Fark et!

Nerde kaldın bahaarrr!

İlk defa bu kadar bekledik yahu.

Bu yıldan önce hep kışın erken bitmesinden hayıflanan biri olarak kış uzamaya başladıkça hoşuma gitmişti ama artık Mart’ın kapıdan baktırmasını geçip Nisan’da bile kalorifer peteğindeki sıcağı hissetmek isteyen hale gelince, “Kış, kış, kış!” diye her daim tezahürat yapan içimdeki yanlı hücrelerim bile tuttukları mevsimi bıraktılar.

Meğer bahar mevsimini de tutanlar varmış ki onların sesi çıkar oldu.

Yıllarca en sevdiğim mevsim kış diyen ben, en sevdiğim mevsim sorusunda bir boşluğa düşer oldum..

Sahi en sevdiğim dediğimiz şeyler sürekli olsa yine de en sevdiğimiz olur mu?!

En sevdiğim meyveee; çilek!

Hergün çilek ye ye ye ye ye…

“Yaaaa canım artık çilek istemiyor” dersin.

En sevdiğim yemeeek; çıtır tavuk!

Her gün ye ye ye ye ye…

Bir müddet sonra görmek istemezsin.

Hatta demiyor muyuz bir şeyden çok yiyince “Ay içimden şimdi onun ağacı çıkacak” diye?

Çok sevdiğimiz için çok yesek bile içimizden ağacının çıkma hissi bizi hiç hoşnut etmiyor.

Bir de en sevdiğim; battaniyenin altında elime çayımı alıp uzanmaakk var.

Buna üstüste üç gün bile sabredemeyeceğimize eminim.

Sürekli güvenli bir değişiklik ve farklılık insanın fıtratında var aslında.

Tıpkı mevsimlerin devamlılığı gibi.

Tanıdığımız dört mevsimin belli bir süre zarfında tekrardan gelecek olduğunu bilmek güven verici ve şükürler olsun ki hep kış değil.

Hep yaz da değil.

Hep bahar da…

Farklılıklar farkındalığımız olduğu sürece bizim hayat kalitemizi yükseltiyor aslında ve otomatik olarak tefekkürümüzü bir üst seviyeye taşıyor ve bu da mutluluğumuzu kat kat arttırıyor.

Her zaman gittiğin yere farklı yollardan gitmek bile bir şey katar bize. Hem Efendimizin (asm) sünnetidir de.

Bazen o kadar ezberliyoruz ki yolu, “Ne zaman geldim buraya kadar?!” felan diye şaşırıyoruz. Vardığımız noktaya bakakalıyoruz. O kadar farkındasız yürüyoruz ki yolda… Biz tefekkür edelim diye çiçek açan ağaçlar, birbiriyle oynayan köpekler, hiç durmadan çalışan karıncalar sanki yokmuşcasına.

Aman yıllar nasıl da geçti hiç anlamadım derken de sadece farkında yaşadığımız o anlardan dolayı mı öyle hissediyoruz acaba?

Evet evet! Düşündüm de iz bırakan her yaşımı hatırlıyorum, öylesine geçenleri sanki hiç yaşamamışım gibi…

Eyvahlar olsun! Ahirette kasasında açık çıkan muhasebeci misali kalmasak bari…

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*