Değerli

Kaç değer biçersin? Ne kadar değerin var, ne kadar değerlisin biliyor musun? Biraz zor bir soru oldu çünkü kendimize değer biçmek bir miktar rahatsız edici ve cevap vermesi kolay değil açıkçası. Bu yazıdan sonra ne kadar değerimiz var bir hesap yapabiliriz diye düşünüyorum ama değer biçmeden tabii.

Öncelikle değer nedir onu tanımlayalım ki ne kadar değerli olduğumuzu bulmaya yönelik bir adım atmış olalım. Değer; bir sosyal grubun veya toplumun kendi varlık, birlik, işleyiş ve devamını sağlamak için üyelerinin çoğunluğu tarafından doğru ve gerekli oldukları kabul ve tasdik edilen, onların ortak duygu, düşünce, amaç ve çıkarını yansıtan genelleştirilmiş temel standartlar, inançlar ya da moral ilkeler olarak tanımlanmaktadır.¹ Bu tanımdan değerlerin bir rehber olduğu ve insana yaşantısında güvenilir, geçerli bir yol gösterici olduğunu çıkarabiliriz. Aynı zamanda toplumun normuna göre belirlenen bir şey olduğu için de toplumların birbirlerinden farklılaşmasını ve kendi içlerinde ise birleşmelerini ve kaynaşmalarını sağlayan bir olgu olduğunu da anlayabiliriz. Yani değerlerimiz sayesinde hangi davranışın iyi, doğru, kabul edilebilir, uygun olduğunu, hangisinin kötü, yanlış, dışlanır olduğunu anlayabilir ve bu rehberler ışığında hayatımızı şekillendirebilir ve değerlendirebiliriz. Eğer bir durumu iyi bir şekilde değerlendirebilirsek onu anlayabilir ve anlamlandırabiliriz de. Kısacası, değerler hayatımızı şekillendirmemize, değerlendirmemize ve yaşantımıza anlam katmaya yarar, o sebeple anlamlı bir hayat için değerler çok değerlidir.

Değerler bir eylemin öncesinde, eylem sırasında ve eylemden sonra, yani davranışın tüm süreçlerinde yer alan bir tartı ve düzenleme mekanizmasıdır. Kişi ve toplum bu değerlere göre eylemin niteliğini değerlendirir. Yani değerlerin yargılama, kültürü ortaya çıkarma, müsbet davranışı belirleme, sosyal hayattaki rolleri benimseme ve sevme, toplumdaki iyi giden düzeni sağlama ve dayanışmayı kuvvetlendirme gibi birçok görevi ve işlevi vardır.²

Değerlerin en çok fayda sağlandığı görev toplumdaki iyi giden düzeni korumak ve dayanışmayı sağlamak olduğu söylenebilir. Özellikle toplumsal olarak büyük çözülmeler yaşandığı zamanlarda -şu içinde bulunduğumuz süreç de buna dahil- dayanışma, güven sağlama gibi işlevleri büyük önem taşır. Bu dayanışmayı ve güven ortamını sağlayan değerler ise aile, dostluk, fedakârlık, sevgi ve saygı gibi değerlerdir. Bu noktada değerlerin tıpkı çimento gibi bir yapıları vardır. Çimento normalde toz hâlinde bulunan, dağılan ve değeri pek anlaşılmayan bir bileşendir fakat ölçülü kullanıldığında kimyasında bir binayı ayakta ve dağılmadan beraber tutacak bir yapıya da sahiptir, yeter ki tuğlalar arasına yeterli derecede çimento koyulsun. Fakat çimento, çimento olarak kalsa içine su katılıp tuğlalar arasına konmasa bir işe yaramaz. Değerler de böyledir. Bireyler davranışlarını yaparken normalde salt sözden ileri gitmeyen sevgi, saygı, merhamet, sadakat, vefa, doğruluk ve fedakârlık gibi değerleri sözü ve ezberi aşarak gerekli düzeyde kullanmaları, davranışlarının başına, içine sonuna bu değerlerden katmaları toplumun kimyasal bağını oluşturur, dayanışmayı sağlar. Kullanılmadıkları ve toplumsal boyut kazandırılmadan sadece kavram olarak var oldukları takdirde hem işlevleri yerine gelmez hem de kavram olarak var oldukları için eksiklikleri hissedilmez ve toplumsal dayanışma sağlanamaz, başka yerlerden medet umulur.

Değerlerin toplumsal dayanışmadan sonra en önemli özelliği ise kültürün ortaya çıkmasını ve diğer toplumlarla farklılışmayı, çeşitliliği ortaya çıkarıyor olmasıdır. Doğruluk, sadakat, iyilik gibi bazı değerler evrensel olsalar da toplumdan topluma uygulanışları ve düzeyleri değişken olduğu için toplumlar arasında farklılaşmaya yol açarlar. Aynı zamanda toplumdan topluma değişen değerler de bu farklılaşmayı ve çeşitliliği iyice artırmaktadır. Değerlerdeki bu farklılaşmalar da, davranışlar ve toplumsal yapı değerlere göre belirlendiği için, toplumların farklılaşmasını sağlar. Yani bir toplumun beğendiği bir şey diğer bir toplumun hoşuna gitmeyebilir. Bir kavmin yöneldiği bir şeyden diğer bir kavim nefret edebilir.³ Bu yönelimlerin farklılaşması ise hem toplumsal anlamda hem de küresel anlamda dayanışmayı ve gelişmeyi sağlayan bir durumdur. Hucurat Suresinde bu durum mealen şöyle özetlenmektedir: “Sizi taife taife, millet millet, kabile kabile yaratmışım; tâ birbirinizi tanımalısınız ve birbirinizdeki hayat-ı içtimaiyeye ait münasebetlerinizi bilesiniz, birbirinize muavenet edesiniz.”

Tüm bu değerlendirmeler ışığında değerlerin olmadığı, yeteri kadar ortaya çıkmadığı, hak ettikleri kıymet ve ilgi verilmediği takdirde topluma vereceği zarar zihnimizde biraz canlanmıştır. Yine de toparlamak gerekirse değersiz bir toplum, toplum değil topluluk olabilir ancak. O topluluğa anlam katacak olan ve toplum hâline getirecek olan kimya ancak değerler ile olur. Aynı zamanda toplumların belirleyiciliğini ortaya çıkardıkları için de değersizlik durumunda toplumlar aynılaşır ve kültür ortaya çıkmaz. Bu yüzden popüler kültür, kimliksizleşme, küreselleşme gibi millî ve dinî kültürlere karşı olan, toplumu değersizleştiren, ahlâka ve maneviyata karşı çıkan akımlar konusunda dikkatli olmak gerektiği açıktır. Aksi takdirde toplum binamızın çimentosu olan değerler olmayınca bina çökecektir.

Dipnotlar:
1) Yazıcı, M. (2016). Değerler ve Toplumsal Yapıda Sosyal Değerlerin Yeri. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 24(1), 209-223.
2) Yazıcı, Mehmet (2013), “Değerler Eğitimine Gönüllü Katılan Öğretmenlerin Profili ve Görüşleri”, The Journal of Academic Social Science Studies International, Sayı 2, s. 995-1023
3) Bediüzzaman Said Nursî, İşârâtü’l-İ’câz, s. 44., Y.A.N., 2004.
4) Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, s. 309., Y.A.N., 2005, Hucurat Suresi 13. Ayet’ten iktibasla.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*