2022 Ocak sayımız çıktı!

Toparlanın yeniden başlıyoruz!

Sosyal bağların zedelendiği ve sıla-i rahim denilen akrabalık bağlarının giderek zayıfladığı günümüzde bu ve benzeri olumsuz gidişata bir dur demek ve “yeniden toparlanma” ihtiyacına dikkat çekmek isteyen Genç Yorum dergisi, 2022 yılının ilk sayısında bu meseleyi kapağına taşıyor.

Dergiye şöyle bir göz atılacak olursa;

Kübra Ünüvar’ın hazırladığı “Haber Yorum” köşesinde, Türkiye ve dünya gündeminden ilgi çekici haberler yer almakta.

Said Balpetek’in yazdığı “Amerikan Tavukları” köşesinde ise “Ölümün Buz Parmağı” ve “Fermuarın İcadı” başlıkları altında hayret verici bilgiler bulunuyor.

Anlamlı Yorum köşesinde Lütfiye Kef “Ön Yargılarımın Gürültüsü” başlığı altında kendini sorguluyor. Hüsn-i zanna memur iken, su-i zan etmenin yükünü ve bu yükten kurtuluşunu anlatıyor.

Bu ayki kapak yazılarına gelecek olursak;

Said Zeki “Toparlanın; Yeniden Başlıyoruz!” başlıklı yazısında pandemi süreci ve neticelerini ele alırken, olandan ders çıkarmak ve ümidi muhafaza ederek yeniden başlamak gerektiğine dikkatleri çekiyor.

Şükrü Kalı, “Değerli” başlıklı yazısında toplumsal değerlerin mahiyetini ele alarak; kullanılmadıkları ve toplumsal boyut kazandırılmadıkları zaman bu değerlerin işlevlerinin yerine gelmeyeceğini nazarlara veriyor.

Cenk Çalık, “Yalnızlığın Modern Adı: Dijital Dünya” yazısında sosyal medyanın günümüz insanının hayatında oynadığı rolü incelerken müfritane irtibat kavramına dikkat çekiyor ve çıkış yolunu bunda gördüğünü ifade ediyor.

Nesibe Ersoylu Usluer, “Cennete Açılan Bir Kapı: Sıla-i Rahim” başlığı altında sıla-i rahim kavramını Kur’ân ve hadiste geçtiği bağlamlarla ele alarak, ehemmiyetini ortaya koyuyor. Bu bağın koparılmasının getireceği mesuliyete de dikkat çekiyor.

Fethiye Akay, “Nedir Bu Sosyalleşmek Ve Yalnızlaşmak?” başlıklı yazısında insanın insana muhtaç olduğunu ifade ederek bu ihtiyacın getirdiği sosyalleşmenin ve iletişimin hangi boyutlarda olması gerektiğini inceliyor.

Nurlu Yorum’da kapak konusuyla ilişkili olarak Denizli Mahkemesi müdafaasının sonlarında yer alan dostluk ve kardeşâne cemaat ve toplanmak meselesi bulunuyor.

Farklı Yorum köşesinde Ayşenur Akay Sürer, “İmtihanlara Bir De Bu Pencereden Bakmış Mıydık?”yazısında başa gelen musibetler ve bunları işitenlerin verdiği tepkilerle ilgili tefekkürlerini paylaşıyor.

Keçeli’nin Kitaplığı köşesinde ise Süeda Yaşar’ın incelediği “Kitleler Psikolojisi” kitabı bulunuyor. “Her kitap bir cevaptır, yeter ki soru sormasını bil” başlığını taşıyan bu kitap tanıtımında Gustave Le Bon’un yazdığı eserin ayrıntılarını bulmak mümkün.

Eskimez Yazı köşesinde Emine Sultan Çakır, “Geri Kal, Öne Çık!” başlığı altında, katıldığı Esma-i Hüsna dersinde öğrendiği Allah’ın iki ismini; Mukaddim ve Muahhir isimlerini okuyucularına tanıtıyor.

Öğrenci İşi köşesinde ise Beyzanur Çelik’in hazırladığı “Patatesli Yumurta” tarifi, patateslerin rendelenmesiyle birlikte farklı bir boyut kazanıyor.

Muhsin Bozkurt’un hazırladığı “Veciz Yorum” köşesinde “Hz. Ali’den Öğütler” başlığı altında vefat etmeden önce Hz. Ali’nin Hz. Hasan ve Hüseyin’e yaptığı nasihatleri bulmak mümkün.

Erhan Akkaya’nın hazırladığı “Foto Yorum” köşesinde de okurlarımızdan gelen fotoğraflar yer alıyor.

Seans Arası köşesinde ise Psk. Dan. Şeyda Sultan Zengin’in “Risale-i Nur Terapi Kitabı Mıdır?” başlıklı, Risale-i Nur’un yaptığı insan tanımının ve onda yer alan misallerin psikoloji alanında ifade ettiği manaların ele alındığı yazısı bulunuyor.

Edebî Yorum’da da Erkam Yıldırım’ın kaleme aldığı “İnsan” başlıklı yazı, insanın ne olduğuna dair edebî bir tefekkür yazısı.

Kısa Yorum köşesi her zamanki gibi taze yazarları ağırlamaya devam ediyor.

Ali Hakkoymaz’ın yazdığı “Keyfince Lügat” köşesinde, yeni kelimelere yeni manalar veriliyor.

Bu sayımızdaki ikinci Farklı Yorum köşesinde ise Feyza Yılmaz’ın hazırladığı“Hepimizin İhtiyacı: Fakir Ekmeği” başlıklı yazı yer alıyor. Ekmekten çok umuttan bahseden bu yazı “Umut yalnızca fakirin ekmeği, ihtiyacı, azığı değil tüm insanlığın en zarurî, en ziyade ihtiyacı.” sözleriyle sonlanıyor.

Zihnin Çarkları köşesinde Caner Kut, “Çokluk (2)” başlığı altında kaldığı yerden anlatmaya devam ediyor.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*