Emek veren bilir

Hiç domates yetiştirdiniz mi? Biber? Peki ya patlıcan? Ne güzel söylemiş Barış Manço; domates, biber, patlıcaaannn! Eminim bahçesinde ya da balkonunda en az bir sebzeyi yetiştirdiğine… Yoksa insan fark edemiyor ki. Neye emek verirsen onun kıymetini anlıyorsun. Domates festivallerini görünce herkes gibi “cıkcıkcık”lardım. Bir de balkonumda domates yetiştirmeye başladıktan sonra o festivallere verdiğim tepkileri bir görseniz ah ah… Nasıl bir insan o emeğe kıyabilir diyorum, ama sonra düşünüyorum da o festivale katılan kişiler bir kere sebze yetiştirmemiş, emek vermemiştir… O emek, onun büyüme aşamaları, bunlara şahit olmak çok farklı. Aslında küçük bir çocuk bile fark ediyor;

“Yok artıııkkkkk! İlk önce şapkası oluyormuş anneee…”

“Neeee minicik yeşil bir şey mi?!?!?!”

“Aaaaa yeşil domates yicez sanmıştım, kırmızı olmuuşşş. Ama nasıl, kim, ne zaman boyadı bunu! Dalın içinde boya mı var yoksa?!?!”

Pazardaki domatesi görünce hiç de düşünmüyoruz bu kadarını. Ama yetiştirince, gözler domates domates bakıyor etrafa. Farkında yaşamayı kaçırıyoruz her defasında. Bazen küçücük bir çocuktan kocaman şeyler öğrenebiliyoruz işte. Küçük deyip geçmezsek tabiî. Annesi mesela, güldü geçti çocuğunun söylediklerine, aman domates işte dedi. O an baktı çocuk, baktı baktı ve “Domates işte!” dedi kalktı.

Geçmiş olsun.

Milletçek bir çocuğun daha geniş ufkunu, farkındalığını kaybetmiş bulunmaktayız. Bu arada anneyi suçlayamayız. O da öyle gördü büyürken belki de ve fark edemediği için aynısını yaptı. Bir de sırf çocuğu yukarıdaki gibi düşünsün, “Nereden geldiğini, nasıl geliştiğini bilsin, aşamalarını sabırla beklesin, bu bilinçle büyüsün” diye hobi bahçeleri kiralayan, evinin balkonunu saksılarla dolduran aileler var.

Aslında ne yaşarsak yaşayalım silsile halinde gelen her şeyi değiştirebileceğimizi fark edip, bizden sonraki nesillerin farkındalığı için gayret göstermek boynumuzun borcu. Tabiî bunun için önce insan kendini okuyacak, okuyacak ki fark etmediklerini fark etsin, fark etsin ki fark ettirebilsin ya da en azından fark etmeye muhalif hareket etmesin.

He bu arada fark ettirmekten kastımız “Oğlum baksana incelesene biraz, hevesin olsun çocuğum böyle şeylere, sen öğren diye yapıyoruz bütün bunları” değil 🙂 Önce biz inceleyeceğiz, biz heves edeceğiz, biz öğrenmek isteyeceğiz.

Yani lisan-ı hâl…

En sevdiğim…

Haydi Bismillah!

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*