olmazsa insan yükselemez. Engeller de kişiyi amaç sahibi yapar. Hayatta amacı olan insanlar, engellerle karşılaşmış insanlardır. Amaçları ise o engelleri hayattan kaldırmaktır. Hayatında hiçbir engel olmayan bir insan amaçsızdır. Hiçbir sıkıntıyla karşılaşmayan kişiler yüksek hedef sahibi olmaktan mahrum bırakılmışlardır. Engellere bu gözle bakan bir insan, karşılaştığı her engelle hayat amacını şekillendirir ve hayatına renk katar.

İnsan binlerce cihazla donatılmıştır; akıl, kalp, ruh ve çeşitli duygular… Bu latif cihazlar nasıl işlenecek, ne zaman kullanılacak ve neyle geliştirilecektir? Kullanım kapasitesi sınırsız olan bu latifeler bu dünyada kullanılacaksa eğer, dünya engellerle, sıkıntılarla, sorunlarla dolu olmalıdır. Çünkü sorunlara çözüm üretebilecek bir akla, musibetlere sabredebilecek bir kalbe, karşılaştığı engelleri aşabilecek bir kabiliyete sahip olan kişi ancak “insan” ismini taşıyabilir. Yoksa hayatında zerre kadar bir problemle karşılaşmak istemeyen, kendine başka bir dünya bulmalıdır.

Engeller aslında birer hediye paketidir. Hediyeler insanı mutlu eder, şevk verir. Bir hediye alan kişinin hayata bakış açısı pozitif olur. “Ben önemseniyorum; beni düşünen, beni unutmayan birileri var” diye düşünür. İşte, hayatında engellerle karşılaşan kişi de “Rabbim benden ümidini kesmemiş, bana fırsatlar veriyor ki beni imtihan ediyor.” der ve demelidir. Çünkü ümidi kesilenler imtihan edilmezler. Meyve vermeyecek ağacın taşlanmasına da bir lüzum yoktur. Ümit vadeden insan, imtihan edilmeyi göze alan insandır.

Önümüze çıkan engeller bizim şevk ve gayretimizi arttıran en önemli etkenlerdendir. Ancak bunun olabilmesi için kişi öncelikle, “Bu engeli kim, ne sebeple karşıma çıkardı?” sorusunu kendine sormalıdır. Çünkü engeller tesadüfî olarak karşımıza çıkmamışlardır. Bizi imtihan etmek amacıyla bu engelleri karşımıza çıkaran, bizi terbiye eden Rabbimizdir. Çünkü bizi bizden daha iyi bilen ve seven O’dur. O (cc) bizim arınmamızı, törpülenmemizi, terbiye olmamızı ister. Bunu da karşımıza çıkardığı engellerle yapar.

Bunu düşünebilen insan her bir engeli birer sınav olarak görür ve sınavı kazanmak için çalışan bir öğrenci gibi o da engelleri aşabilmek için şevk ve gayretle çalışır. Bir öğrenci şevk ve gayretini sınavın sonundaki başarı hissinden alırken, imtihanlarla sınanan bir kul şevkini ve gayretini imtihan sonunda elde edeceği “rıza-i İlâhî”den alır. O kişi için başarı, Rabbinin rızasını kazanmaktır. “Bu imtihan, karşıma çıkan bu engel beni Rabbime, Rabbimin rızasına ulaştıracak bir vesiledir” diyebilen bir insan, belki de o imtihanı kazanmış ve rıza-i İlâhîyi elde etmiştir bile.

Engeller onları aşabilmek için verilmiştir, ümitsizliğe kapılıp yürünen yoldan dönmek için değil. Gücünü imandan alan insana hiçbir engel müdahil olamaz. Kâinat bomba olup patlasa onu sarsmaz. Kur’ân-ı Kerîm’de bununla ilgili, “Bir kısım insanlar müminlere: ‘Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; onlardan korkun’ dediklerinde, bu onların imanlarını daha da arttırdı ve ‘Allah bize yeter, O ne güzel vekildir’ dediler.”(1) ayeti dikkat çekmektedir.

Engeller insanın işlemesine, çalışarak parlamasına sebeptir. İşleyen ve parlayan insan etrafını aydınlatır. Engellerle karşılaşan insan yeni stratejiler üretip hayata değer katar. Böyle bir insan sadece kendine değil topluma da faydalı olur. Çalışan insan sadece kendine çalışmaz, farkında olmadan toplum için de kazanımlar elde eder. Karşılaştığı engelleri başarıyla atlatıp bir seviyeye gelen insanın toplum gözünde kıymeti artar. Böyle bir insan topluma yön verir, kazanımlarıyla toplumu aydınlatır.

Engeller birer turnusol kâğıdı gibi, ulaşılacak olan hedefin kıymetini bilenlerle bilmeyenleri birbirinden fark ettirir. En ufak bir engelde hedefinden cayanlar o hedeflere ulaşmaya lâyık değildir. Böyle bir kişi için hayat kısırdır ve başarı onun kapısından geçmez. Hedeflerinin kıymetini bilen, kendisini hedef sahibi yapan Rabbine şükreden, hedefine ulaşmak için karşısına çıkan engelleri aşmaya çalışan insan için ise yeni başarılar kapıda beklemektedir.

Akıbet, karşısına çıkan engelleri Rabbinin rızası için aşanlarındır.

Dipnot:
1) Âl-i İmrân Suresi 173.

1 Yorum

  1. Yüreğinize sağlık ne güzel anlatmışsınız.Ancak bir konuda bir sorum olacaktı bir mükafat uğruna yapılan iyilik ne kadar doğrudur?

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*