Ne Amerikan Tavukları kadar gereksiz ne de hayatınızı kurtaracak kadar gerekli bilgiler…
M.S. 536: İnsanlık tarihinin en kötü senesi
2021 yılının sonuna nihayet varmaya az kaldı, hepimiz için çok zor ve olaylı geçmesinden dolayı kendimizi rahatsız, bitkin ve huzursuz hissediyoruz. Peygamber Efendimiz (asm) “Hayat şartları sizinkinden daha aşağı olanlara bakınız; sizden daha iyi olanlara bakmayınız. Bu, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hor görmemenize daha uygun bir davranıştır.” (Müslim, Zühd 9) buyuruyor. Biz de sevgili okur, gelin ne kadar büyük nimetler içinde olduğumuzu kendimizden aşağılara bakarak hâlimize şükredelim.
1347 yılında Avrupa nüfusunun yarısını ‘Kara Veba’ yok etti. 1520 yılında ‘Çiçek Hastalığı’ Amerika’da bulunan yerli nüfusun % 90’nın hayatlarını kaybetmesine sebep oldu. 1918 yılında ‘İspanyol Gribi’ 50 milyon kişinin ölümüne neden oldu. Ancak bu hastalıkların ve olayların yaşandığı zamanlardan daha kötü olan bir zaman vardır ki ‘insanlık tarihinin en kötü yılı’ olarak kabul edilmiştir. Sene M.S. 536, Orta Çağ Tarihçisi ve arkeolog olan Michael McCormick “Hayatta olmak için en kötü yıl” olarak tanımlamıştır bu yılı. Bunun sebebi, İzlanda ve Kuzey Amerika’da yaşanan volkanik patlamalardır. Volkanik patlamalar sonucu ortaya çıkan küllerin ve sis bulutlarının rüzgârın etkisiyle önce Avrupa’ya, ardından Afrika ve Asya’nın bir bölümüne ulaşmasıyla küresel çapta bir karanlık ortaya çıkmıştır. Bu karanlık 18 ay sürmüş olup, bu nedenle dünya yaklaşık bir buçuk yıl geceyi yaşamıştır. Bizans tarihçisi Procopius, “Güneş, Ay gibi tüm yıl boyunca ışığını parlamadan bize verdi.” diye yazmıştır yaşadığı bu anları. Sonrasında bu felaket Çin’e de sıçrar. Ülkenin genelinde yaz aylarında yoğun kar yağışları görülür. Dünya genelinde hava sıcaklıklarında yaklaşık 1,5 ile 2,5 derece civarında düşüş görülmüştür. Bu düşüşler kulağa az gibi gelse de, hafife alınmayacak ve hatta ölümcül sonuçlar doğuracak kadar ciddi etkilerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Sonuç olarak 10 yıl boyunca sürecek “en soğuk” süreç başlamış oldu.
Soğuklarla beraber, mahsül kıtlığı da ortaya çıkınca dönemin insanları günlerini çok zor şartlar altında geçirmeye başlamışlardır. Mahsül sorunu özellikle Kuzeybatı Avrupa ve Britanya’da çok ciddi seviyelere gelmişti. İnsanlar yiyecek yemek bulamadığından dolayı açlık ve hastalık riski oldukça artmıştı. Yaşanan bu olaylar özellikle Avrupa topraklarını olumsuz şekilde etkiledi. Hastalık, kıtlık gibi nedenler hem nüfus hem de ekonomik olarak çok yıpratıcı oldu. İrlanda’da felâketin başladığı yıldan itibaren 3 yıl boyunca ekmek bulmak bile mümkün olmadı. Tarihî kayıtlara göre Çin’de tarımdan bekleneni alamayan milyonlarca insan yiyecek yemek bulamadığı için hayatını kaybetmiştir.
Volkanik patlamalar, sıcaklıkların düşmesi, mahsül kıtlığıdır derken 536 yılında insanlığın kapısını bir felaket daha çaldı. Tarihi 536 yılından çok daha eskilere dayanan veba hastalığı, insanların tedbirsizliğinden dolayı iyice artmaya başlamış, 541 yılında çok yükselerek Doğu Roma İmparatorluğu nüfusunun üçte birini yok etmiştir. Başlayan açlık ve veba hastalığının Roma İmparatorluğu’nun çöküşünün sebeplerinden biri olduğu söylenilmektedir. Doğu Roma İmparatorluğu’nun vermiş olduğu çok fazla kayıptan dolayı, o dönemin imparatoru olan I. Justinianus’un ismi ile adlandırılmış ve tarihe “Jüstinyen Vebası” olarak geçmiştir. Bazı tarihçiler, Jüstinyen Vebası’nın tarihin en ölümcül salgınlarından biri olduğuna inanmaktadır. Tahminen 100 milyon insanın ölümüne yol açtığı tarihî kaynaklarda yer almaktadır.
O zamanda insanlığın bilim ve tıp konusunda geldiği seviye günümüzün çeyreği bile değildi. Bu yüzden veba hastalığı tam 200 yıl boyunca tedavisi bulunana kadar devam etmiştir. Bu dönemde hayatını kaybedenlerin sayısı o kadar fazlaydı ki insanları gömmek yerine onları toplu şekilde denizlere atıyorlardı.
Michael McCormick’in “Hayatta olmak için en kötü yıl” dediği kadar varmış değil mi sevgili okur?!
İlk yorumu siz yazın